Venezuela bugün sandık başına gidiyor

Venezuela bugün sandık başına gidiyor

Venezuela, bugün (30.07.2017) Anayasa yapma yetkisine sahip Kurucu Meclis oylaması için sandık başına gidiyor. Nisan ayından beri şiddet gösterilerine devam eden Washington destekli sağcı muhalefetin oylamaya karşı hamleleri sürerken, Donald Trump yönetimi açık şekilde, oylamanın iptalini istedi.

Birgün'den Ömür Şahin Keyif'in haberine göre ABD, son olarak 13 üst düzey Venezuela yetkilisine yaptırım kararı aldığını açıkladı. Karar, CIA Şefi Mike Pompeo’nun teşkilatın Venezuela’da hükümet değişikliği için çalıştığını açık etmesi sonrasında geldi. Hazine Bakanı Steven Mnuchin, söz konusu 13 kişinin ABD’deki varlıklarının dondurulması emri verdi ve Amerikalıların bu kişilerle iş yapmasını yasakladı. Yaptırım uygulananlar arasında Venezuela İçişleri Bakanı, ordu ve polis teşkilatının yöneticileri, Ulusal Seçim Konseyi direktörü, devlet bankaları ve devletin petrol şirketi PDVSA’ın çalışanları da bulunuyor. Devlet Başkanı Nicolas Maduro, bu yaptırımları ‘tanımadıklarını’ açıkladı.

Başkanlık koltuğuna oturduğundan beri Venezuela’ya yönelik düşmanca söylemi sürdüren Trump, ülkeyi pazar günü oylamaya gidilmesi halinde, “güçlü ve seri şekilde” yeni yaptırımlar uygulamakla tehdit ediyor. Benzer bir tehdit, Venezuela’ya destek olan ülkeleri de hedef alıyor.  Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert, perşembe günkü basın toplantısında, seçimlerin yapılması halinde ekonomik hamlelere devam etmeye “hazırlıklı” olduklarını söyledi ve “Kurucu Meclis Seçimini sadece Maduro rejimini ilerletme yolu olarak görüyoruz” dedi. Trump yönetiminin başından bu yana hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi Parti’den pek çok milletvekili ve Senatör, Venezuela’ya daha sert yaptırımlar uygulanması yönünde yönetime baskı yapıyor. 

Göze alamayabilir

Yönetimin bahsettiği ileri yaptırımların, Venezuela Petrol şirketi PDVSA’ya yönelik uygulanabileceği ifade ediliyor. PDVSA’yı hedef alan olası yaptırımlar, ekonomik krizle mücadele eden ülkedeki koşulları daha da zorlaştırabilir. Ancak bu durum, ABD açısından da Trump’ın karşılaşmak istemeyeceği başka bir sorunu da getirebilir. Jorge Martin, Monthly Review’da yayınlanan makalesinde şöyle anlatıyor: “PDVSA çeşitli ülkelere petrol satarken, Çin ve Rusya’ya satışlarının büyük kısmı, halihazırda verilmiş borçların karşılığı, ABD ise ülkenin ana nakit müşterisi. Bununla birlikte, Venezuela’nın petrol ihracatını kesmenin ABD pazarında da etkisi olur. ABD her zaman kendi stratejik rezervleri kullanabilirken, Venezuela’dan gelen tedarikteki herhangi bir aksama, ABD’nin rafinerileri için işleri karıştırabilir.” Tedarikteki aksamanın ABD’deki yakıt fiyatlarında geçici bir yükselmeye yol açabileceğini söyleyen Martin’e göre, “Bu da hiçbir Amerikan başkanının karşılaşmak istemeyeceği bir durum.”  Telesur’da yer alan habere göre ise ABD’li üreticiler, Trump’a bir mektup yazarak, PDVSA’ya yönelik olası yaptırımların ABD’li şirket ve tüketicileri olumsuz yönde etkileyebileceği konusunda uyarıda bulundu. 

Barack Obama Venezuela’yı “olağandışı tehdit” ilan etmişti

Bir önceki Başkan Barack Obama, bir kararname imzalayarak, Venezuela’yı “olağandışı tehdit” ilan etmişti. Aynı yönetim, 2014 ve 2015 yıllarında Venezuela’nın üst düzey yöneticilerini hedef alan yaptırım kararı almıştı. Martin’e göre, Trump yönetiminin uygulayacağı yaptırımların da bu yönde olma, yani yöneticileri hedef alma olasılığı yüksek. “Yine de” diyen Martin, “ABD dış politikası Miami’deki saldırgan kurtlar ve onların Cumhuriyetçi Parti’deki temsilcileri tarafından yönetiliyorken, daha ciddi ekonomik yaptırımların uygulanması (ihtimali) göz ardı edilemez. Öyle ya da böyle, Trump’ın açıklaması ciddi bir tehdit ve emperyalist saldırganlığın kabul edilemez bir eylemidir.”

