Alman basını İngiltere'nin Arsenal takımında forma giyen Mesut Özil'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı düğününe davet etmesi ile Fransa'da Sarı Yelekliler'in protestolarında yaşanan şiddet olaylarını yorumluyor.Alman Milli Futbol Takımı’nın eski oyuncularından Mesut Özil’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı düğününe davet etmesine gelen tepkiler Volksstimme gazetesi tarafından şöyle değerlendiriliyor:“Eski milli takım oyuncusu Mesut Özil, Tükiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı düğününde görmek istiyor. Bulvar gazeteleri ve sosyal medyada bu haber üzerine feryat sesleri yükseldi. İşi, Özil’in Alman vatandaşlığından çıkarılmasını talep etmeye kadar götürenler oldu. Almanya milli takımının eski oyuncularından biri Erdoğan’ı, Türkiye’de insan haklarını pek de ciddiye almayan bir otokratı düğününe davet edebilir mi? Özil kimi isterse davet eder, tabii ki Erdoğan’ı da. Ancak bunun için eleştirilmeye de tahammül etmeli. Zira Türkiye’nin aksine burada Erdoğan tenkit edilebiliyor. Mesut Özil, kendisini siyasete alet ettirdiği yönündeki suçlamalarla yaşamak zorunda. Haberin duyulmasından sonra internette şahsına karşı yapılan ırkçı saldırılar ise kabul edilemez. Peki Özil’in Erdoğan’ı davet etmesi siyasi bir olay mı? Müsaadenizle, hayır! Çünkü Özil sonuçta milli takımda oynamış sadece bir futbolcu.“Leipziger Volkszeitung'un konuya dair yorumu ise şu şekilde:“Özil gerçekte geçerli olan Alman siyasi düşünce kalıpları kategorilerini aştı. O, sol cenahtan bazı kişilerin dile getirdiği gibi, mutlu olması için acilen topluma entegre edilmesi gereken, azınlığın acınası bir üyesi değil. Ancak sağ kanatta ifade edildiği gibi kötü bir insan da değil. O filozof ya da politikacı değil, düpedüz 30 yaşında milyoner bir dünya starı. Kendi dünyasında yaşayan biri. Tıpkı Türk kökenli, İsveç doğumlu manken ve oyuncu nişanlısı Amine Gülşe gibi."Haftasonunda Paris’te yapılan “Sarı Yelekliler“in eyleminde şiddet olayları yaşandı. Stuttgarter Nachrichten protestoyu şöyle yorumluyor:“Sarı Yelekliler hareketi başından beri halkın öfkesinden beslendi. Bu, sıradan insanları büyük oranda unutmuş olan elitlerin siyasetine karşı haklı bir öfkeydi. Ancak haklı talepleri yapıcı bir tavra dökmek yerine bu hareket zamanla giderek radikalleşmeye başladı. Sonuçta Sarı Yelekliler Paris’te çok çirkin yüzünü göstermiş oldu. Siyasetle birlikte daha iyi ve sosyal bir Fransa yaratmak için ortaya çıkan sıradan halkın hareketinin artık varolmadığı görülüyor. Sarı Yelekliler’in dümeni bu hareketi ele geçiren şiddet yanlılarına geçti. Ve onlarla sadece emniyet ve adalet ilgilenebilir."Alman basınında yer bulan bir başka konu ise İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in iltica yasasını sertleştirme girişimleri. Märkische Oderzeitung Seehofer'in girişimini şöyle değerlendiriyor:“Gerçekten de iltica başvurusunun geleceği pek parlak görünmeyen mülteci adaylarına, hayatları boyunca Almanya’da yaşayacaklarına dair umut vermemek dürüst olmak adına önemli. Ancak Seehofer'in çıkışı sadece iltica başvuru süreçlerinin kısaltılması halinde karşılığını bulabilir. Aksi takdirde çoğunluğu genç erkeklerden oluşan işsiz ve umutsuz insanlar, etrafı duvarlarla çevrili bir yerde aylarca vakit geçirmeye zorlanacak. Hem de hesaplanamayacak sonuçlarıyla…“dpa /ET, HT© Deutsche Welle Türkçe