VARLIK BARIŞINA VİZE ANKARA (A.A)

-VARLIK BARIŞINA VİZE ANKARA (A.A) - 30.11.2010 - Anayasa Mahkemesi, 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun'un bazı hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yapılan başvuruyu reddetti. Anayasa Mahkemesinin, 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun'un üçüncü  maddesinin üç numaralı fıkrasının ilk tümcesinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. CHP'nin, yasa metninin üçüncü maddesinin üç numaralı fıkrasının ilk tümcesinin anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek, bu hükmün iptali için yaptığı başvuruyu görüşen Yüksek Mahkeme, başvuruyu oy birliğiyle reddetti.  Mahkemenin gerekçeli kararında şunlar kaydedildi: ''İptali istenen kuralla yurt dışında bulunan sermaye piyasası araçlarıyla varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazların banka veya aracı kurumlara bildirilmesi veya vergi dairelerine beyan edilmesi öngörülerek yurt dışında bulunan sermayenin Türkiye’ye getirilmesi ve ekonominin canlandırılmasının amaçlandığı, ayrıca Türkiye'de bulunan sermaye piyasası araçları ise 'gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri' tarafından beyan edilebilecek olup bu kuralla da işletmelerin kayıtlarında yer almayan sermaye piyasası araçları ile taşınmazların işletme bünyesine alınmasıyla işletmelerin yapılarının güçlendirilmesine çalışıldığı anlaşılmaktadır. Türkiye'de bulunan sermaye piyasası araçları ve taşınmazlar ulusal sermayeye zaten dahil olup ulusal ekonominin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Daha önce beyan edilerek işletmelerin defter kayıtlarına geçirilmiş olması gereken bu kaynaklar, vergi matrahı dışında bırakılmış, dolayısıyla vergisi tahsil edilememiş matrah farklarıdır. Bu durumda, bu miktarların yasa koyucu tarafından belli usuller çerçevesinde işletmelerin sermayelerine dahil edilmelerinin sağlanması sonucunda yüzde 5 oranında vergilendirilerek yur tdışında bulunan sermaye piyasası araçlarından farklı oranda vergilendirilmesinin haklı bir nedene dayanmakta olduğu görülmektedir. Dava konusu kural uyarınca elde edilecek gelirler kamu giderlerini karşılamak için kullanılacak olup sermaye piyasası araçlarının bulunduğu yer ve işlev yönünden maliye politikasına uygun olarak dengeli bir dağılımla mali yükümlülük konulmuştur. Kaldı ki, toplumun yapısı, ekonomik süreçte meydana gelen kimi değişiklikler ve enflasyonun yarattığı olumsuz sonuçlar dikkate alınarak yeni bir vergi konulabileceği gibi, mevcut vergilerin kaldırılabileceği veya oranlarının azaltılıp çoğaltılabileceği konusunda herhangi bir duraksamaya yer yoktur. Kuralla getirilen vergi oranlarının ölçüsüz olmadığı, bu oranların yasayla belirlendiği, yurt dışında bulunan sermaye piyasası araçlarıyla yurt içinde bulunan sermaye piyasası araçlarının farklı özelliklere sahip bulunduğu gözetildiğinde, kuralın anayasanın 73. maddesine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır. İptal isteminin reddi gerekir. Kuralın anayasanın 2. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.''  İptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen yasa metninin üçüncü maddesinin üç numaralı fıkrasının ilk tümcesi ''birinci fıkraya göre yurt dışında bulunan varlıkların değerleri üzerinden yüzde 2, ikinci fıkraya göre beyan edilen Türkiye'de bulunan varlıkların değerleri üzerinden yüzde 5 oranında vergi alınması öngörülmekte, diğer bir anlatımla beyan edilen varlıkların yurt dışında veya yurt içinde bulunmasına göre vergi oranları farklılaştırılmaktadır'' hükmünü içeriyordu.