Venezuela'da, kendisini Devlet Başkanı ilan eden Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido'ya yurt dışına çıkış yasağı getirildi. Guaido'nun banka hesapları da donduruldu. Aralarında İngiltere, Almanya ve Fransa'nın da bulunduğu bazı Avrupa ülkeleri ise seçim yapılmazsa Guaido'yu Devlet Başkanı olarak tanıyacaklarını duyurmuştu. Peki bundan sonrası için gündemdeki senaryolar neler? İngiliz Guardian gazetesinin Kolombiya-Venezuela sınırındaki muhabiri Joe Parkin Daniels derledi.
Maduro'nun iktidarını sürdürmesi
Nicolas Maduro iktidarına muhalif iki büyük halk gösterisine direnip iktidarını korudu. Birincisi 2014'teki kitlesel gösteriler. Bu protesto gösterilerinden sonra Maduro muhalif lider Leopoldo Lopez'i gözaltına alıp kendisine rakip olmasını da engellemiş oldu. Lopez 5 yıldır ev hapsinde.
Diğer kitlesel muhalif gösteriler 2017'de yaşandı. Maduro, muhaliflerin eline geçen Ulusal Meclis'in yetkilerini Anayasa Mahkemesi'ne devredip devre dışı bıraktı.
Maduro karşı gösterileri kolluk kuvvetleri şiddetle bastırdı, 120'den fazla gösterici öldü, yüzlerce gösterici de yaralandı. Venezuela hükümetinin protesto gösterilerini bastırması uluslararası kamuoyunun tepkisini çekse de Maduro ise iktidarını sağlamlaştırmış oldu.
Son yaşanan krizde Maduro, Rusya'nın, Türkiye'nin ve Küba'nın desteğini alsa da çok sayıda Latin Amerika ülkesi dahil uluslararası kamuoyunun baskısı altında.
Ordu, Maduro'nun yanında yer aldı. Ama Venezuela'nın Washington Büyükelçiliği'nde görevli askeri ataşesi dahil bazı üst düzey askeri yetkili saf değiştirip muhaliflere geçti.
Maduro ayrıca ülkedeki ekonomik krizden olumsuz etkilenen bazı askeri yetkilileri hükümete ve devlete ait petrol şirketi PDVSA'ya atadı. Ama hafta içinde ABD, PDVSA'ya da yaptırım uygulamaya başladığını duyurdu.
Ordunun desteği, Maduro'nun iktidarını korumasındaki en büyük araç, dolayısıyla Maduro orduyu da memnun etmeli.
Maduro'nun yerine yeni bir sivil liderin gelmesi veya ordunun yönetime el koyması
Ülkede askeri darbe olma ihtimali de tartışılıyor. Ancak bu ihtimal Venezuela halkı için en olumsuz senaryo olur. Bir generalin veya Maduro'ya yakın bir sivilin iktidara gelmesi, "kleptokrasi, kötü yönetim ve otoriterliğin devamı" olur.
Böyle bir senaryoda iktidara en yakın isim, Maduro'nun teğmeni Diosdado Cabello veya Savunma Bakanı Vladimir Padrino Lopez olarak görülüyor. Her ikisi de ordunun desteklediği ama birçok Venezuealı muhalifin de karşı çıktığı isimler.
Juan Guaido, 20'den fazla ülkenin desteğini alıyor.İktidarın Maduro'ya yakın sivil adayları ise Devlet Başkanı Yardımcısı Delcy Rodriquez ve selefi Tareck El Aissami olarak görülüyor.
Ancak Maduro'nun yerine bir isim göstermesi muhalifleri yatıştırmayabilir. Siyasi seçeneklerin tükenmesinin ülkede silahlı bir müdahaleyi getirebileceği kaygısı da var.
Ülkenin yeni lideri enkaz haline gelen ekonomiyi canlandırmazsa, milyonlarca kişi Venezuela'yı terk etmeye devam eder bölgedeki istikrarsızlık da derinleşir.
Devlet Başkanı Maduro iktidarı bırakmayı kabul etse de, "otoriter yönetimiyle hesaplaşmak istemeyecektir."
Maduro'nun yanında yer alan binlerce kamu çalışanı ve askeri yetkili de aynı konumda olabilir. Guaido, "demokratik düzenin inşasına katkıda bulunacak" silahlı kuvvetler mensuplarına af tanıyacağı sözünü verdi.
Kolombiya'nın 2016'daki barış anlaşmasında FARC'la yapılan barış anlaşmasını örnek olarak gösteren Caracas merkezli danışman Dimitris Pantoulas bu tip bir adımın pragmatik gerekçeleri olabileceğini söylüyor:
"On binlerce kişi sürgüne yollayamazsınız veya mevcut mahkemelerde yargılayamazsınız, kaos olur."
Maduro ve yakın çevresi böyle bir durumda "ülkeyi terk edebilir".
Ama hangi ülkeye gidebileceği ise muamma olur, her ne kadar Rusya, Çin, Küba ve Türkiye destek verse de, "Maduro'yu ülkelerine kabul etmeleri için ne tür bir amaçları olabileceği de belirsiz".
Caracas'taki bir duvar yazısında Trump, Nazi'ye benzetiliyor.Ülkeniniç savaşa sürüklenmesi
Devlet Başkanı Maduro yıllardır, ülkenin yaşadığı sıkıntıların sorumlusunun "emperyalist ABD'nin açtığı ekonomik savaş" olduğunu söylüyor.
Bu söylem Maduro'nun destek toplamasına yardımcı oldu ama şimdi Washington'daki ve Caracas'taki "bazı şahinlerin" iki ülkeyi savaşa sürükleyebileceği kaygısı var.
Venezuela'daki kriz, Latin Amerika modern tarihinin en büyük göç krizini tetikledi. Komşu ülkeler, Venezuela'daki duruma en kısa sürede çözüm bulunmasını istiyor.
Crisis Group'un Caracas merkezli danışmanı Phil Gunson "Eğer durum kötüleşirse bu kördüğüme çözüm bulması için ordu üstündeki baskı artacaktır. Bu da hepimizin kaçınması gereken bir sonuç olur" yorumunu yaptı.
Şimdilik bu senaryo hala uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Ama Brezilya ve Kolombiya'nın sağcı hükümetleri, Maduro'ya karşı ABD öncülüğündeki bir koalisyona dahil olabilir.
Durumun savaşa dönüşmesi sonuçları öngörülmesi zor bir çatışmaya dönüşebilir.
ABD Başkanı Donald Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'un elindeki dosyada "Kolombiya'ya 5 bin asker" notunu düşmesi ABD'nin "savaş ihtimalini değerlendirdiği" yorumlarına neden oldu.
Washington merkezli Latin Amerika güvenlik analisti Adam Isacson, "Bolton'un blöf yaptığını düşünüyorum. Eğer gerçekten doğruysa, Venezuela'dan herhangi bir müdahaleye karşı daha geniş bir askeri konuşlandırmayı tetikleyebilir" diyor.
Isacson'a göre, "Kolombiya ve Venezuela'nın dahil olacağı herhangi bir savaş çok yıkıcı olur. Her iki ülke de çok güçlü hava kuvvetlerine sahip, dolayısıyla bu altyapılar, askeri üsler ve şehirler üzerinden yürütülen bir savaş olur, sınırlar değil."