Wulff: Türkiye silkelenmeli

Wulff: Türkiye silkelenmeli

Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 10’uncu Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Berlin’de görev yapan bir grup yabancı gazeteci ile bir araya gelerek gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

Avrupa-Akdeniz-Arap Ülkeleri Derneği (EMA) Başkanı Christian Wulff, ayrıca Türk siyasetçilerle diyalogda halen kilit role sahip. Wulff, Türkiye-Alman ilişkilerindeki gerilimli süreç ve Almanya’da yükselen İslam karşıtlığı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“İlişkiler yeni bir seviyeye taşınmalı”

Wulff, Türk-Alman ilişkilerinde bulunulan hassas, zorlu dönemi diplomatik ifadelerle tanımlayarak “Hissedilir, gözle görülür gergin hava nedeniyle basın üzerinden, buradan oraya önerilerde bulunmayı tercih etmiyorum. Kanımca çok yoğun olarak karşılıklı seyahatlerin gerçekleştirilmek zorunda olunduğu, yoğun istişarelerin yapılmasını gerekli kılan, karşılıklı anlayışın geliştirilmek durumunda olduğu bir dönemdeyiz” diye konuştu.

Karşılıklı hayal kırıklıklarının konuşulması gerektiğine vurgu yapan Wulff, “Duygusal olarak işlerin ters gittiğini hissettiğimiz bu dönemde karşılıklı görüş alışverişinde bulunulmalı. İlişkilere daha verimli bir içerik kazandırmaya dönük ivme sağlamanın önemi arttı” dedi. Wulff, “Türkiye ile ilişkileri yeni bir seviyeye taşımalı, karşılıklı saygı ve karşılıklı güvene dayalı ve aynı göz hizasında ilişkiler geliştirmeliyiz” görüşünü dile getirdi.

Türkiye’nin demokrasi imtihanı

Batı’ya entegre olmuş bir Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında çok önemli bir köprü olabileceğini, Batı ve Doğu’ya yönelimli bir Türkiye’nin barışı tesis eden bir misyona sahip olabileceğini kaydeden Wulff, “2023 yılında Türkiye 100’üncü yılına girecek. Atatürk Türkiye’yi çağdaşlaşmaya taşıdı, laik bir devlet inşa etti. Ben 2023’de Avrupa’ya daha çok yakınlaşmış bir Türkiye diliyorum. Bu nedenle AB müzakere sürecinde siyasi, yargı fasıllarının açılması yoluyla Türkiye’nin Avrupa’ya daha çok yakınlaştırılmasını istiyorum. Azınlıkların korunması, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi alanlar Türkiye’yi silkelememiz gereken alanlar. Bu alanlar Türkiye’deki arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun Avrupa’dan destek beklediği alanlar. Ben Ankara’da mecliste de söyledim. Türkiye İslam ve demokrasinin, İslam ve çoğulculuğun işlediğini, başarılı olduğunu göstermeli. Bu imtihanın başarıyla sonuçlanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

Merkel kararı Türkiye’ye mesaj

Türkiye’nin diplomatik girişimine yol açan Alman komedyen Jan Böhmermann’ın Erdoğan ile ilgili şiiriyle ilgili soruyu yanıtlayan Wulff, tartışmanın nesnel bir düzeye çekilmesi gerektiğini söyledi.

Almanya’da hakaret etmenin yasak olduğunu, cezalandırılabileceğine işaret eden Wulff şiirin hakaret niteliği taşıyıp taşımadığına yargının karar vereceğini söyledi.

Wulff, Merkel’ın kararıyla Türkiye’ye mesaj verdiğini söylerken, “Kanımca Türkiye’ye verilen en önemli mesaj yargının bağımsız oluşudur. Bu konuyla ilgili karar mercii Sayın Merkel değil bağımsız yargıdır. Ki kanımca bu konuda zaten Erdoğan değil, yargı karar vermeli” görüşünü aktardı.

Nefret dili endişesi

Sadece Türkiye’de değil, Almanya’da, Fransa’da ve ABD’de siyasi mücadelede kin, nefret dilinin artan oranda dikkat çektiğine vurgu yapan Wulff, “Bunu son derece üzücü ve tehlikeyi buluyorum. Çünkü bu insanların tartışmalara dâhil olmasını engelliyor. Türkiye’deki akademisyenler, Almanya’daki gençler, sosyal ağlarda, ayaklar altına alınmak, ezilmek ve saldırıya uğramaktan korkuyor. Bu da siyaset alanında hiçbir şeyi umursamayanlar ile her türlü mücadeleyi göze alanlara bırakıyor. Oysa makul ve hassas insanlara, hatta mizaha, komedyenlere de ihtiyacımız var” değerlendirmesini aktardı.

“AKP ile Kemaslistler hükümet kurabilse”

Christian Wulff, Almanya iç siyaseti, koalisyon hükümeti ile ilgili bir soruya yanıt verirken Türkiye siyasetine atıfta bulunarak “Bize büyük koalisyon iyi geliyor. Bu nedenle Türkiye’de de yeniden bir koalisyon hükümeti iyi olurdu diyorum. AKP ve Kemalistler ortak bir hükümet kursa, yemeğe gitse, konuşabilse çok daha az gerilim olurdu. Bu nedenle seçimlerden sonra keşke Türkiye’de koalisyon hükümeti olabilse dedim” şeklindeki gözlemlerini dile getirdi.

İslam karşıtlarına anayasa hatırlatması

Cumhurbaşkanı olduğu 2010 yılında “İslam Almanya’ya aittir” sözleri üzerine yoğun eleştirilere hedef olan Wulff, Almanya’da son yerel seçimlerde oylarını artıran İslam karşıtı AfD partisinin yükselişini de değerlendirdi.

Wulff, bir çok ülkede küreselleşme, terör ve göç akımları kaynaklı korkular olduğunu, bu nedenle milliyetçilik ve korumacılığın yükselişine tanık olunduğunu söylerken, “Ben çok etnisiteli, çok dinli ve kültürlü bir Almanya’dan yanayım” dedi.

Avrupa topraklarında dini nedenlerle gerekçelendirilenler dâhil çok savaşlar yaşandığını, çok kan akıtıldığını anlatan Wulff, bu süreçlerle şekillenen Alman Anayasası’nın herkese dinini yaşama özgürlüğünü ve kimsenin dini nedeniyle ayrımcılığa uğramayacağını garanti altına aldığına vurgu yaptı. Wulff, “Ben işte bu anayasayı savunuyorum. Her kim İslam’ı Almanya ve Avrupa’da istemiyorum diyorsa, Anayasa’yı ihlal eden bir pozisyonu benimsiyordur” dedi.

Wulff sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer camiler, kiliseler ve sinagoglar Berlin’de, Almanya’da bir arada var olamayacaksa nerede olacak? Avrupa’da Müslüman istemeyen, dünyanın başka bölgelerindeki Hristiyanlar için de söz söyleme hakkına sahip olamaz. Medeniyetler çatışması yerine birlikte var olabileceğimiz yaşam alanına ihtiyacımız var. Eğer 3 milyon Müslüman ülkemizde yaşıyorsa, dinleriyle bizim ülkemizin bir parçasıdırlar. Din dersleriyle, imamların eğitimiyle, camileriyle bizim parçamızlar. Kentlerin dışında değil, merkezlerindeki camileriyle bizim parçamızlar.”