‘Vatandaşın yaşam tarzı namusumuzdur’

‘Vatandaşın yaşam tarzı namusumuzdur’

T24 - Herkesin endişesini, korkularını anlama gayretinde olduklarını belirten Erdoğan, “Herkesi rahatlatmanın, mutlu etmenin gayreti içindeyiz. Ama bu korkular sanal. Biz kendi kendimizi hesaba çekmenin önemini biliyoruz” dedi. ‘Vatandaşın yaşam tarzı namusumuzdur’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Ak Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda CHP, MHP ve BDP’nin ortak bir dil oluşturduğunu, arkalarına bazı destekçi ve yandaşları aldığını belirtertti. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:JAKOBENLER:  CHP 1960 öncesinde de halkı  direnmeye çağırdı. Darbe olunca alkış tutan bu jakobenler,  öncesinde de darbe şartlarını oluşturmak için bizatihi gayret göstermektedirler.  MİROĞLU, METİNER: BDP’ye soruyorum, gazeteci yazar Orhan Miroğlu’na yönelik tehditler faşizm değil de nedir? Gazeteci yazar Mehmet Metiner’e yönelik ortaya çıkarılan suikast planları basına, basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne aleni bir tehdit değil de nedir? Son günlerde Oda TV ile ilgili bu kadar sahip çıkma gayreti içerisinde olan yazılı ve görsel medyanın temsilcileri niçin Metiner, Miroğlu için kaleminizi, dilinizi konuşturmuyorsunuz? ŞİVAN PARVER: Oda TV’nin yargılananları yazılarından, düşüncelerinden dolayı değil başka bir eylemden dolayı takip altındadır ve bunu yapan yargı. Sadece türkü söyleyen, barışın, kardeşliğin, özgürlüğün ezgisini dünyaya duyuran bir sanatçıya, Şivan Perver’e yönelik tehditler, bizatihi hıyanet, bizatihi ihanet, bizatihi faşizm değil de nedir? YAŞAM TARZI: Sekiz yıldır bize aralıksız hakaret eden yazarlar var. Sistematik hakareti, iftirayı, yayın politikası haline getirmiş gazeteler, televizyonlar, internet siteleri var. Öyle hakaretler yedik ki yargı ‘Bu hakaret değil, siz siyaset içindesiniz, ağır eleştiriye girer’ dedi. Hakaretin adı ne zamandan beri ağır eleştiri oldu? Acaba aynı küfrü size yapsalar, aynı hakareti size yapsalar, buna ‘ağır eleştiridir’ diyebilecek misiniz? Bak biz bu yargının verdiği kararlara hep uyduk, boynumuzu büktük, ‘olsun be’ dedik. ÖLECEĞİMİZ AKLIMIZDA: 74 milyona samimiyetle sesleniyorum. Her bir vatandaşımın endişesi, emin olunuz bizim endişemizdir. Her bir vatandaşımın yaşam tarzı bizim namusumuzdur, bizim teminatımız altındadır. Herkesin endişesini anlama gayreti içindeyiz, korkuları anlama gayreti içindeyiz. Herkesi rahatlatmanın, mutlu etmenin gayreti içindeyiz ama bu korkular, sanal korkudan öte değil. Biz öleceğimizi her an aklımızda tutuyoruz. Hesaba çekilmeden hesaba çekilmenin önemini biliyoruz veya kendi kendimizi hesaba çekmenin önemini biliyoruz. ‘Simidi eski kaşarla severim’ Erdoğan, cuma namazını Hisarcıklıoğlu Camii’nde kıldıktan sonra bir simitçiden simit aldı, gazetecilere ve vatandaşlara da ikram etti. İstanbul simidi ile Ankara simidinin tatlarının farklı olduğunu, kendisinin Ankara simidini sevdiğini belirten Erdoğan, “Peynirle mi seversiniz?” sorusuna “Eski kaşar olsa daha iyi olur” karşılığını verdi. Simitçiye “Simidin fiyatı ne kadar?” diye soran Erdoğan, “40 milyon” yanıtı alınca gülümseyerek, “O eskidendi, sıfırları attık” dedi. Erdoğan, cüzdanını çıkararak, “Paramı saymaya kalkma” dedikten sonra simitçiye 100 lira verdi. ‘Danıştay 