T24 Dış HaberlerMetin Kaan Kurtuluş
ABD, İran’a uygulanan yaptırımlardan 8 ülkenin muaf tutulması uygulamasını kaldırma kararı aldı. 2 Mayıs’tan itibaren muafiyetleri kaldırılan Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Türkiye, İtalya ve Yunanistan ABD’nin İran yaptırımlarına tabi tutulacak.
Mayıs 2018’te ABD Başkanı Donald Trump, 2015’te imzalanan İran nükleer anlaşmasından çekilme ve İran’a yaptırım uygulama kararı almıştı. Trump hükümeti İran’a yapılan bu uygulamayı “ABD’nin tarihinde İran’a uyguladığı en büyük yaptırımlar" olarak değerlendirmişti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise bu kararı bir “Ekonomik savaş” olarak nitelendirmiş ve ülkesinin “kazanacağını” söylemişti.
Trump’ın hükümeti süresince ABD-İran ilişkilerindeki gerileme ivme kazandı. Trump'ın uzun süredir ilmek ilmek ördüğü bir karar ile İran’ın Devrim Muhafızları’nı “terör örgütü” ilan etmesinin ardından kriz tepe noktasına ulaştı.
Beyaz Saray kararı açıklarken "İran'dan petrol ithal eden ülkelere yaptırım muafiyetleri mayısta yenilenmeyecek. Trump'ın kararı İran'ın petrol ihracatını sıfıra indirmeyi hedefliyor" ifadeleri yer alırken, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da “Geçen kasım ayında 7 ülkeye ve Tayvan'a muafiyet sağladık. Bugün bu muafiyetlerin sona ereceğini duyuruyorum. Sıfır toleransa yöneliyoruz. Yaptırımlara uyulup uyulmadığını yakından takip edeceğiz. İran'la iş birliğine giden devlet veya kurumların (bu iş birliğinden) elde edecekleri kazanç, alacakları riske değmeyecektir" diye konuştu.
Türkiye, ABD'nin açıklamalarına hızlı ve sert yanıt verdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “ABD’nin İran’dan petrol ithali yasağına getirilen muafiyetlere son vermesi bölgesel barış ve istikrara hizmet etmeyecek ve İran halkına zarar verecek. Tek taraflı yaptırımları ve komşularımızla nasıl ilişki kuracağımız konusundaki dayatmaları kabul etmiyoruz” sözleriyle ABD’ye tepki gösterdi.
Muafiyet uygulamasının kaldırılmasından iki üye ülkesi (Yunanistan ve İtalya) etkilenecek olan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'ndan yapılan açıklamada da, "ABD'nin kararını üzüntüyle karşılıyoruz" değerlendirmesinde bulunuldu.
Yaptırımlardan muaf tutulan sekiz ülkeden biri olan Çin ise ABD’ye ‘rest çekti’. Çin Hükümet Sözcüsü Geng Shuang yaptığı açıklamada ülkesinin İran ile yaptığı iş birliğinin 'yasal' olduğunu belirtti ve ABD’den saygı göstermesini talep etti. İran’dan en çok petrol ihraç eden ülkelerden Hindistan ise karar hakkında henüz bir açıklama yapmadı. CNBC’nin konuya dair haberinde, Çin ile Hindistan’ın ABD’nin yaptırım tehditlerine rağmen İran’dan petrol ithalatını sıfıra indirmesinin olası gözükmediği yorumu yapıldı.
ABD ile İran arasındaki gerilimden petrol fiyatları da etkilendi. Beyaz Saray’dan gelen açıklamayla birlikte son 6 ayın en yüksek seviyelerini gören fiyatlar, ABD'de özel sektör verilerinin stokların arttığını işaret etmesin ve Washington’ın İran'ın petrol ihracatını durdurmaya yönelik önlemlerinin etkisini kısmen gidermesiyle geriledi.
