Venedik Bienali 57'nci Uluslararası Sanat Sergisi'nin Türkiye pavyonu açıldı

Venedik Bienali 57'nci Uluslararası Sanat Sergisi'nin Türkiye pavyonu açıldı

Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alan ÇIN projesi, sanatçı Cevdet Erek ve ekibinin katılımıyla Bienal’in ön izleme günlerinden 11 Mayıs Perşembe uluslararası sanat dünyasına tanıtıldı.

Türkiye Pavyonu’nun resmi açılışına, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve Türkiye Pavyonu sponsoru Fiat adına Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu da katıldı. Açılışa katılan Türkiye'nin sponsorlarından Yıldız Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ve Küresel İletişim Direktörü Zuhal Şeker, pavyonu, Venedik'e davet ettikleri 24 güzel sanatlar öğrencisi ve öğretim görevlisiyle birlikte gezdi.

Açılışta ayrıca, Venedik Bienali Başkanı Paolo Baratta, TC Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Dinçer Ateş, Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Danışma Kurulu üyeleri, Türkiye Pavyonu’nun 21 destekçisiyle uluslararası sanat profesyonelleri ve küratörler de bulundu.

İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak 2007’den bu yana Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi’nde Türkiye Pavyonu’nun organizasyonunu üstleniyoruz.

Ülkemizi yıllardır çok başarılı işlerle dünyanın en önemli güncel sanat etkinliklerinden birinde temsil ettiğimiz için gurur duyuyoruz. Ülkemizin güncel kültür-sanat üretimini böyle bir platformda görünür kılmak bizim için çok değerli. Burada düzenlediğimiz sergiler “Türkiye ve küresel ölçekteki kültür-sanat evreni arasında etkileşim sağlama” hedefimize yönelik somut adımlar atmamızı sağlıyor. 2014 yılında vakfımızın girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla Venedik Bienali’nin iki ana mekânından biri olan Arsenale’deki Sale d’Armi binasında 500 m²’lik bir alan, 2014-2034 yılları arasında Türkiye’ye tahsis edildi. Bu gelişmenin ülkemizin bu önemli uluslararası sergideki varlığının kuvvetlenmesi, başarılarımızın yurtdışında yankı bulması için de benzersiz bir olanak sağladığına inanıyoruz,” yorumlarında bulundu.

Fiat adına Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu, “Fiat olarak 2011, 2013 ve 2015 yıllarında olduğu gibi 2017 yılında da, Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi, Türkiye Pavyonu’na ana sponsoru olmaya devam ediyoruz. Fiat Avrupa ve Türkiye’de otomotivin önemli aktörlerinden birisi. Fiat markası ile yarattığımız ekonomik değerin beraberinde, ülkemizin tanıtımına  fayda sağlayacak projelere de destek veriyoruz. Otomotiv sektörü dünyadaki teknolojik değişimleri, müşterilerinin beklenti ve hayallerini takip etmek zorunda olan bir sektör. Çağdaş sanatın yeni ve farklı düşüncelere platform oluşturmasının, bizim Fiat markasında benimsediğimiz yenilikçi teknoloji oluşturma çaba ve hayallerimizle örtüştüğünü düşünüyorum. Ülkemizin küresel ölçekte, dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri olan Venedik Bienali’nde temsil edilmesine katkı sağlamaktan ötürü memnuniyet duyuyoruz” şeklinde konuştu.

 

ÇIN hakkında

 

Mekâna özgü bir yerleştirme olan ÇIN, mekânın şiirsel ve politik tahayyüllerini mimari ve ses aracılığıyla keşfetmeyi deniyor. Eserin başlığı, işi önceden haber veren bir ses sinyali olarak düşünüldü. Türkçe’de bir yansıma sözcük olan ÇIN, vurmalı bir sesi taklit ediyor, aynı zamanda iki ayrı kelimenin türediği bir kök: çınlama (reverberasyon) ve kulak çınlaması.