2. Dairesi’ne git’ Erdoğan, “Nerede bu Ergenekon adresini verin gidip üye olacağım” diyen Kılıçdaroğlu’na Ergenekon’un adresini göstererek, şöyle konuştu: “Türkiye’nin kanını emen, enerjisini tüketen bir örgüte üye olmak istediğini pervasızca söylüyor. Ardından utanmadan, bizi sivil diktatörlükle, baskı ile, korku siyaseti ile itham ediyor. Danıştay’ın 2. Dairesi’ne git orada aradığın örgütün izlerini bulursun. Diyarbakır’ın karanlık sokaklarına git, bir gece vakti ensesine kurşun sıkılanların izinde aradığını bulursun. Kanlı 1 Mayıs’ın yaşandığı Taksim’e git oralarda aradığının izlerini bulursun. Orada zaten onların üye kayıt büroları var. Hemen orada seni kaydederler. Dersim’e git. Orada akrabalarına sor onlar sana anlatırlar.” (Danıştay 2. Daire türbanlı anaokul öğretmeninin müdür olarak atanamayacağına ilişkin kararla gündeme geldi. Bazı üyelerinin fotoğrafları ve adresleri çeşitli yayın organlarında yayımlanan daire, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Alparslan Arslan’ın hedefi oldu. Arslan, daireye yönelik düzenlediği silahlı saldırıda üyelerden Mustafa Yücel Özbilgin’i öldürdü, aralarında Daire Başkanı Mustafa Birden’in de bulunduğu 4 üyeyi yaraladı. Daha sonra Danıştay Başkanı seçilen Birden’in de müdahil olarak yer aldığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen Arslan hakkındaki bu karar bozuldu ve dosya Yargıtay tarafından Ergenekon davasıyla birleştirildi.) ‘Ricciardone acemi elçi’ Erdoğan, ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone’ye, basın özgürlüğü konusundaki sözlerinden dolayı isim vermeden tepki göstererek, “Maalesef bu yaygaraya hiç üzerine vazife olmadığı halde hariçten birileri de inanıyor ve görüş bildiriyor. Türkiye’yi tanımaz, bilmez. Ne nedir? Hangi yasa var? Hiç haberi olmaz. Orada hemen bir tuzağa, tezgaha gelir, kalkar açıklama yapar. Dur ya, önce bir araştır, sor nedir, yargı burada ne yapacak, hangi neticeye varacak bunu bir öğren, işte buna acemi elçilik denir. Bugün serbestçe, özgürce, bağımsız şekilde medyanın yayınlarını sürdürdüğü bir Türkiye var. Bizim 8 yıl boyunca müdahale ettiğimiz, üzerinde baskı kurduğumuz, kısıtladığımız, sesini kıstığımız tek bir yayın organı yok. Zaten olmaz da olamaz da. Yasalarımız zaten buna müsaade etmez böyle bir şey yok. Bir internet sitesine yönelik tamamen yargı yoluyla bir tasarrufta bulunuldu. ‘Vay efendim hükümet basını susturuyor’ Ya bunun bizimle ne alakası var?” dedi. Seçim öncesi taşeronluk Erdoğan, genel seçimlere 4 ay kala PKK’nın her seçim öncesinde olduğu gibi yine taşeronluk üstlendiğini, son günlerde sokakları savaş alanına çevirme gayretleri bulunduğunu söyledi. Arabaların kundaklanması, masum öğrencilerin istismar edilmesi, belediye otobüslerine saldırılar düzenlenmesinin terör örgütünün seçim sürecini etkilemeye yönelik eylemleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, bunları Türkiye siyaseti dizayn etmeye yönelik eylemler olarak nitelendirdi. Erdoğan, “Amaç gerilimi artırarak hükümeti zor durumda bırakmaktır.  Türkiye’de her seçim öncesinde terör örgütü bu şekilde taşeronluk üstlenmiştir. Gerilimden nemalanmaya çalışmıştır. Türkiye’de iç siyaseti yönlendirmek, şekillendirmek, milleti korkutarak iktidarı yıpratmak amacıyla her seçim öncesinde terör örgütü ihale üstlenmiştir” diye konuştu.