Türkiye’nin işlem hacmi en yüksek liman bölgesi olan Ambarlı’da yaşanan iş kazalarına dikkat çeken işçiler, kazaların önlenebilecekken tedbir alınmaması nedeniyle gerçekleştiğini vurguluyorlar. "Şimdi asgari ücret deniyor, işçi maaşı, ama işçiye soran yok, kafalarına göre belirliyorlar" diyen işçiler Başbakan Binali Yıldırım'ın asgari ücret hakkındaki açıklamasını hatırlatarak, "İşçileri enflasyona ezdirmedik' diyor, 'Valla biz öyle bir ezildik ki enflasyona' ifadesiyle tepkilerini gösteriyorlar.
Evrensel'den Sinan Ceviz'in izlenim haberi şöyle:
Asgari ücret tartışmalarının olduğu, görüşmelerin sürdüğü bugünlerde Ambarlı liman işçileri de ek zam ve çalışma koşullarının düzeltilmesini istiyor. Ambarlı liman bölgesinde faaliyet sürdüren liman firmalarının ortak özelliği ise iş koşullarının ağır olması ve tabii ki kuralsız çalışmanın hakim olması.
“Ne hafta tatilimiz kaldı ne de huzurumuz” diyerek işçiler kuralsız çalışmayı anlatıyor. Telafi çalışma sistemi, başta taşeron firmalar olmak üzere limanlarda giderek hakim olan bir uygulama haline geldi, geliyor.
Limandaki yoğunluğa göre vardiyalarının sürekli değiştiğini belirten işçiler bu sistemin limandaki taşeron firmalarda olduğu gibi ana firmalarda da uygulanmaya başlandığını belirtiyor.
Türkiye’nin işlem hacmi en yüksek liman bölgesi olan Ambarlı’da sık sık iş kazaları da yaşanıyor. İşçiler bu kazalar sonrasında ya uzuvlarını kaybediyor ya da hayatlarını. “Hiçbir tedbir yok, Allah’a emanet çalışıyoruz” diyen işçiler kazaların önlenebilecekken tedbir alınmaması nedeniyle gerçekleştiğini vurguluyorlar.
Aldıkları ücretler arasında da uçurumlar olduğunu belirten işçiler limanlarda çalışan işçilerin hem ücretlerinin arttırılmasını hem de ücret eşitliğinin sağlanmasını istiyor. “1600 lira maaş alan da var 4 bin 500 lira alan da” diyen işçiler bu farkın da daha aza indirilmesini istiyor. Çalışanların çoğunun düşük ücret aldığını belirten işçiler, az sayıda vinç operatörünün ücretlerinin yüksek olduğunu belirtiyor. Aldıkları ücretlerle geçinemediklerini ifade eden işçiler, asgari ücretle birlikte kendi ücretlerinin de arttırılmasını talep ediyor. Tüm limanlarda işin yürüyebilmesi için belli ana bölümler bulunuyor. Bu bölümler her ne kadar birbirinden ayrı gözükse de aslında birbirine bağlı. Bu ana bölümlerden birer işçiye taleplerini sorunca “Bir dokun bin ah işit” durumunu yaşadık.
Yaz, kış her koşulda açık alanda çalışan beden işçileri, limanlarda en düşük ücret alan işçiler. Ücretlerinin ortalaması 1600-1700 TL. Bu rakamın bir tık üstünde alan da var, altında alan da.
Limanlarda en çok taşeron firmanın çalıştırıldığı bölümlerden biri de aynı zamanda beden işçilerinin bölümü. Bu bölümde çalışan işçiler genelde konteynerleri birbirine bağlayan ve birbirinden ayrılmasını sağlayan parçaların sökme ve takma işlerini yapıyor. Gemileri iskele, rıhtım ve şamandıralara bağlar, operatörlere yön gösterirler. Kendi içlerinde papuç, palamar ve serdümen diye görev tanımları var. Gemide, rıhtımda konteynerlerin üstünde sürekli risk altında çalışan işçilerden biri olan 37 yaşındaki bir işçi şunları anlatıyor: “Bizim bölümde çalışanlar soğuğa alışkın olmalı, aksi halde donar, çünkü biz açık havada çalışıyoruz. Yazın sorun değil ama kışın lodosta gemi üzerinde çalışmak çok zor oluyor. Koruyucu kıyafetler olmasına rağmen yetersiz kalıyor. Koruyucu tulumları da her firmada bulamazsınız. Asgari ücrete gelince, mesela ben 1800 lira alıyorum ama yardımla geçiniyorum. İki çocuğum var kiradayım ve halen ailemden yardım alarak geçiniyorum. Ha bizimkine geçinmek dersen tabii, yarı aç yarı tok. Çocukların ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Et yemeye hasret kaldık. E şimdi bu durumda asgari ücret 1400 lira, bir de bu sene fedakarlık yapılsın deniyor. Ya arkadaş, açlığın fedakarlığı mı olur? Büyüdük, ekonomi iyi diyorlar. Madem öyle biz de diyoruz ki hani işçinin hakkı? Fedakarlığı, biz darbeci hainlere karşı yaptık zaten. Savaş çıksa yaparız ama şimdi iş geliri bölüşmeye gelince neyin fedakarlığı bu? Bunun için ben diyorum ki tamam çalan çaldı alan aldı gözümüz yok ama işçinin de sabrını zorlamayın. Biz neticede asgari ücretin arttırılmasını istiyoruz. En azından 2 bin olmalı ama AGİ hariç.”
