Türkiye’nin de üye olduğu Avrupa Konseyi’nin anayasal konulardaki uzmanlık organı olan Venedik Komisyonu, 15 Temmuz sonrası OHAL ilan edilmesinin anlaşılır olduğunu, Türk anayasasında OHAL ilanına ilişkin hükümlerin Avrupa normlarıyla uyumlu göründüğünü, ancak “hükümetin OHAL kapsamında aldığı önlemlerin Türk anayasası ve uluslararası hukuk sınırlarını aştığı” değerlendirmesinde bulundu.
“OHAL’in ana maksadının demokratik yasal düzene geri dönmek” olduğunu belirten Venedik Komisyonu, OHAL uygulamasının “aşırı derecede uzatılmaması” gerektiği, hükümetin uzun süre olağanüstü yetkilerle ülkeyi yönetmesi halinde “kaçınılmaz olarak demokratik meşruiyetini kaybedeceği” görüşüne yer verdi. Raporda, OHAL kapsamında bazı temel hakların kısıtlanamayacağı, kimi haklarda kısıtlamalara ise “sadece gerekli olduları ispat edilerek” gidilmesi not edildi.
Türk hükümetinin geçici OHAL uygulamasını aşacak biçimde "kalıcı” önlemler aldığını belirten Venedik Komisyonu, KHK ile on binlerce kamu personelinin geçici olarak askıya alınmak yerine tamamen ihraç edilmesini örnek gösterdi. Kolektif işten çıkarmaların her birey için somut delillere dayandırılmadığı, KHK’lara eklenen listelerle ivedi biçimde işten çıkarmaların da "bu işlemlerin asgari bir yasal güvence olmaksızın gerçekleştirildiği anlamına geldiği” savunuldu.
Avrupa Konseyi’nden yapılan basın açıklamasında “Devlet aygıtı içinde bu tür bir tasfiye çok kuvvetli keyfi muamele görünümü yaratıyor” ifadelerine yer verildi.
Komisyon, kamu personelinin "terörist” olarak tanımlanan örgütlerle "bağlantıları” nedeniyle işten çıkarıldığını, ancak “bağlantı” kavramının “gevşek biçimde tanımlandığı ve söz konusu örgütlerle somut bağlantı gerektirmediği” görüşünü dile getirdi. Raporda, "Bazı Gülen örgütü mensupları darbe girişimine katılmış olsa da, bu durum ceza ve disiplin sorumluluğunun geçmişte örgütle temasları olmuş herkesi kapsaması için kullanılmamalı” ifadeleri kullanıldı.
Venedik Komisyonu, KHK’ların anayasayla uyumluluklarının Anayasa Mahkemesi tarafından gözden geçirilebileceği görüşünü de belirtti. İşten çıkarılan kamu personeli için mevcut koşullarda mahkemeler önünde başvuru yolu bulunmuyorsa, bireysel başvuruları inceleyecek “geçici bir komite” oluşturulabileceği konusunda Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği tarafından yapılan öneriyi desteklediğini bildirdi.
Hukuki kontrol olmaksızın 30 güne kadar varan geçici gözaltı sürelerinin “sorun” yarattığını da belirten Venedik Komisyonu, tutuklamaların “makul şüphe” temelinde yapılması gerektiği görüşünü kaydetti. Avukata erişim hakkının ise “sadece bireysel planda ve istisnai durumlarda” ksıtlanabileceğini vurguladı.
Rapor Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) denetim komisyonunun talebi üzerine hazırlandı. Rapor için Venedik Komisyonu’ndan bir heyet 3-4 Kasım tarihlerinde Ankara’da temaslarda bulunmuştu.
Venedik Komisyonu nedir?
Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi'nin anayasal danışma organı konumundaki Venedik Komisyonu 1990 yılında kuruldu. Komisyon demokratik kurumlar, temel haklar, seçimler, siyasi partiler ve yargıyla ilgili konularda Avrupa genelinde müşterek hukuk alanı oluşturulması için çalışıyor.
Komisyona, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 47 Avrupa Konseyi devletinin yanı sıra ABD, Brezilya, İsrail, Güney Kore, Kırgızistan, Kazakistan, Kosova, Meksika, Şili, Cezayir, Fas, Peru ve Tunus da üye. Venedik Komisyonu’nun rapor ve tavsiyeleri AİHM, Avrupa Konseyi organları ve AB tarafından referans belge olarak kullanılıyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg