Vicdani retçiler yeni anayasada hak istedi

Vicdani retçiler yeni anayasada hak istedi

 

HÜLYA KARABAĞLI - T24/Ankara

Vicdani retçiler, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, vicdani ret hakkının anayasal güvence altına alınmasını talep etti. “Yürürlükte olan 1982 Anayasası bugüne kadar yapılan çok sayıda değişikliğe rağmen üzerinde sinmiş olan militarist ve antidemokratik niteliklerinden arınamamıştır” diyen retçiler, “A’den Z’ye yeni bir anayasanın yapılması vazgeçilmez ve ertelenemez bir ihtiyaçtır” dedi. Avrupa Konseyi'ne üye 47 devletin 46'sı vicdani reddi anayasalarında bir hak olarak tanıyor. Türkiye, üye ülkeler arasında bu hakkı tanımıyor. Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerini yaptığı Avrupa Birliği ülkelerinin tümünde vicdani ret bir hak olarak tanınıyor.

Uzlaşma Komisyonu’nun konukları vicdani ret savunucuları oldu. Retçiler, yeni anayasadan beklenti ve taleplerine ilişkin dosyalarına ‘vicdani ret’ tanımını, ülkelerdeki uygulamaları, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri ve AİHM kararlarını koydu. Vicdani ret hakkına anayasal güvence istenirken, bu hakkın kullanımını mümkün kılacak, cezalandırıcı ve ayrımcı olmayan, vicdanları zorlamayan bir yasal düzenlemenin en kısa zamanda hayata geçirilmesi talep edildi. Vicdani retçilerin komisyona sundukları dosyada şunlar yer alıyor:

ANAYASA’DA VİCDANİ REDDİ ENGELLEYEN HÜKÜM YOK:  Türkiye Cumhuriyeti Anayasası askerliği "zorunlu bir vatan hizmeti olarak tanımlamamaktadır. Anayasa'da, vicdani reddi engelleyen herhangi bir düzenleme bulunmadığı halde Anayasa'nın 72.maddesinde belirtilen "vatan hizmeti" kavramının içinde değerlendirilerek vicdani retçilerin çeşitli biçimlerde mağduriyetine neden olmaktadır. Oysaki madde, yurttaşların siyasi haklar ve ödevlerini düzenlemekte, askerlik yükümlülüğünden özel olarak bahsedilmediği gibi madde aslında çok daha geniş bir çerçeve çizerek ‘vatan hizmetini’ tanımlamaktadır. 

TÜRKİYE’NİN TARAF OLDUĞU SÖZLEŞMELER: Uluslararası örgütlerin vicdani ret konusuna dair karar ve yorumlarının temel dayanakları ‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’, ‘Uluslararası Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi’ ve “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. Vicdani reddi bir hak olarak tanıyan ülkelerde vicdani retçi olduğunu açıklayan kişiler askerlik hizmetinden muaf tutulmakta, bundan dolayı da herhangi bir soruşturma ya da cezalandırmaya maruz kalmamaktadırlar.

ALMANYA-ÇEK- SLOVAKYA ANAYASASI: Avrupa Konseyi'ne üye devletlerden bazılarının anayasa hükümleri Almanya: Hiç kimse vicdanına aykırı olacak şekilde silahlı askeri servislerde hizmette bulunmaya zorlanamaz.

ÇEK CUMHURİYETİ: Hiç kimse kendi vicdanına veya dinsel inanç veya kanaatine aykırı olması halinde askerlik yapmaya zorlanamaz. Slovakya: Hiç kimse vicdani veya dinsel inançlarını ihlal etmesi halinde askerlik hizmetini yapmaya zorlanamaz. Bu konudaki detaylar kanunda belirtilecektir.

ATEİSTLER-AGNOSTİKLER- SEPTİKLER: Çeşitli uluslararası mekanizmalar da vicdani reddin bireysel kanaatlerle bağlantılı bir hak olduğunu çeşitli belgelerle kabul etmişlerdir; - Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “Din ve vicdan özgürlüğünün, ateistler, agnostikler, septikler ve dinle ilgilenmeyenler için de değerli bir varlık olduğu” vurgulanmıştır. Avrupa Birliği de 2009’da yürürlüğe giren “Temel Haklar Bildirgesi”nde de düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne gönderme yapılarak benzer düzenlemelere yer verilmiş ve vicdani ret hakkı üye devletlerin oybirliği ile kabul edilmiştir.

HER TÜRLÜ KOŞULDA ÖLDÜRMEK YANLIŞ: Vicdani ret, bireyin vicdani kanaat ve ilkelerinin belirleyici unsurudur ve insanın kendi benliği ile ilişkisinden kaynaklanır. Birleşmiş Milletler'e 1983 yılında sunulan ilk vicdani ret raporundaki tanıma göre; "Vicdanla kast edilen dini ya da insani kökenli olabilecek samimi etik kanaatlerdir (...). Bu kanaatleri iki temel sınıfa ayırabiliriz; birincisi her türlü koşulda öldürmenin yanlış olduğu kanaatidir. Bu çerçevede birey öldürmeyi yani militarizmle herhangi bir biçimde ilişkilenmeyi reddedebilir ya da askerlik hizmetini çeşitli formlarda (eline silah almayı reddetmek ya da hiç bir biçimde askerlik hizmeti yapmamak) ve/veya zamanlarda ( henüz mecburi askerlik işlemleri başlamadan ya da askerlik yaparken ya da orduda profesyonel olarak hizmet yaparken) reddetmesi de mümkündür.

MURAT ÜLKE’NİN BAŞVURUSU: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vicdani retçi Osman Murat Ülke’nin başvurusu üzerine 24.1.2006 tarihinde vermiş olduğu kararından bu yana Türkiye'de de vicdani reddin bir hak olarak tanınıp tanınmaması tartışma konusu yapılmaktadır. Vicdani reddin hak olarak kabulüne yönelik süreç Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 13.09.2011 tarihinde aldığı kararla hızlanmış ve en nihayetinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Yunus  Erçep’in Türkiye'ye karşı açmış olduğu davada "vicdani reddin bir hak olduğunu tespit eden 22.11.2011 tarihli ve ... nolu kararı ile vicdani reddin bir hak olarak tanınmasına ilişkin yükümlülük daha da somut hale gelmiştir. Gerek Türkiye'nin de üyesi olduğu uluslararası mekanizmaların 1998 yılından bu yana vicdani reddi bir hak olduğuna ilişkin yaklaşımları ve gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Bayatyan v. Ermenistan ve Erçep v. Türkiye kararları sonucunda Türkiye'nin de vicdani reddi bir hak olarak tanıması gereklidir.”

ASKERE ALINMALARI ANAYASAYA AYKIRI: Anayasa'daki, temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemelere karşın Tüm Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Milli Savunma Bakanlığı ve askeri mahkemeler vicdani retçilerin askere alınması, suç işledikleri gerekçesiyle tutuklanmaları ve hapis cezaları almalarına neden olan uygulamayı devam etmektedir. Dolayısıyla Anayasa'nın 24, 25, 11 ve 13. maddeleri vicdani retçilerin haklarını korumaya etmemektedir. Bu nedenle vicdani reddin temel bir hak olarak Anayasa'nın "kişi hak ve özgürlükleri" başlığı altında “Din, İnanç ve Vicdan Özgürlüğü” kapsamında düzenlenmesi gereklidir.