Konteynerleri aktarma işini yapan ve TIR’lara benzeyen taşıyıcı araçlara mafi deniyor. Mafi operatörleri herhalde limanlarda en çok kaza ile burun buruna olan bölümde çalışıyor. Konteynerler mafilere yüklenince mafi operatörlerinin içeride durmaları birçok kazanın yaşanmasına neden oluyor. Ya da ağır çalışma koşullarından kaynaklı yorgunluk ve dikkatsizlikle birlikte de birçok kaza yaşanıyor.
Mafi operatörleri de 1800 ile 2 bin 200 lira arasında ücret alıyor. “Neler oluyor limanlarda ve maficilerin talepleri nelerdir” dediğimizde uzun yıllardır limanlarda olan bir mafi operatörü şunları söylüyor: “Bizde durum şu. Diyelim 4/12 vardiyasındasın, tam hazırlanıyorsun gideceksin, bir telefon diyor ki ‘Gelme, ertesi güne vardiya değişti.’ Hop, hadi bakalım geceye... Tatil günümüz de belli değil. Bu dengesiz sistem bizi çok yoruyor ve böyle olunca da yeterince ne dinlenebiliyor ne de çocuklarımıza zaman ayırabiliyoruz. Maaşlara gelince aldığımız geçimimize yetmiyor. Bazen arkadaşlar işten çıkıp piyasa araçlarında çalışıyorlar. O da çare değil, ondan da üç kuruş fazla alıyorsun ama aldığın yollarda gidiyor. Ben 2 çocuk babasıyım, biri 6’ya biri 8’e gidiyor. Çocukları 1 lirayla okula yolluyoruz. 1 liraya ne alınır ki, hiçbir şey, ama yetmiyor. Kredi kartları patladı... Şimdi asgari ücret deniyor, işçi maaşı, ama işçiye soran yok, kafalarına göre belirliyorlar. Başbakan demiş enflasyona ezdirmedik, valla biz öyle bir ezildik ki enflasyona... Nasıl diyor bilmem. Şimdi bunların yatı katı gemileri var ezilmiyorlar ya herkesi öyle sanıyorlar. Bence asgari ücret 2 bin 500 olmalı. Ona bile geçinemezsin, durum bundan ibaret”.
Herkesin değişik rakam beklentileri olsa da ortak duygu “Asgari ücret yeterli değil arttırılmalı.” “Peki nasıl olacak” denildiğinde ise genelde bir umutsuzluk hakim. “Vermezler” diyen çoğunluk durumda, yani meseleyi kendi dışında görüyor. Elbette “İşçiler birlik olsa bu durum değişir” diyenler de az değil... “Ne yapmalı” sorusuna da yanıtı puantör olarak çalışan bir işçi kardeşimizden aldık.
11 yıldır limanda hep aynı konumda çalışan 36 yaşındaki arkadaşımız, “Bizim limanda iki sefer sendikalaşma mücadelesi oldu. İkisi de başarısız oldu, hem de herkes üye olmasına rağmen. Niye derseniz, iş bir nok-taya geliyor işverenler korku salıyor ve herkes birbirini satmaya başlıyor. Şimdi asgari ücret vermezler, en fazla 100 TL zam olur falan deniyor ya. Kimse demiyor ki gücümüzü gösterelim diye. İşçiyiz biz korkularımızı atsak birliğimizi sağlasak o zaman asgari ücret böyle olmaz. Bak bizim limanlarda iki kez sendika giremedi dedik. Ama ona rağmen sendika sahadayken birçok hak aldık. Maaşlarımız şimdi diğer limanlardan daha iyi, çünkü sendika korkusu vardı patronlarda. Şimdi bunu göreceksin ve sendikalaşacaksın, kimse birbirbirini satmazsa bu mümkün. İşçiler o zaman istediği maaşı alır. Limanda az alan da çok alan da herkes borç batağında, kimse mutlu değil. ‘Ya Zarrab rüşvet dağıtıyor, bir sürü hırsızlık yapılıyor lan, bizim emeğimiz’ deyip tepki göstereceğimize burada birbirimizle tartışıyoruz. Bunları bir kenara bırakıp tepkimizi göstermeliyiz yoksa 2018 de eziyet olacak. Borç, harç derken sürüneceğiz.”