"Uzun süreli aşk acısı bağımlılık yapabilir"

"Uzun süreli aşk acısı bağımlılık yapabilir"

Bağımlılık psikolojisinin sadece alkol, sigara veya uyuşturucu maddeler için geçerli olmadığını belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Dr. Öğretim Üyesi Psikiyatri Uzmanı Onur Okan Demirci, “Bağımlılık başka bir insana veya nesneye karşı da gelişebilir. Bu tür durumlar uyuşturucu maddeye benzer etkiler yaratır ve o kişinin veya nesnenin yokluğunda tıpkı madde yoksunluğundaki gibi belirtiler ortaya çıkar” diyerek uyarılarda bulundu. Demirci, uzun süreli aşk acısı çekmenin bu tür bir duruma örnek olabileceğini belirtti.

"Arada sevginin ve saygının olmadığı fiziksel veya psikolojik şiddet içeren ilişkilerin bu duruma örnek olabileceğini" belirten Psikiyatri Uzmanı Okan Demirci, “Bağımlılığın tedavisinin ilk ve en önemli basamağını bağımlılık yapan durumun ve bu durumu hatırlatan tüm etkenlerin hayatımızdan tamamen çıkarılması oluşturmaktadır” dedi.

İnsanlık tarihi boyunca zihinsel süreçleri etkileyen birçok bitki ve yapay madde keşfedildiğini vurgulayan Demirci, “Eski dönemlerde insanlar deneyerek bazı bitkilerin zihinsel süreçleri etkilediğini bulmuş. Kimi zaman bulan kişiler bu maddelere bağımlı hale gelmişler. Tarihsel süreç boyunca bu maddeler hep var olmuştur ve var olmaya da devam edecekler” şeklinde konuştu.  

“Tatmin duygusu yaşayamamış kişiler maddelere yöneliyor"

Bağımlılığa neden olabilecek her türlü etkenin, kullanan kişi için keyif verici bir etki yarattığını dile getiren İGÜ Dr. Ögr. Üyesi Demirci, şunları kaydetti:

“Size verilen öyle bir ödül düşünün ki, bu ödül hayatınızda en çok keyif aldığınız etkinlikten, en çok sevdiğiniz kişiden, hayatınızın en güzel anılarından daha fazla zevk ve tatmin duygusu veriyor." Maddenin sürekli aldığında, bu duruma bağışıklık kazanıldığında ve artık kişiye eskisi kadar keyif vermediğinde ise olabilecekler hakkında açıklamada bulunan Demirci, şöyle dedi:

“Artık kişiye keyif verebilecek ne bir madde, ne bir insan, ne bir yaşam şekli kalıyor. Hiç bir arkadaş, dost, aile, sevdikleri, değer verdikleri bu kadar kuvvetli bir zevk mekanizmasının yerini tutamıyor.  Bu da kişinin sevdiklerini hayatından çıkarmasına sebep oluyor ve kişi giderek yalnızlaşıyor. Bu tür maddeleri kullanmaya ihtiyaç duyan kişilerin yaşamında bu tür hazlardan mahrum yetişiyor. İyi bir çocukluk yaşamı olmayan, sevgi ve merhamet duyguları öğretilmemiş, yeterince tatmin duygusu yaşayamamış kişiler bu maddelere kolaylıkla yönelebilir."

“Tedavi için bir ömür boyu psikolojik mücadele gerekiyor"

Bağımlılık tedavisinin bir ömür boyu süreceğinden fakat bunun sürekli ilaç kullanmak zorunda olunacağı anlamına gelmediğini dile getiren İGÜ Dr. Öğretim Üyesi Psikiyatri Uzmanı Onur Okan Demirci, “Tedavi için bir ömür boyu psikolojik olarak mücadele etmek gerekiyor ve bu mücadelede gereken her türlü desteği ve yardımı alabilmek. Evet, bu zorlu bir süreçtir fakat hiç bir bırakma mücadelesi maddeyi kullanmak ve etkileri ile mücadele etmekten daha zor değildir” diye konuştu.

“Mücadele bireyselden ziyade toplumsal olmalı"

Uyuşturucu madde kullanımının tedavisinden daha kolay ve daha etkili bir mücadele yolu olduğundan, onun da uyuşturucu madde kullanımını engelleme yöntemlerinin geliştirilmesi olduğuna dikkat çeken Demirci şunları söyledi:

"Engellemekten kasıt yasaklamak değil, toplumu, her bir bireyi bilinçlendirmek, eğitim düzeylerini geliştirmek, sevgi ve saygı temelli bir toplum yaratmak, sağlıklı bir toplumsal psikoloji seviyesine erişmektir. Uyuşturucu maddeler ile mücadelede bireysel mücadeleden ziyade toplumsal bir mücadele daha önemli yer tutmaktadır. Daha güzel ve sağlıklı bir gelecek için birlikte, el ele, sevgi ve saygı ile yol almalıyız. Varoluşumuzun geleceğine giden yol öncelikle kişisel mutluluğumuzdan daha sonra da toplumsal mutluluğumuzdan geçmektedir."