Erek, ÇIN ile daha önce gerçekleştirdiği “Ritimler Mekânı”, “Cetveller ve Ritim Çalışmaları” ve “Ses Süslemesi” gibi seri işlerinde araştırdığı tema ve yöntemlerin bir bölümü üzerine denemelerini sürdürüyor. Bu işlerde tarihin, gündelik yaşam ve doğanın ritimleri, ses, mimari ve performansın bir araya gelmesiyle ifade buluyor, görsel ve işitsel zaman çizelgeleri inşa ediliyor, örüntüler ve söz aracılığıyla mimari “ses süslemeleri” yaratılıyor.

ÇIN’ın yaratımında önden tasarlama, deneme-yanılma ve doğaçlama yöntemlerinin her biri rol oynuyor. Erek’in Türkiye Pavyonu’ndaki işinin temelini eş zamanlı olarak üretilen iki unsur oluşturuyor: Mimari bir yapıyla somutlaşan bir mekânsal program ve çok kanallı bir ses yerleştirmesi. Tamamı fiziksel inşanın tamamlanmasının ardından mekânda üretilen sesler, gezisinde kişiye rehberlik ediyor ve onu hem ardışık hem de sınırsız bir kombinasyon çeşitliliğiyle karşılıyor. Seslerin karmaşık biçimlenimleri kimi zaman kişiyi çepeçevre sararak, kimi zamansa kişinin konumu ve yönüne göre belirsizleşerek görülmeyen sınırlar üretiyor, aynı zamanda geçişkenlik oluşturuyor. ÇIN ayrıca Venedik Bienali boyunca müdahalelere de açık olacak: Sanatçıların –örneğin çeşitlenen, özgün veya tamamen devre dışı bırakılmış sesler eşliğinde– performanslar yapmasına imkân tanıyacak ve yerleştirme serginin son günlerine kadar son biçimini almayacak.

Ziyaretçinin hareketi de işin ayrılmaz bir parçası; hareket, zamansal ve bedensel hatıraları açığa çıkararak çeşitli tepkilere teşvik ediyor. “Ses süslemeli” bir iç cephe ve yerleştirmenin merkezini işgal eden platform, komşu ülke pavyonlarının arasında doğrudan geçişe imkân veren bir “transit rota”nın üzerinde yükseliyor. Böylece mekân, fiziksel ve işitsel olarak birbiriyle ilişkili niteliklere sahip en az iki ana alana bölünüyor. Cepheye merdivenler ve rampalar ile ulaşılabilirken, bunların ardında konumlanan kapısı kilitli “misafir tribünü”, görülebilen ama kullanım dışı bırakılmış ve erişilemeyen bir kamusal alan olarak konumlanıyor.

Yerleştirme hatıralara seslenmeyi de hedefliyor: Örneğin, aslen kent maratonu için inşa edildikten sonra yerinde bırakılan rampalar üzerinden Venedik köprülerini geçmenin, toplu alanlardaki merdivenler üzerinde dramatik bir yükselişin veya bir dinlenme anının deneyimlerine. Merdivenler, kitlesel toplanma mekânlarının doğurduğu izlenimlerden herhangi biriyle çağrışım kurabilir: Harabe olmuş bir kültür mekânından bir stadyuma veya tepeler üzerine kurulu bir kentteki yaya yollarına kadar. Kentteki bazı mimari unsurların ve bedenin bunlar içindeki hareketlerinin örneklenmesi (sampling), işin ona ev sahipliği yapan kente ve başka mekânlara bellek aracılığıyla yayılmasını sağlamayı hedefliyor. Kimi zaman soyut bir araç rolündeki sesle ve mekânla harekete geçirilen hayalgücü, bir anlamda politik bir aciliyet meselesine dönüşerek hem elle tutulabilir hem de sadece duyumsanabilen bir yer yaratıyor. “İş farklı yönlere doğru genişlemeleri deniyor,” diyor Erek, “yaşanan bir yere, çelişki ve kısıtları olan bir yere, yüzleşme isteğini dürten ve hayal kurulan bir yere doğru.”

ÇIN projesi ekibinde, yerleştirme öncesi proje koordinatörü ve hafıza Yelin Bilgin, mimar ve yumuşak bir ses Gürden Gür, mimar ve güler yüz Elif Tunçel, sanat tarihçisi ve kardeş Ayşe Erek ve görsel kimlik tasarımcısı Yetkin Başarır yer alıyor.

