T24 - Haaretz yazarı Ari Şavit, Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın Ortadoğu'da on yıllardan beri var olan bir inancı yıktığını ve bölgedeki asıl sorunu net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Wikileaks örgütünün kurucusu Julian Assange sadece dünya düzeninin altını oymuyor. Assange tehlikeli biri. Çünkü o, Ortadoğu’da kabul edilmiş bir dogmayı yıktı. Assange tehlikeli bir suçlu. Uzun sarı saçları ve herkesten nefret eden ifadesiyle bu tuhaf adam sadece yeni bir tür siber terörist ya da dünyanın en büyük güçlerini aşağılayan hayalci bir anarşist değil. Assange aynı zamanda, sadece modern diplomasiyi ve dünya düzenini bozan başına buyruk bir megolamanyak da değil. Assange, tehlikeli bir suçlu çünkü o, 21’inci yüzyılda Ortadoğu’daki anlayış üzerine kurulu dogmayı parçalara ayırdı. ORTADOĞU’DAKİ DOĞMA Bu dogma şuydu: Ortadoğu’daki temel sorun, İsrail-Filistin çatışması. İsrail-Filistin çatışmasının temelinde ise yolsuzluk yatıyor. Yolsuzluğun temelinde ise yerleşimler var. Bu yüzden, eğer yerleşimleri durdurursak, yolsuzluk sona erecek, İsrail-Filistin çatışması çözümlenecek ve Ortadoğu istikrarlı bir yer haline gelecek. Son 10 yıl içinde, bu dogma sabitlendi ve kutsandı. Bir nevi sorgulanamayacak çekirdek inanış haline geldi. Beyaz Saray, Elysee Sarayı ve İngiltere Başbakanlık Konutu’nda biat edilen düstur buydu. Ve bu Washington Post, Le Monde ve Guardian gazetelerinde haber yapılan gerçeğin ta kendisiydi. Bu, Batı’daki aydınlanmış elitlerin dünya görüşünü şekillendiren ve Batılı güçlerin politikalarını yönlendiren yüce ahlaki çekim gücüyle birleşen bir gerçekti. Ardından, Assange geldi ve bu dogmayı yıktı. Wikileaks’in yayımladığı gizli belgeler yerleşimlerin, işgalin ve hatta İsrail-Filistin çatışmasının Ortadoğu’nun temel sorunu olmadığını kanıtladı. Gizli yazışmalar, Washington, Paris ve Londra’da konuşulan şeyin hayali bir dünya olduğunu gösterdi. Assange, gerçek Ortadoğu’yla, Washington Post, Le Monde ve Guardian’da yazılan Ortadoğu arasında bir bağlantı olmadığını kanıtladı. Assange, Arap dünyasının sadece tek bir sorunla, İran’la meşgul olduğunu ortaya çıkardı. Assange’ın tehlikeli bir suçlu olduğu su götürmez. Ancak onun tehlikeli olmasının nedeni Pentagon’un bilgi sistemlerine müdahale etmesi değil, Batı istihbaratının bütünlüğündeki yetersizliği ortaya çıkarması. Assange tehlikeli çünkü, ABD’nin sırlarını benzersiz bir biçimde sızdırdığı için değil, Batı’nın hegemonya içerikli söylevlerinin üstün körü ve yalan olduğunu gösterdiği için. Assange, Batılı müttefikleri utanç verici bir duruma düşürdüğü için değil, Batı’nın, onu politik gerçeklikten koparak politik doğrulukla kirlendiğini kanıtladığı için suçlu. Assange, hepimizin önüne dev bir ayna koydu ve geride bıraktığımız onyıllarda nasıl aldatıldığımızı kanıtladı. Yanlış bir inanç, karşımızda duran tarihi bir mücadeleyi mantık çerçevesinde görmemizi engelledi. ASSANGE GÖZÜMÜZÜ AÇTI Yerleşimler konusu gerçekten bir facia. İşgale göz yumulamaz. İsrail-Filistin çatışması da tehlike arz ediyor. Ancak insanlardan nefret eden sarı saçlı adam gözlerimizi açtığına göre, gözlerimizi artık açık tutmalıyız. Sızdırılan yazışmalar anlaşılmaları için tekrar tekrar okunmalı. Şu an sürdürülen diplomatik sürecin başarılı olma şansı olmadığını düşünülüyor. Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın tehditkar gölgesi altında kaldıkça, İsrail ile Filistin arasında bir anlaşma yapılmasının yolu yok. Arap dünyası sürekli İran’ın tehdidi altında yaşadıkça bölgesel barış söz konusu olamaz. Ne de olsa, Mısır Devlet Başkanı, Suudi Arabistan kralı ve Körfez emirleri, sorunun kabinde İran olduğunu fısıldıyor. İran güçlenmeye devam ettikçe, nükleer silah elde etmeye çalıştıkça ve Ortadoğu’da terör estirdikçe, barış için bir yol olamaz. Nükleer güce sahip bir İran, Araplarla İsrailliler arasındaki tüm uzlaşmayı sona erdirecek. Bu yüzden, bölgede barış isteyenler İran ile mücadele etmeli.