Kadınların kürtaj ve doğum kontrolü hizmetlerine erişimini sağlamayı amaçlayan "Women on Waves" (Dalgalar Üstündeki Kadınlar-WOW), Suriyeli mülteci kadınlara destek amacıyla Türkiye'ye geldi.
BBC'nin haberine göre, Suriyeli doktorlar Nour Saidi ve Salem Bachara, Hollandalı doktor ve aktivist Marlies Schellekens ve WOW Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Hazal Atay'dan oluşan WOW delegasyonu, İstanbul, Gaziantep ve Şanlıurfa'da toplantı ve atölye çalışmaları düzenliyor. 24-29 Nisan tarihleri arasındaki etkinliklerde, Suriyeli kadınların güvenli doğum kontrolü ve kürtaj yöntemlerine erişimi başta olmak üzere, kamplardaki durumları, Türkiye'deki ve dünyadaki yasal statüleri konu edilecek.
Örgüt, istatistiklere göre 2011'den beri 30 bin Suriyeli mülteci kadının Türkiye'de doğum yaptığını ifade ediyor. WOW bu kadınların birçoğunun tecavüz sonucunda gebe kaldığını söylüyor.
Suriyeli mülteci kadınların güvenli kürtaj hizmetine erişimleri olmadığı için bebeklerini dünyaya getirmek zorunda kaldıklarını söyleyen WOW, "Türkiyeli kadınlarla birlikte, Suriyeli kadınların da ücretsiz ve güvenli korunma yöntemlerine ve kürtaj hizmetlerine erişimi sağlanmalıdır" diyor.
WOW heyeti, İstanbul'daki Suriyeli doktorlarla, Gaziantep'teki "muhalif Suriye hükümetinin" Sağlık Bakanı'yla, Suriyeli kadın örgütleriyle ve Kilis'te Sınır Tanımayan Doktorlar temsilcileriyle de görüşecek.
BBC Türkçe'ye konuşan Doktor Marlies Schellekens, faaliyet gerekçelerini "Dünya çapında her yıl 48 bin kadın güvensiz kürtaj nedeniyle ölüyor. Çünkü birçok kadın kürtaj yasal ya da erişilebilir olmasa da bunu kendi başlarına, güvensiz bir şekilde yapmaya çalışıyor" diye açıklıyor.
Hollandalı doktor, mülteci kamplarında binlerce kadının tecavüze uğradığını, üstelik tecavüze uğrayan kadınların her zaman bunu ihbar etmediğini de vurguluyor. Schellekens, Türkiye'de ise özellikle kırsal bölgelerde doğum kontrolü ve kürtaja erişimin zor olması nedeniyle kadınların ciddi sağlık sorunları yaşayabildiğinin altını çiziyor.
Örgütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Hazal Atay da Türkiye'de ilaçların kullanımı ile düşük yapılması anlamına gelen medikal kürtajla ilgili yaşanan sıkıntıları şöyle anlatıyor:
"Medikal kürtaj ilaçlarının eczanelerde satışı 2012'den itibaren durduruldu. Bu ilaçlar (Mifepriston ve Misoprostol) Dünya Sağlık Örgütü'nün zorunlu ilaçlar listesinde olduğu için tamamen yasaklanamıyor, ancak pratikte erişimin engellenmesi için hastanelere kısıtlı miktarlarda veriliyor. Sirkülasyonu kısıtlanıyor. Bu ilaç aslında mide ilacı, medikal kürtaj için daha fazla miktarda kullanılması gerekiyor. Dolayısıyla kısıtlı miktarda verilmesi bu ilacın medikal kürtaj için kullanılamaması anlamına geliyor."
WOW İstanbul Temsilcisi Fulya Pınar ise "Türkiye'deki en büyük sorun aslında kadınların kürtajın yasal olmadığını düşünmesi" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bunun yanında, doktorlar ve hastaneler de yasal olmasına rağmen 'kürtaj yapmıyoruz' cevabını vererek, zor durumdaki kadınları daha da çok yalnızlaştırabiliyor. Örneğin, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın bir çalışması, İstanbul'daki 37 hastaneden yalnızca 3'ünün kürtaj yaptığını gösterdi. Yasal bir hakkın hala devam eden bir mücadelesi söz konusu ve bu çok sorunlu. İnsan hakkının gerçekleştirilmesini sağlamak, devlete baskı yapan kadın organizasyonları için zorunlu olmamalı."
1999 yılında Hollandalı Doktor Rebecca Gomperts tarafından kurulan Women on Waves örgütü dünya genelinde, kürtajın yasal olmadığı ya da kısıtlı şartlarla yapılabildiği ülkelerdeki kadınların uluslararası sularda güvenli şekilde kürtaj olmalarını sağlayan gemi kampanyalarıyla tanınıyor.
WOW gemisi geçmişte bu şekilde Fas, İspanya, Portekiz, Polonya ve İrlanda'yı ziyaret etmişti.
Gemiler uluslararası sularda seyrederken sadece kendi bağlı olduğu ülkelerin yasalarına tabi tutulduğu için, bu kadınlar Hollanda yasaları altında yasal şekilde kürtaj olabiliyor.
Örgüt, internet üzerinden de "Women on Web" servisiyle kadınlara medikal kürtaj konusunda, Türkçe de dahil olmak üzere 12 dilde danışmanlık hizmeti sağlıyor.