 

ÇIN kitabı ve katalog

 

Cevdet Erek’in hazırlık süreci boyunca paylaştığı metinlerden örneklerin eklenmesiyle oluşan yeni bir metni içeren kitapçık sergiye eşlik edecek. Venedik Bienali esnasında, ÇIN’ın yapım sürecinin açıklandığı, belgelendiği ve işe yönelik yazıları barındıran çift dilli bir katalog da hazırlanacak. Katalog, Türkiye’de İKSV tarafından, Yapı Kredi Yayınları’nın dağıtımıyla yayımlanacak. Ek olarak, ses süslemelerinin örnekleri ve çeşitli düzenlemeleri ile sergi kitapçığını içeren bir 10’’ plak da satışa sunulacak.

 

 

Venedik Bienali Açık Masa Etkinliği

 

Bienal süresince Cuma ve Cumartesi günlerinde düzenlenecek Açık Masa / Open Table (Tavola Aperta) başlıklı etkinlikte sanatçılar ziyaretçilerle samimi bir öğle yemeğinde buluşarak işlerini anlatacak. Cevdet Erek’in ev sahipliğinde yapılacak Açık Masa etkinliği 17 Mayıs Çarşamba günü 13.00-15.00 saatleri arasında Arsenale’deki Sale d’Armi’de olacak. Etkinlik bienalin web sitesinden canlı da yayınlanacak. (www.labiennale.org/en/art/index.html)

 

Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi

 

26 Kasım’a kadar devam edecek Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi’nde Christine Macel’in küratörlüğünde Arsenale ve Giardini’deki “Viva Arte Viva” başlıklı ana serginin yanı sıra, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 85 ülkenin sergisi yer alıyor.

57. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Fiat sponsorluğunda, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği, TC Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde ve SAHA Derneği’nin prodüksiyon desteğiyle yapılıyor.

2007 yılından bu yana İKSV’nin koordinasyonunda gerçekleştirilen Türkiye Pavyonu sergisi, İKSV’nin girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla, 2014-2034 yılları arasında Türkiye’nin kullanımına tahsis edilen Arsenale’deki uzun süreli mekânda yer alıyor. Türkiye’nin Venedik Bienali sergilerinde uzun süreli bir mekânda yer almasını sağlayan kişi ve kurumlar arasında Akbank, Mehveş-Dalınç Arıburnu, Berrak-Nezih Barut, Ali Raif Dinçkök, Vuslat Doğan Sabancı, Füsun-Faruk Eczacıbaşı, Oya-Bülent Eczacıbaşı, Enka Vakfı, Nesrin Esirtgen, Eti Gıda San. ve Tic. AŞ, Ahu-Can Has, Öner Kocabeyoğlu, MAÇAKIZI, Tansa Mermerci Ekşioğlu, Polimeks Holding, SAHA, Taha Tatlıcı, T. Garanti Bankası AŞ, Vehbi Koç Vakfı, Zafer Yıldırım, Yıldız Holding AŞ yer alıyor.

Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Danışma Kurulu

Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Danışma Kurulu’nda sanatçı Ali Kazma, Arter'in küratörlerinden Başak Doğa Temür, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, küratör ve İstanbul Modern Müzesi Sanat Danışmanı Paolo Colombo ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Batı ve Çağdaş Sanatlar Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep İnankur yer alıyor.

 

Cevdet Erek

 

