T24 - Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, yargıda yaşanan telekulak tartışmalarıyla ilgili, "Türkiye şu anda hukuk devleti olmaktan çıkmış, korku devleti haline getirilmiştir. Bu Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın himayesinde yapılmaktadır. Eninde sonunda Yüce Divan'da bunun hesabı sorulacaktır. Aslında bu yaptıklarıyla ileride Yüce Divan dosyasının delillerini oluşturuyorlar" dedi.Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, memleketi Antalya'da Kaleiçi Rotary Kulübü'nün düzenlediği panele katıldı. Akdeniz Üniversitesi'nde gerçekleşen 'Ekonomik Kriz ve Atatürkçülük' başlıklı panel öncesi basın mensuplarının yargıda yaşanan telekulak depremi ile ilgili sorularını yanıtlayan Savaş, "Anayasamızda, açık bir hüküm var, 'Kanuna aykırı şekilde elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz.' Bunu bertaraf etmek için maalesef, hepimiz artık anladık ki emniyet ve yargıda F Tipi örgütün uzantıları var. Bir dinlemenin hakim kararıyla yapılması, onu yasal hale getirmez. Hakim kararı da yasaya aykırı olabilir" diye konuştu.Ergenekon soruşturmalarının Anayasa'ya aykırı bir şekilde kanunsuz şekilde elde edilen delillerle devam ettiğini belirten Savaş, "Esasen bu şekilde delil kullanan hakim ve savcılar hakkında disiplin işlemleri yapılması, meslekten atılması gerekir. Fakat Adalet Bakanı izin vermediği için soruşturma yapılamıyor. Türkiye şu anda hukuk devleti olmaktan çıkmış, korku devleti haline getirilmiştir. Bu Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın himayesinde yapılmaktadır. Eninde sonunda Yüce Divan'da bunun hesabı sorulacaktır. Aslında bu yaptıklarıyla ileride Yüce Divan dosyasının delillerini oluşturuyorlar" diye konuştu.Türkiye'de şu anda yaşanan tüm tartışmalarının merkezinde idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tutulması ve meclisin çıkardığı yasaların da Anayasa'ya aykırılık yönünden denetlenmesi olduğunu kaydeden Vural Savaş, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bunun adı da hukuk devletidir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı bile diyor ki 'Yargı savunmadadır'. Şu yapılanlarla iktidarın meşruiyetini kaybedip kaybetmediği bile tartışma konusu haline gelmiştir. Maalesef bir takım güdümlü hukukçularımız Anayasa değişiklikleri yapılsın böyle bir düzen, islamcı faşist bir düzen tüm unsurlarıyla kurulsun çabaları içindeler. Şimdi peki Anayasa değişikliğini kim yapacak? Anayasa'ya aykırı eylemlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi kararıyla saptanmış kişilerle, hakkında bölücülükten dava açılmış milletvekilleri elele verip Anayasa değişikliği yapacak. Bunu savunmak Türkiye Cumhuriyeti'ne en büyük ihanettir."Savaş, son gelişmelerle birlikte Türkiye'nin artık bir dönüm noktasında olduğunu belirterek "Yüce Divan'da hesabının verileceği durumlar hasıl olacak ama Anayasa değişikliklerini başarırlar, yargıyı daha güdümlü hale getirirlerse Türkiye'de karşı devrim bütün unsurlarıyla gerçekleşmiş, geri dönülmesi imkansız bir şekilde islamcı faşist düzen kalıcı olarak yerleşmiş olacaktır. Şu anda mevcut iktidarın inşaatlarına bu şekilde karşı çıkmak, Anayasa değişikliklerine karşı çıkmak en büyük demokrasi mücadelesidir" diye konuştu.