Vahdet'ten Cem Küçük'e: Salyalarını kendi içine akıt, değneksiz köy buldun havlıyorsun!

Vahdet'ten Cem Küçük'e: Salyalarını kendi içine akıt, değneksiz köy buldun havlıyorsun!

Vahdet gazetesi, dünkü yazısında, "Vahdet sinsi bir FETÖ gazetesi. Alttan alta Türkiye karşıtı kara propaganda yapıyor. Dindar kimliğine bürünen Vahdet’in FETÖ’cü olduğu konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Almanya üzerinden aktarılan paralarla finanse edilen Vahdet tam bir nifak yuvası" ifadelerini kullanan Star yazarı Cem Küçük'e yanıt verdi. "'Küçük' bir cevap" başlığıyla yayımlanan yazıda, "Ahlaksızlık yapma. Değneksiz köy buldun, havlıyorsun. Salyalarını kendi içine akıt. Müslümanlar senin pisliklerini temizlemeye çalışmaktan yoruldu" ifadeleri kullanıldı.

Vahdet gazetesinin bugünkü nüshasında (22 Mart 2016) yayımlanan yazı şöyle: 

Türkiye’nin iki büyük vilayetinde arka arkaya bombaların patladığı, üst üste şehit haberlerinin geldiği şu günlerde yüreğimiz kan ağlıyor.

Tam da bu vetirede küçük zihniyetler mahalle ve medya tetikçiliğini en iğrenç şekilde sürdürüyor. “Memleket bu badireyi nasıl atlatır?” sorusu üzerine kafa yormak, fikir teatisinde bulunmak yerine bu derdin sancısını çekenleri, cesurca hadiselerin üzerine giden bizleri hedef gösteriyor.  

Şu ana kadar İslami hareketin ya da Milli Görüş’ün herhangi bir döneminde, herhangi bir mücadele içinde görmediğimiz, son dönemde sağa sola parmak sallamasıyla meşhur olan küçük, önemsiz ama mide bulandıran necis bir adam, Vahdet’i hedef göstermiş. 

Konu: İstanbul Taksim’deki intihar saldırısı. 

Yabancı ülkelerin istihbaratlarının günler öncesinden bilgi verdiği, kendi vatandaşlarıyla ilgili tedbirler aldığı malum. Küçük adam, İstanbul Valiliği’nin, bırakın tedbir almayı, “Bomba patlayacak” açıklamalarına tepki gösterdiği günün ertesinde Taksim’de patlayan canlı bomba için kullandığımız “Göz Göre Göre” ifadesine takılmış. Vahdet’i FETÖ’cü ilan etmiş. Ona anlayacağı dilden mukabele edeceğiz. 

Ahlaksızlık yapma.

Değneksiz köy buldun, havlıyorsun. Salyalarını kendi içine akıt. Müslümanlar senin pisliklerini temizlemeye çalışmaktan yoruldu. Şuna buna haysiyetsizce iftiralar atarak, İslami harekete büyük emekler vermiş insanları rencide ettiğin yetmiyormuş gibi, sakın Vahdet’e de çamur atmaya kalkma. 

Haddini bil, çizmeyi daha fazla aşma.

Bizi, arkasında dev sermayeler, holdingler, girift ilişkiler bulunan medya kartelleriyle sakın karıştırma.

 Birileri sırtını Amerika’ya, başka birileri Almanya’ya dayamış, bazılarının da hâmiliğini İsrail üstlenmiş olabilir.

Ama Vahdet’in arkasında sadece Allah (c.c.), önünde de rehber olarak Rasulullah (asm) var, gafillik yapma.

Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen Ebu Zer cesareti ve hakkaniyetini senin gibi cahiliye âdetleri fıtratı haline gelmiş bir mahlûk elbette anlayamaz.  

Müslüman, cümle insanların “Elinden ve dilinden” emin olduğu kişidir. Sana gelince, Müslümanları birbirine düşürmeye çalışan kripto bir ajan, zavallı bir figüransın. İslam ahlâkından bir tutam nasibi olmayan müfrit bir müfterisin.

Ciddiye alınmak için sürekli “Bak, benim dediklerim çıkar ha” diye sayıklayıp duran kibir bataklığına batmış bir nevi ruh hastasısın. 

Sen ve senin gibi ortalık karıştırıcı tipleri İslam âlemi Lawrence’tan beri gördü ve maalesef görmeye de devam ediyor. 

Şunu sakın unutma. 

Vahdet, Allah’ın inayeti ve Müslümanların desteğiyle ayakta durmaya gayret eden, tamamıyla Yerli ve Milli bir gazetedir. 

Seyyid Kutup, Hasan El-Benna, İskilipli Atıf Hoca, Bediüzzaman, Abdülhakim Arvasi, Mehmet Akif, Necip Fazıl’lar gibi hak olanı –bedeli ne olursa olsun- hiç çekinmeden söyleyebilecek yüksek bir karakterin sahibidir.

Ama senin bu duruşumuzu anlayacak ne kalbin ne de aklın var. Bir de Allah’tan korkmuyorsun ki, bu senin en zavallı yanın. 

Bize attığın bütün iftiralarla beraber seni Âdil-i Mutlak olan Allah’a (c.c.) havale ediyoruz.

Zerre şaşmayan Mizan terazisinin kurulduğu o çetin günde seninle hesaplaşmayı bekliyoruz. 

 “Yine onları; aşağılıktan başlarını öne eğmiş vaziyette ateşe sunuldukları sırada göz ucuyla gizli gizli bakarken görürsün. İnananlar da: “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır” derler. Bakın, gerçekten zalimler sürekli bir azap içindedirler.”  Şura, 45