1974’te İstanbul’da doğan Cevdet Erek, Mimar Sinan Üniversitesi’nde tamamladığı Mimarlık eğitimi sırasında ve sonrasında Nekropsi müzik grubunda ve çeşitli mimari ofislerde çalıştı. İTÜ Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nde (MIAM) Ses Mühendisliği ve Tasarımı eğitimini tamamladıktan sonra 2004-2005 yıllarında Amsterdam’daki Rijksakademie’de misafir sanatçı olarak bulundu. Yerleştirmeleri ve performansları dOCUMENTA (13) (2012), İstanbul Bienali (2003, 2013 ve 2015), Sidney Bienali (2016), Şarika Bienali (2013), Stedelijk Müzesi (2014), MAXXI (2014 ve 2015), İstanbul Modern (2014, 2015 ve 2016), Arter (2011), SALT (2012 ve 2015) vb. etkinlik ve kurumlarda sergilendi. Önemli kişisel sergileri arasında Alt Üst (Spike Island, Bristol, 2014) ve Week (Hafta) (Kunsthalle Basel, 2012) bulunmaktadır. Kitaplarından SSS – Sahil Sahnesi Sesi (2008) BAS tarafından, Room of Rhythms 1 Walther König (2012) tarafından ve Az Boş Belki (2015) Revolver/Artist tarafından yayımlandı. SSS – Sahil Sahnesi Sesi ile North Rhine-Westphalia Sanat Vakfı tarafından verilen Nam June Paik Medya Sanatı Ödülü’ne değer görüldü (2012). Kaan Müjdeci’nin uzun metraj filmi Sivas’ın (71. Venedik Film Festivali – Özel Jüri Ödülü, 2014) ses-müzik direktörlüğünü yaptı; Emin Alper’in uzun metraj filmi Abluka’nın (72. Venedik Film Festivali – Özel Jüri Ödülü, 2015) müziklerini yaptı ve ses tasarımını Cenker Kökten ile birlikte geliştirdi. 2011’den beri İTÜ’de dersler vermekte ve İstanbul’da yaşamaktadır. İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Cevdet Erek’in Türkiye Pavyonu’na katılımı konusundaki değerli işbirliği için İstanbul Teknik Üniversitesi’ne teşekkür eder.

 

İstanbul Kültür Sanat Vakfı Hakkında

 

Kâr amacı gütmeyen ve kamu yararına çalışan bir kültür kurumu olan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 1973 yılında kuruldu. İKSV'nin temel amaçları, İstanbul'u dünya kültür sanat başkentleri arasında ön sıralara taşımak, kültür ve sanat yoluyla ulusal ve evrensel, geleneksel ve çağdaş değerler arasında sürekli ve kalıcı bir etkileşim sağlamak ve kültür politikalarının oluşturulmasında etkin rol oynamaktır. Bu amaçlar doğrultusunda İstanbul Müzik, Film, Tiyatro ve Caz Festivalleri, İstanbul Bienali, İstanbul Tasarım Bienali ve Filmekimi’nin yanı sıra yıl boyunca özel etkinlikler düzenleyen vakıf, Nejat Eczacıbaşı Binası’nda yer alan Salon ile etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Venedik Bienali’ndeki Türkiye Pavyonu’nun organizasyonunu ve Fransa’daki Cité International des Arts sanatçı atölyesindeki bir misafir sanatçı programının koordinasyonunu da üstlenen İKSV ayrıca kültür politikalarının geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla araştırmalar yürütüyor ve raporlar hazırlıyor.

Yüksek çözünürlüklü görseller için: www.iksvphoto.com

Görüntüler için: https://files.secureserver.net/0fETWB8hSShxmE

Ayrıntılı bilgi için: iksv.org / turkiyepavyonu17.iksv.org

Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nu sosyal medyada takip etmek için:

facebook.com/istanbulkultursanatvakfi

twitter.com/iksv_istanbul

https://www.instagram.com/iksv_istanbul/

Cevdet Erek ile ilgili bilgi için: www.cevdeterek.com

Türkiye Pavyonu ile ilgili bilgi için: [email protected]

 

Venedik Bienali Türkiye pavyonu

 

Yüz yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteren Venedik Bienali, dünyanın en seçkin kültürel kurumlarından biri olarak kabul ediliyor.

Türkiye, Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi’nde ilk kez 1991 yılında Beral Madra’nın kişisel çabaları ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle yer aldı. Beral Madra, 1991-2001 yılları arasında bienalde yer alan Türkiye sergilerinin küratörlüğü ve komiserliğini üstlendi.

