T24 - Bilim insanları şimdiye kadar beynin bağışıklık sisteminden yalıtılmış olduğunu düşünürken, yeni araştırmaların bulguları, mutluluğa, depresyona hatta akıl hastalıklarına bile virüslerin yol açabileceğini gösteriyor.New Scientist dergisinin internet sitesinde yayımlanan haberde, Kanada'daki McMaster Üniversitesinden bilim insanı John Bienenstock, geçmişte bağışıklık sistemiyle sinir sisteminin birbirinden ayrı olduğunun düşünüldüğünü, ancak şu anda bağışıklık sisteminin ve onu harekete geçiren enfeksiyonların, ruh halimizi, hafızamızı ve öğrenme kabiliyetimizi etkileyebileceğinin gözlendiğine dikkat çekildi.Bilim insanları, ''obsessif kompulsif bozukluk'' gibi bazı davranışların, enfeksiyonlarca tetiklenebileceğini, bağışıklık sisteminin, ne kadar endişeli veya atak olduğumuz gibi temel kişilik özelliklerimizi şekillendirebileceğini belirledi. Beyinle ilişkili bu tür rahatsızlıkların, çocukluk döneminde yakalanılan hastalıkların sonuçları bile olabileceklerine işaret edildi.Bağışıklık sistemiyle beyin arasındaki bu ilişkinin anlaşılmasının, tüm davranış bozukluklarının tedavisinde yeni yöntemlerin geliştirilmesini sağlayabileceği bildirildi.Bilim insanları, kılcal damar çepherlerini oluşturan hücrelerin, beyinde vücudun herhangi bir bölümünden çok daha sık biçimde birleştiğini, böylece proteinlerle hücrelerin beyne girmelerini önlediklerini belirtirken, şimdi antikorlar, moleküller ve hatta bağışıklık sistemi hücrelerinin bile, bazen radikal etkilerle birlikte çoğu zaman buraya girdiklerinin aydınlığa çıktığını ifade ettiler. Mutlulukİngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, kanser hastalarının bağışıklık sistemlerini harekete geçirmek için enjekte edilen bir bakteri, akciğer kanseri hastalarında tümörlerle mücadele bağlamında istenilen sonucu vermezken, bu bakterinin enjekte edildiği hastaların ruh halleri ve yaşam kalitelerinde radikal bir iyileşme gözlendi. Mycobacterium vaccae adlı bakterinin kişinin ruh haline nasıl iyi geldiği henüz ayrıntılarıyla bilinmezken, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, bu bakterinin, prefrontal korteksteki nöronların, yüksek düzeyde serotonini serbest bırakmalarını sağladığı görüldü.ABD'den bir örnekYapılan araştırmalar, bazen psikologların değil antibiyotiklerin davranış bozukluklarını tedavi ettiklerini ortaya koydu. Haberde, ABD'de yaşayan ve 12 yaşına kadar sağlıklı olan, okul bandosunda çalan, eve gelince sırt çantasını fırlatan ve arkadaşlarıyla dışarıya çıkan Sammy Maloney adlı bir kız çocuğuyla yaşanan vakadan söz edildi. Sammy'nin 2002 yılında 12 yaşındayken kişiliği değişmeye başladı, annesinin, ilk fark ettiği şey kızının arka bahçede gözleri kapalı turlaması oldu, daha sonra çocuk eve sadece arka kapıdan girip çıkmaya, bunu yaparken nefesini tutmaya, sadece bazı renklerdeki giysiler giymeye, camların açılmasına veya ışıkların kapatılmasına izin vermemeye başladı. Bu değişim süreci 4 ila 6 hafta sürdü, Sammy'e önce obsessif kompulsif bozukluk, daha sonra Tourette sendromu teşhisi koyuldu, durumun kötüleşmesi üzerine aile dostlarının tavsiyesiyle çocuklarda genellikle boğaz ağrısına neden streptococcus bakterisini taşıyıp taşımadığına ilişkin test yapıldı.Kız, sözkonusu bakterinin yol açtığı enfeksiyonun semptomlarını göstermezken, vücudunda bakteri teşhis edildi, antibiyotik tedavisinden sonra davranışlardaki değişimler yok olmaya başladı, 6 aylık tedaviden sonra ise tamamen iyileşti. Sammy'e antibiyotik tedavisi, dozun azaltıldığı dönemlerde davranış bozukluklarının nüksetmesi nedeniyle sürdürüldü, şu anda 20 yaşında olan kızın, çocukluğunda görülen bu dürtülerden hiçbirine sahip olmadığı bildirildi. Yine New York'taki Feinstein Tıbbi Araştırma Enstitüsü'nden Betty Diamond, lupus hastalığıyla bağlantılı antikorların, beyne girebileceğini ve NMDA reseptörlerini etkisiz hale getirerek nöronları öldürebileceğini belirterek, bunun da, bir bakıma hastalık sırasında gözlenen davranış değişimleri ve bilişsel gerilemeyi açıklayabileceğini söyledi.