T24 - Türkiye ve İsrail arasında Erdoğan'ın 'one munite' çıkışı ile başlayan ve Mavi Marmara gemisi baskını ile zirveye tıramanan iki ülke arasındaki gerginliğin uzun vadede Türkiye ekonomisindeki etkilerinin neler olabileceği konusunda öngörüde bulunan Sabancı Holding’in Perakende Grup Başkanı, TÜSİAD Başkan Yardımcısı ve Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı. Haluk Dinçer 'İsrail’le ilişkilerin olumsuz kalması uzun vadede ABD yatırımlarını etkileyebilir'dedi
'İsrail’le ilişkilerin olumsuz kalması uzun vadede ABD yatırımlarını etkileyebilir'
Birkaç önemli sorumluluğu bir arada taşıyor. Sabancı Holding’in Perakende Grup Başkanı, TÜSİAD Başkan Yardımcısı ve Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı. Haluk Dinçer ile dün buluştuğumuzda her üç konuda da konuşma fırsatım oldu. Ama önceliği ABD’ye verdim. Son dönemde bu ülkede “Türkiye’nin dış politikada aldığı yeni tavır üzerine” özellikle İran duruşu sebebiyle kafa karışıklığı yaşandığı biliniyor. Dışişleri Bakanlığı’ndan Pentagon’a her birimde, o birimin bir numaralı ismiyle çalışmalar yapılıyor. Aslında iki ülke arasında pek de sıcak olmayan adı tam konulmamış bir soğuk rüzgâr esiyor. Haluk Dinçer’e işin ekonomik yönünü soruyorum. Politik sıkıntılar iki ülkenin ekonomik hayatına nasıl yansıyor:
“Olumsuz etkilenme olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi bilhassa Amerika’daki gayet etkili olan Yahudi lobisinin Kongre üzerinde baskı kurarak Türkiye’nin tamamen kaybedildiği eski gibi müttefik olmadığı yönünde hava yaratılmaya çalışıldı. Oysa Obama başkanlığındaki hükümet Türkiye’nin bölgedeki artan önemini biliyor. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesini arzu ediyor. Gerçi benim görebildiğim en azından kısa vadede bu kolay görünmüyor son yaşanan olaylardan dolayı. İş anlamında ise bir şey yok. Doğrudan yatırım anlamında Türkiye’de yatırımları var. Türkiye’yi üs olarak kullanıp Avrupa’ya da açılıyorlar. Buralarda azalma yok. Zaten iş planları günlük olmaz. Uzun vadeli yatırımlardır, iş ilişkileridir. Yalnız şunu da unutmamak gerekir. Türkiye- İsrail ilişkilerinin olumsuz kalması halinde Amerikan’ın uzun vadede Türkiye’ye olan yatırımlarda azalma olabileceği gibi bir sonuç çıkabilir, böyle algı çıkabilir. Bunu da göz ardı etmemek gerekir.”
‘İran doğal ticari partnerimiz’
Haluk Dinçer resmi net çiziyor. Kendisine ABD ile gerilimde en az İsrail kadar etkili bir faktörü “İran”ı da soruyorum. Son günlerde özellikle Türk şirketleri ve bankalarına “İran ile iş yapmama” konusunda gelen kimi uyarıları da hatırlatarak. Şöyle cevap veriyor:
“İran bizim komşumuz. Doğal ticari partnerimiz. Bölgedeki en zengin enerji kaynağına sahip ülkelerinden biri. BM ile nükleler silahlarla ilgili uyumsuzluk yaşıyor. Bu sıkıntı yaratıyor. Özellikle İsrail bu durumdan çok kaygılı. Aslında ABD ve İsrail’i ayırmamak lazım. Siyasi olarak Amerika’nın Orta Doğu’daki uzantısıdır İsrail. Biz doğal olarak komşularımızla ticari ilişkilerimizi geliştirmek isterken, dünyada yasaklı şirketler listeleri yayımlanıyor. Bunlar tek tek bize bilgi olarak veriliyor. ‘Bunlarla çalışırsanız başınız derde girer’ diye.” Dinçer bu konuda tüm şirketlerin dikkatli davrandıklarını söylüyor. Bu arada başkanı olduğu Türk Amerikan İş Konseyi ekim ayında ABD’de bir konferans düzenliyor. 25 yıldır olduğu gibi... Orada hem Türk tarafından hem ABD tarafından politikacılar ve iki ülkenin işadamları olacak. Birebir görüşmelerde resim daha net ortaya çıkacak. Haluk Dinçer’e TÜSİAD’ın yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili son gelişmeleri de soruyorum. “Yılbaşına kadar değişik toplum kesimlerinden kişilerle yuvarlak masa toplantıları yapıp bir resim ortaya çıkaracağız. Sonra onu tartışmaya açacağız. TÜSİAD’ın fikri bu diye sadece kendimiz bir fikir söylemeyeceğiz yani.” Bu arada TÜSİAD’ın uzun süredir anayasa konusunda çalıştığını hatırlatıp, “Özellikle muhalefet partilerinden yeterince destek göremedik” diyor. Dinçer ile buluşup “perakende konuşmamak” olur mu? Carrefoursa’dan Teknosa’ya gıdadan teknolojiye tüketimin nabzını iyi tutan birkaç isimden biri. Türkiye’de bu alandaki gelişmelerden umutlu. Bir de Diasa modelini önemsiyor. Çünkü bu zincirin yüzde 40’ı “franchise” modeliyle değişik meslek gruplarından kişilere verilmiş durumda. Ciroları 770 milyon lira civarında. “İndirim marketlerinin” elde ettiği başarıdan Diasa da nasibini almış yani...
(Murat Sabuncu/ Milliyet/23 Eylül 2010)