Vegan aktivistler Kadıköy'de halka hayvanların mezbahalarda yaşadıkları işkenceleri izletti

Vegan aktivistler Kadıköy'de halka hayvanların mezbahalarda yaşadıkları işkenceleri izletti

Hayvann özgürlüğünü savunan vegan aktivistlerden oluşan Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu, 1 Kasım Dünya Vegan günü dolayısıyla dün Kadıköy’de “Gerçeklik Küpü” (Cube of Truth) eylemi gerçekleştirdi.

Tüm hayvanların yaşam hakkı için mücadele eden grup, mezbahalarda topluca katledilen hayvanların yaşadığı işkenceleri ellerinde tuttukları bilgisayarlar aracılığıyla halka duyurdu. Dikkati videolara çekmek için maske takan aktivistler, sessizlik içinde gerçekleştirdikleri bir saatlik eylem boyunca büyük bir TV ekranından da mezbaha vahşetini kamuoyuna gösterdi.

Aynı anda hazırladıkları bildirileri dağıtarak veganlık çağrısı yapan aktivistler, eylemin sonunda basın açıklaması yaptı. Gazeteci-yazar, hayvan özgürlüğü aktivisti Zülâl Kalkandelen’in okuduğu açıklamada, hayvancılık sektöründeki zulümler anlatılırken, veganlığın sadece bitki temelli beslenme anlamına gelmediği, Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu olarak hayvanlara uygulanan meta statüsünü reddettikleri ve Gerçeklik Küpü eylemini, yaşamını 5 Kasım 2001’de kaybeden hayvan özgürlüğü aktivisti Barry Horne’a adadıkları belirtildi.

Topluluğun basın açıklamasının tamamı şöyle:

"Hayvanlar mal, eşya, köle ya da makine değildir"

"1 Kasım Dünya Vegan Günü dolayısıyla, bağımsız hayvan hakları aktivistleri olarak herkesi hayvanların yaşadığı şiddeti, çektiği acıları düşünmeye çağırıyoruz. Her yıl tüm dünyada milyarlarca hayvan eti için kesiliyor; sütüne, yumurtasına, derisine ve balına el konulmak için sömürülüyor. Acıyı ve sevinci hissetme, yavrusunu koruma içgüdülerine sahip olan hayvanlar, üretim tesislerinde son derece kötü koşullarda esir tutulurken, yaşam hakları ellerinden alınıyor.

Duyarlı birer canlı olan çiftlik hayvanlarının evlerimizde beslediğimiz kedi ve köpeklerden hiçbir farkı yok ama onlara yaşatılan zulmün boyutu tahminlerin çok ötesinde. Çoğu beton zeminler üzerinde toprağa hiç basamadan, gün yüzü bile görmeden, tam bir köle gibi yaşamak zorunda bırakılıyor.

Çiftlik hayvanları, içinde bulundukları fiziksel koşulların korkunçluğunun yanı sıra, duygusal olarak da terörize ediliyor. Hiçbir zaman yavrularıyla bir arada kalmalarına izin verilmiyor. İnekler, süt vermesi için düzenli olarak insan eliyle bedenlerine yerleştirilen boğa spermleriyle gebe bırakılıyor. Bir insan gibi 9 ay gebelik yaşayan inekler, doğurdukları anda yavrularından zorla ayrılıyor. Sütüne el konulan anne inek, büyük bir acıyla günlerce yavrusu için çığlık atarken; buzağı, bir eşya gibi tek başına ayrı bir yere konuyor. Sürekli bir ölüm makinesi işlevi gören bu döngü, anne inek artık doğuramaz hale gelinceye kadar sürüyor ve sonunda anne de buzağı da eti için kesiliyor.

Onbinlerce tavuk, penceresi bile olmayan, ufacık kafeslerde üst üste yığılmış bir halde tutuluyor, hayatları boyunca kanatlarını bir kez bile açamadan öldürülüyor. Yumurta sektöründe erkek civcivlerin bir üretim değeri olmadığından, 1-2 günlük yavrular canlı canlı öğütme makinelerinde ezilerek ya da büyük torbalarda boğularak katlediliyor.

İnsan tüketimi için öldürülen balıkların sayısı tam olarak bilinememekle birlikte, kara hayvanlarından daha fazla. Diğer hayvanlar gibi merkezi sinir sistemine sahip olan balıklar da acıyı hissediyor; avlanma sırasında boğularak ya da zıpkınla bedenleri delinerek büyük bir acı içinde can veriyor.

Arıcılık sektöründe uçup gitmesin diye kanatları sökülen kraliçe arı, artık fazla bal üretemeyen arı grubunun öldürülüp yeni arı gruplarının oluşturulması da hep aynı sömürünün sonucu...

Bizler adalet kavramının sadece insanları değil, insan olmayan duyarlı canlıları da kapsadığını savunuyoruz. Yaşadığımız gezegende hayvan yaşamını güvence altına almak nasıl insana ait bir görev ise, hayvanlar için adaletin sağlanması da insanın sorumluluğundadır. İnsanların ve insan olmayan duyarlı canlıların en temel hakkı yaşam hakkıdır. Bütün duyarlı canlılar, var olma ve işkenceye maruz kalmadan özgürce yaşama hakkına sahiptir.

Hayvanların içinde bulunduğu koşulların sadece iyileştirerek sömürünün devamını sağlayan refahçı yaklaşımları reddediyoruz. Hayvanların insanlara hizmet edecek birer mal gibi görülmesine, bedenleri üzerinden kazanç sağlanmasına karşıyız. Bizler, hayvanların bu gezegende insanlar için değil, insanlar ile birlikte var olduğunu savunuyoruz ve hayvanlara uygulanan sömürüyü, soykırımı desteklemeyin diyoruz. Veganlık, sadece bitkisel temelli beslenme ile sınırlı değildir; veganlar insan gibi duyarlı ve bilinçli canlılar olan hayvanlara uygulanan meta statüsünü reddeder ve bu nedenle tüm hayvan sömürülerine karşıdır.

Hayvanların yaşadığı şiddete son vermek insanların elindedir. Bu şiddetin bir parçası olmayın; insan, hayvan ve doğa için en iyi yolu, vegan yaşamı deneyin. Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu olarak bugünkü eylemimizi, 5 Kasım 2001'de yaşamını kaybeden hayvan özgürlüğü aktivisti Barry Horne'a adıyoruz. "