Türkiye Pavyonu, 2003 yılında TC Dışişleri Bakanlığı’nın da desteğiyle bir mekân kiralanmasıyla başlatıldı. 2003 yılındaki ilk Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğü ve komiserliğini de 2007 yılına dek Türkiye’nin Venedik Bienali’ne katılımını sağlayan Beral Madra üstlendi. İlk Türkiye Pavyonu’nda, Gül Ilgaz, Ergin Çavuşoğlu, Neriman Polat, Nazif Topçuoğlu ve Nuri Bilge Ceylan'ın katılımıyla düzenlenen "in Limbo" adlı sergi yer aldı.

2005 yılında Venedik Bienali 51. Uluslararası Sanat Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu’nda, Hüseyin Çağlayan’ın Palazzo Levi'de gösterilen ve Tilda Swinton’ın oynadığı “Olmayan Varolma” adlı video çalışması yer aldı. Serginin küratörlüğünü Beral Madra, koordinatörlüğünü ise Murat Pilevneli yaptı.

Türkiye Pavyonu’nu 2007 yılından bu yana, İstanbul Kültür Sanat Vakfı düzenliyor. Bienale davet edilecek sanatçı ve sanatçıları belirleyecek küratör iki yılda bir değişen Venedik Bienali Türkiye Pavyonu Danışma Kurulu tarafından öneriliyor.

2007 yılında Venedik Bienali 52. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen Vasıf Kortun, pavyon için bir proje geliştirmek üzere Hüseyin Bahri Alptekin’i davet etti. Alptekin'in "Don't Complain" adlı yerleştirmesi, girişleri yarı kemerli, her biri özgün beş tekil hücreden oluşuyordu.

2009 yılında Venedik Bienali 53. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nda küratörlüğünü Başak Şenova’nın üstlendiği “Lapses/*” başlıklı proje yer aldı. Proje, Banu Cennetoğlu’nun “KATALOG 2009” ve Ahmet Öğüt’ün “İnfilak Etmiş Kent” başlıklı işlerinden oluşuyordu.

Venedik Bienali 54. Uluslararası Sanat Sergisi’nde Türkiye’yi “Plan B” adlı işiyle Ayşe Erkmen temsil etti. Türkiye Pavyonu, Fulya Erdemci’nin küratörlüğünde ve Danae Mossman’ın küratöryel işbirliğinde gerçekleştirildi.

2013 yılında gerçekleştirilen Venedik Bienali 55. Uluslararası Sanat Sergisi’nde Emre Baykal’ın küratörlüğünde gerçekleştirilen Türkiye Pavyonu’nda Ali Kazma’nın “Rezistans” başlıklı video serisi yer aldı.

 

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla Türkiye, 2014 yılından itibaren Venedik Bienali’nde uzun süreli bir mekâna sahip oldu. Arsenale’de 2014-2034 yılları arasında tahsis edilen bu mekân sayesinde Türkiye Pavyonu, 2014 yılında ilk kez Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde de yer aldı.

 

7 Haziran-23 Kasım 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen Venedik Bienali 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde Türkiye Pavyonu’nda küratör Murat Tabanlıoğlu ve proje koordinatörü Pelin Derviş’in sergi ekibinde yer alan Ali Taptık, Alper Derinboğaz, Candaş Şişman, Metehan Özcan ve Serkan Taycan’la beraber hazırladığı Places of Memory (Hafıza Mekânları) başlıklı proje yer aldı.

 

9 Mayıs-22 Kasım 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen Venedik Bienali 56. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nda günümüzün önemli kavramsal sanatçılarından Sarkis’in Respiro başlıklı yerleştirmesi yer aldı. Serginin küratörlüğünü ise Defne Ayas üstlendi.

 

28 Mayıs-27 Kasım 2016 tarihleri arasında düzenlenen Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda, Darzanà başlıklı proje sergilendi. Proje, Feride Çiçekoğlu, Mehmet Kütükçüoğlu ve Ertuğ Uçar küratörlüğünde, Cemal Emden ile Namık Erkal’ın küratöryel işbirliğiyle, Hüner Aldemir, Caner Bilgin, Hande Ciğerli, Gökçen Erkılıç, Nazlı Tümerdem ve Yiğit Yalgın’dan oluşan proje ekibi tarafından hazırlandı.