Van'da eylem ve etkinlik yasağı 112 kez uzatıldı

Van'da eylem ve etkinlik yasağı 112 kez uzatıldı

15 Temmuz darbe girişiminin ardından, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hal (OHAL), 18 Temmuz 2018’de kaldırılmasına rağmen Van'da eylem ve etkinlik yasakları 112 kez uzatıldı.

Valiliklerin eylem yasağına başvurduğu kentler arasında ilk sırada Van yer alıyor. Van’da, 2 Nisan’da alınan son kararla birlikte toplam 112 kez 15 günlük etkinlik ve eylem yasağı konulmuş oldu.

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Metin Yoksu'nun haberine göre, eylem yasakları nedeniyle en büyük zorluğu gazeteciler yaşıyor. Van’da yaşayan serbest gazeteci Oktay Candemir, geçtiğimiz aylarda TRT dizileri arasında bulunan “Diriliş Ertuğrul” dizisini eleştirdiği için gözaltına alınmasıyla gündeme geldi. Absürtlüğün gün geçtikçe arttığını dile getiren Candemir, “Farklı kentlerde yasak kitlesel eylem ve etkinlik düzenleme ihtimalinin olduğu zamanlarda uygulanıyor. Van’da ise neredeyse 5 yıldır aralıksız olarak uygulanıyor. Hatta geçen yıl pandeminin ilk başladığı, kimsenin sokağa çıkmadığı, herkesin evinde kaldığı ve sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerde bile Van Valiliği eylem ve etkinlik yasağını uzattığını açıklamıştı. Hatta o günlerde ‘Biz pandemiden ötürü zaten evden çıkmıyoruz ama belli ki Van Valiliği’nin içi rahat değil’ şeklinde espriler de sosyal medyaya yansımıştı” dedi.

Candemir, şöyle devam etti:

“Bizim gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla HDP’nin bu kentte herhangi bir etkinlik düzenlemesi istenmiyor. Bu yasak sadece ve sadece HDP’ye ve duyarlı sivil toplum örgütleriyle sendikal hareketlere uygulanıyor. AKP istediği zaman istediği yerde her türlü eylem ve etkinliği düzenleyebiliyor. Caddelerde stantlar kurarak üye kampanyası yapabiliyor ama HDP’nin bu konudaki başvurularına izin verilmiyor. Gördüğümüz kadarıyla bu yasak çok net bir biçimde HDP’ye uygulanıyor.”

Candemir, basın meslek örgütlerinden yana da dertli. Bölgedeki gazetecilere yönelik ayrımcı uygulamalar bulunduğunu savunan Candemir, meslek örgütlerinin ayrımcılık yaptığı iddiasını da şöyle dile getiriyor: “Gazetecilere destek amacıyla sunulan AB projelerinde dahi Van’da gazetecilik yapan arkadaşlarımızın başvuruları reddediliyor.” Sahada çalışan tüm gazetecilerin baskı ve tehdit hissettiğini belirten Candemir, “Toplumsal olaylara ana akım medya mensupları gelmiyor. Hal böyle olunca polisin tavrı daha da sert oluyor. Ben ve diğer arkadaşlarımız toplumsal bir olayı izlemeye gittiğimizde polislerin tehditleri ve şiddetiyle karşılaşıyoruz. Defalarca yaşadık. Kendimden örnek verirsem, ben geçen yıl gittiğim bir basın açıklamasında kentin en işlek caddesinde darp edildikten sonra gözaltına alındım. Van’da neredeyse haber takip etmemizi bırakın bir fotoğraf çekmemize dahi izin verilmiyor.”

“Yandaşlar hariç herkes”

Van’da yerel bir gazetede muhabirlik yapan Fatma Polatcan ise kadın gazetecilerin yasaklardan iki kat fazla etkilendiğine vurgu yapıyor. Polatcan, “Yandaş medyada çalışanlar hariç tüm gazeteciler zorluk çekiyor. Van’da bir bölüm basının işi övgüler dizmek üzerine kurulu. Oysaki şehrin birçok sorunu var, ama yazan olmadığı için sorunlar gündeme gelmiyor maalesef. Kapıköy Sınır Kapısı bir yıldan fazladır kapalı. Halkın ekmek kapısı oyunların kurbanı oldu. Her hafta biri çıkıp beş, on gün sonra açılacak diye açıklama yapıyor. Ama bugüne kadar kapalı tutmayı başardılar. Aylarca kapalı olan sınır kapısı ise A Haber tarafından açık gösterilince Kapıköy Sınır Kapısı yanlış şekilde de olsa yine gündeme gelebildi. Van’da birçok sorun var ama bu sorunların kamuoyundan kimi gazeteciler tarafından da gizlendiğini belirtmekte fayda var” diyerek ana akımda çalışan bazı meslektaşlarının da gerçeklerin üstünün örtülmesindeki rolüne dikkat çekiyor.