"Tehdit oluşturuyor"

ABD, Venezuela üzerindeki emperyalist saldırganlığını 2002’de Chavez’e yönelik darbedeki rolüyle de göstermişti. Chavez’in tekrar yönetime gelmesi sonrası, ABD’nin milyonlarca dolar akıttığı sağcı muhalefet defalarca ülke sokaklarında devreye girdi. Son olarak nisanda başlayan protesto gösterileri, hastaneleri ve işçileri hedef alan çok sayıda şiddet olayına sahne oldu. 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiği ifade ediliyor. Ekonomik ve Politik Araştırma Enstitüsü’nden Mark Weisbrot’a göre emperyalizm destekli bu gerilim bir “tehdit” oluşturuyor. 1980’lerde Orta Amerika’daki, yüz binlerce masum insanın ölümüne sebep olan ABD destekli iç savaşları bilenler” diyor Weisbrot, “bu tehditi ciddiye almalı.” 

Sağcı muhalefet boykot ediyor

Demokrasinin göstergesinin ‘seçim’ olduğunu ileri süren Amerikan hükümeti, sıklıkla, Venezuela’da seçimlere katılım oranının düşük olduğu argümanını savunuyor. Ülkenin MUD diye bilinen sağcı muhalefet cephesi Kurucu Meclis seçimlerini boykot edeceğini mayısta açıklamıştı. MUD Maduro’nun çağrısıyla gerçekleşen görüşmelere de katılmadı. Muhalefet 16 Temmuz’da gayri resmi bir yoklama yaparak, seçmene Kurucu Meclis sürecini tanıyıp tanımadıklarını sordu. Bu hamle, Trump yönetimi tarafından övgüyle karşılandı. 

Yüzde 75 sosyalizmden yana

Muhalefet ayrıca, iki günlük grev ilan etti, şiddet eylemlerinin damga vurduğu greve işçi kesiminin katılmadığı belirtiliyor. Son anketlere göre, dört Venezuelalıdan üçü ülke için en iyi ekonomik modelin sosyalizm olduğunu düşünüyor.

Sağcı muhalefet, dün için ise destekçilerine yerel seçim merkezlerine yürüme ve bugün yapılacak seçimi fiziksel olarak engellemek için buraları bloke etme çağrısında bulundu. Venezuela’da protestolar 4 Nisan’da, Anayasa Mahkemesi kararına karşı yargıçların görevden alınması talebiyle başlamıştı. Bu talep bir hafta içinde genel seçim talebine evrildi. 9 Nisan’da Maduro bölgesel ve yerel seçimin bu yıl gerçekleşmesi çağrısı yaptı. Diyalog taleplerini geri çeviren sağcı muhalefetin tek isteği, Maduro’nun devrilmesi.

Nasıl seçilecek?

Venezuela Anayasası’na göre, Anayasa yapma ya da düzenleme yetkisi, Devlet Başkanı ve Ulusal Meclis’in çağrısıyla seçilen Kurucu Meclis’e ait. Venezuela halkı bugün Kurucu Meclis’i seçmek için sandık başına gidiyor. Oylamada, isteyen herkes adaylığını koyabiliyor. Toplam 545 üye seçilecek. Bu üyelerin 364’ü bölge, 173’ü ise işçi, çiftçi, öğrenci gibi toplumsal kesim esasına göre seçiliyor. Seçimin sonuçlanması sonrası Meclis, ulusal öncelik olarak belirlenen konularda çalışmaya başlıyor. Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ulusal öncelikler kapsamında dokuz madde önerdi. Öneriler arasında, Ulusun barış hakkı ve ihtiyacı, ülke ekonomisinde ilerleme, hükümetin sosyal programlarının anayasada tanınması, Venezuela’nın egemenliğinin savunulması ve yabancı müdahaleden korunma, ülkenin çok kültürlü, çoğulcu yapısının korunması, gençlerin hakları ve gezegen üzerindeki yaşamın korunma ihtiyacı bulunuyor. Maduro, anayasanın yazım sürecinin tamamlanması sonrası halk oylamasına sunulacağını da açıkladı.