T24 Haber Merkezi
Virüs bilimci Prof. Dr. Selim Badur, yeni tip Koronavirüs’e(Covid-19) karşı geliştirilen antikor tedavisine ilişkin umut verici gelişmelerin olduğunu söyledi. Antikor tedavisi için dünyanın birçok ülkesinde farklı çalışmaların yürütüldüğünü ifade eden Badur, bu çalışmaların umut verici olmasının yanında bilim dünyası tarafından kabul görmüş kesin sonuçlar vermediği için temkinli davranılması gerektiğini belirtti.
Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Selim Badur, Açık Radyo’da yayınlanan Korona Günleri programında yeni tip Koronavirüs’e ilişkin dünyada yaşanan gelişmeleri anlattı. Biological Sciences Review dergisinde yayınlanan bir çalışmadan söz eden Badur, 4 makak maymunu üzerinde Koronavirüs için deneyler yapıldığını söyledi. Maymunlara SARS Cov-2 virüsünün verildiğini ve bu virüsün verilmesinin ardından nötralize antikorların oluştuğunu belirten Badur, “2 gün sonra bu hayvanlara tek doz virüs verdiklerinde bu hayvanlar hastalanmıyor. Bunun sonucunda bu antikorların koruyucu olduğu sonucuna varıyorlar. Ama tabi insanlardaki bulgularla çelişen sorunlar ortaya çıkabileceğini de unutmamak gerekiyor” dedi.
Yeni tip Koronavirüs ile ilgili Journal of American Medical Association’da (JAMA) yayınlanan bir başka çalışmayı da anlatan Prof. Badur, Koronavirüs geçiren hastaların kanlarından alınan antikorların, salgına yakalanmış ve durumu kritik olan 5 hastaya verildiğini belirterek bu hastaların durumlarında iyileşme olduğunu söyledi. Aynı dergide yayınlanan bir başka yazıda yapılan bu çalışmanın sonuçlarının tartışıldığını söyleyen Badur, “Bu iyileşen hastalara antikorlar verilirken başka ilaçlar da veriliyordu. ‘İyileşmelerinin hangisine özgü olduğunu bilmiyoruz’ diyorlar. Yazının sonunda da iyileşen insanların serumlarından neyin verileceği, her insanın kanındaki antikorların düzeyinin farklı olduğu ve bunun bir standardı olmadığı eleştirisinde bulunuyorlar” diye konuştu
Türkiye’de de hastalığı geçiren insanların kanlarındaki antikorların alınarak tedavi süreci başlatmaya dönük çalışmaların olduğunu hatırlatan Badur, antikor tedavisinin yeni tip Korovirüs ile birlikte bulunan bir yöntem olmadığına dikkati çekerek, “Bu çalışmalar ümit vaadediyor ancak henüz erken ve temkinli davranmak gerekiyor” ifadelerini kullandı. Güney Kore’de Koronavirüs tedavisinin ardından taburcu olan 51 kişinin üç hafta sonra yeniden virüs nedeniyle hastaneye yatırıldığına dikkat çeken Badur, “Yapılan çalışmalarda antikorların aslında koruyucu olduğu ve en az 2-3 yıl varlığını sürdürdüğü söyleniyor. Güney Kore’de yaşananlar acaba virüs hücre içinde saklanıyor mu sorusunu gündeme getiriyor” dedi.
Koronavirüs salgını ile birlikte yaşanan küresel ekonomik ve toplumsal sorunların birçok ülkede sistem tartışmalarını da gündeme getirdiğine dikkati çeken Badur, Fransa’da yedi üniversitenin bir araya gelerek ortak bir bildiri yayınladığını ve zenginlerden alınacak vergilerin arttırılması, adil bir sosyal ekonomik yapıya geçilmesi yönünde talepler dile getirildiğini söyledi. Pandemi sonrası dünyada nelerin değişeceğine yönelik tartışmaların devam edeceğini dile getiren Badur, “The Foundational Economy Collective’de yayınlanan bir rapor var burada temel sağlık konularında kollektif sorumluluğun genişletilmesi ve sağlıktan sonra barınma ve enerjinin acil öncelikli konu olduğunun anlaşıldığını söylüyorlar. Rapor, Fransız üniversitelerinin de talep ettiği zenginlerden daha fazla vergi alınması gibi önerileri de içeriyor” dedi.
Salgınla birlikte bazı ülkelerde büyük iş kayıpları yaşandığını ifade eden Badur, İspanya’ya her yıl Uruguay’dan giden mevsimlik tarım işçilerinin bu yıl gidemediğini, Fransa’da da her yıl ülkeye giden 280 bin mevsimlik tarım işçisinin bu yıl gitmemesi nedeniyle sorunlar yaşandığını söyledi. Ayrıca Fransa’da gıda tüketim alışkanlıkları üzerine yapılan bir araştırmaya da değinen Badur, “İnsanların artık her gün taze gıda maddesi almak yerine 8-10 günlük alışveriş yaptıkları tespit edilmiş ve çileğin kısa sürede bozulduğuna dikkat çekilerek çilek satışlarında yaşanan düşüşe dikkat çekilmiş” dedi.
Afganistan'ın Koronavirüs salgınına karşı verdiği mücadeleyi de değerlendiren Badur, ülkede yaşanan sorunların büyük bir tehlike yarattığını söyledi. Afganistan’da İran’dan gelen insanların virüsün yayılmasında büyük bir etkiye sahip olduğunu belirten Badur, “31,5 milyon nüfusu olan bir ülke ve nüfusunun yüzde 70’ten fazlası kırsal bölgelerde yaşıyor. Özellikle İran'a gidip-gelen insan sayısı çok fazla. Örneğin 5 marttan bu yana 136 bin kişi İran'dan Afganistan'a geri dönmüş ve sınıra yakın 5 kent karantinaya alınmış. Göçmenlerin yanı sıra okuma yazma oranı düşük, el yıkama ve maske kullanımı zayıf. Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre 10 bin kişiye 23 hekim düşmesi gerekirken burada 10 bin kişiye 1.9 doktor düşüyor” diye konuştu.