CNN’in verilerine göre İran dünyadaki 7’ci, Orta Doğu’daki ise 3’üncü en büyük petrol üreticisi. Bölgenin en büyük petrol üreticisi ise Trump hükümetinin yakın ilişkiler kurduğu bilinen Suudi Arabistan. ABD’nin yaptırım kararlarına diğer ülkelerin uyması durumunda İran geçen senelerde fazlasıyla ihracat yaptığı ülkelerle petrol ticaret yapamayacak. Bu vesile ile Suudi Arabistan’ın bölgede rekabet içinde bulunduğu İran, ‘yarış dışı’ kalacak.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesinin ardından Trump’ın Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile ilişkisi kafalarda soru işareti yaratmıştı. CIA tarafından hazırlanan raporda cinayet emrinin Selman tarafından verildiğinin belirtilmesine rağmen Trump, veliaht prensi suçlamayı reddetmişti.
New York Times ve Washington Post gibi ABD’nin önce gelen gazeteleri Trump hükümetinin Kaşıkçı cinayetini petrol piyasalarını manipüle etmek için kullandığını yazmıştı. Bu iddialara göre Trump’ın yaptırım uygulamamasının karşılığında Suudi Arabistan petrol fiyatlarını ABD’nin talebine göre yönlendiriyordu.
Suudi Arabistan Petrol Bakanı Khalid al-Falih ABD’nin kararından sonra yaptığı açıklamada, “Bütün tüketiciler için yeterince petrol olduğundan emin olmak ve global petrol piyasalarını dengede tutabilmek için diğer petrol üreticileriyle işbirliği yapacağız” dedi.
ABD'nin son İran kararının Ankara'nın bu yaptırım kararına karşı tutumunun ne olacağından bağımsız bir şekilde Türkiye ekonomisini etkileyeceği aşikar. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, tek taraflı yaptırımların kabul edilmeyeceğini söylese de, ağustos ayındaki kur krizi hatırlandığında da görülebileceği üzere Washington-Ankara hattındaki gerginlikler, Türkiye ekonomisini doğrudan etkiliyor.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre Türkiye ile İran arasındaki dış ticaret hacmi 2012 yılında yaklaşık 22 milyar dolar ile zirve noktasına ulaştı. 2013 yılından beri düşüş trendi içinde olan ikili ticaret hacmi 2018 yılında 9,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin İran’a ihraç ettiği ürünlerin başında tütün, bebek bezi ve çinko cevheri yer alırken; ithal edilen ürünlerin başında ise etilen polimerleri, işlenmemiş çinko ve alüminyum var.
Trump döneminde İran’a uygulanan yaptırımlar bir ilk değildi. ABD yaklaşık 40 yıldır İran’a çeşitli sebeplerden dolayı ambargo uyguluyor. 2000’li yılların ortasında uygulanan bu ambargo daha sert bir hale getirildi. Buna İran’daki Mahmud Ahmedinejad hükümetinin izlediği politika neden oldu.
Bu yaptırımlar Türkiye’nin gündemine 2016’da fırtına gibi bir geri dönüş yaptı. Türkiye’de 17-25 Aralık soruşturmalarında 70 gün hapis yatan, Türk vatandaşlığı da bulunan İranlı iş adamı Reza Zarrab, 22 Mart 2016’de Miami’de havalimanına inmesiyle İran’a yönelik yaptırımları ihlal ederek ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve karapara aklama suçlamalarıyla tutuklandı.
İran’a uygulanan yaptırımlar kapsamında ülkeden petrol ve doğalgaz alınabiliyor, ama ülkeye para gönderilemiyordu; bu sebepten de bazı Türk şirketler bu ambargo dolayısıyla satın aldıkları petrol ve doğalgazın karşılığını Halkbank’taki İran’ın ulusal petrol şirketi NOIC’in hesabına yatırıyordu. Zarrab burada devreye giriyordu. Zarrab, New York'taki mahkemede çeşitli şirketler kullanarak bu parayı “sözde gıda ve altın ticareti” adı altında dolaşımda tuttuğunu, ardından da parayı yaptırımlardan muaf olan Dubai üzerinden İran’a soktuğunu detaylı bir biçimde anlatmıştı.
ABD basını 2017 yılının Kasım ayında Zarrab’ın itirafçı olduğunu ve savcılık ile iş birliği yapmaya başladığını yazdı. Zarrab’ın şu anda cezaevinde olup olmadığıyla ilgili kesin bir açıklama bulunmasa da en sonuncusu Eylül 2018’de olmak üzere Zarrab’ın ABD’de serbest olduğu görülen fotoğraflar basında servis edildi.