Sözcü yazarı Saygı Öztürk, 44 kişinin hayatını kaybettiği Atatürk Havalimanı saldırısını gerçekleştiren teröristlerin yabancı uyruklu olmasını hatırlatarak, "Türkiye'ye gelen yabancı uyruklu terörist hakkında bilgi elde etmek kolay değil" dedi."MİT ve Emniyet, Türkiye'deki teröristlerin eylem yapma gücünü biliyor" diyen Öztürk, "Ama onlarla temas kurmadığı ya da bunu büyük bir gizlilik içinde yaptığı sürece yabancı uyruklu teröristi gözünden kaçırabiliyor, eylemi önlenemiyor" ifadesini kullandı.
Öztürk’ün Sözcü’de “Canlı bombalar niçin yabancı uyruklu?” başlığıyla bugün (03.07.2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Afganistan, Çeçenistan, Bosna, Irak ve Suriye'ye dinci örgütler “Cihad Bölgesi” der. Buralara dünyanın değişik ülkelerinden militanlar gelir ve “din adına” savaştıklarına inanır. Hem aynı uğurda mücadele veren, hem silah arkadaşlığı olan değişik ülke vatandaşları arasında yakın dostluklar oluşur. İşte, o dostluklar hatırına, yabancı ülkenin teröristi gelip, sizin ülkenizde eylem yapar, siz de onun ülkesinde.
Türkiye'de bulunan teröristlerin önemli bir bölümü isim isim biliniyor. Onların eylemleri belki önlenebilir. Ama yabancı ülke vatandaşı olan, üstelik de Türkiye'ye geldiğinde kendilerine yardımcı olan gruplarla yakın temasta bulunmayanların kendilerini eylem gününe kadar gizlemeleri daha kolay oluyor. Türkiye onlar için “kolay eylem alanı”, hatta “Cihad ülkesi”dir.
Haberleşme aracı kuryeler
Türkiye'ye gelen yabancı uyruklu terörist hakkında bilgi elde etmek kolay değil. IŞİD militanlarının bir özelliği de hem dinlenmeye, hem de izlenmeye karşı önlem olarak telefon kullanmazlar. Haberleşmeler kurye aracılığıyla yapılır. Türkiye'ye kaçak yollarla giren ya da daha önce kaydı olmadığı için “turist” gibi ülkemize gelen teröristin eylem yapacağını öğrenmek kolay olmuyor.
MİT ve Emniyet, Türkiye'deki teröristlerin eylem yapma gücünü biliyor ama onlarla temas kurmadığı ya da bunu büyük bir gizlilik içinde yaptığı sürece yabancı uyruklu teröristi gözünden kaçırabiliyor, eylemi önlenemiyor. İş işten geçtikten sonra maşallah istihbarat birimleri her şeyi kısa sürede açıklıyor. Geçmiş olsun…
Bir kişi “canlı bomba” olmaya karar verdiyse önceden yakaladınız yakaladınız, aksi halde onun eylemini önlemek mümkün olmayabilir. Ölmeye karar vermiş bir teröristin, eylemden sonra kaçma gibi bir planı olmadığı için ne kadar kayıp verdirirse örgüte o kadar büyük destek sağladığına, din adına büyük işler başarılmış olacağına inanır. O yüzden önemli olan plan aşamasında teröristleri durdurabilmektir.
“Önledik” dedikleri doğru mu?
Terör örgütlerinin büyük can kayıplarına yol açtığı “canlı bomba”, “bomba yüklü araç” eylemlerinden sonra, bazı yetkililer, “Bu eylemi önleyemedik ama daha önce 100'e yakın eylemi önledik” derler. Eğer son bir yılda 100'e yakın canlı bomba eylemi gerçekleştirilmek istendiyse vay ülkemizin haline…
Peki bu eylemler önlendiyse, zanlıları hakkında hiç iddianame düzenlendiğini, dava açıldığını duydunuz mu? “Turizme darbe vurmaması için açıklamadık” derlerse de sakın inanmayın. Bu ülkede “gizli” kalması gerekip de açıklamadıkları herhangi bir şey yok. İstihbarat birimleri de “istihbarat zaafı var” eleştirilerinden kurtulmanın yolunu bulmuşlar. Değişik aralıklarla gönderilen genelgeler, yaşanan olaylara göre şekillenir.
Her genelgede bölücü ya da dinci örgütün hedefleri arasında havalimanları, askeri tesisler, polis karakolları, asker ve polis lojmanları, köprüler mutlaka belirtilir. Eğer bunlardan birisine eylem yapıldıysa “istihbarat önceden uyardı” denilir. Oysa istihbarat dediğiniz de “ne, nerede, ne zaman, nasıl, kim?” sorularının cevabının olması gerekir. Hiçbirinin cevabı olmadan hazırlanan not sadece “durumu kurtarmaya” dönüktür.
Ermeni ASALA militanları 1982 yılında Ankara- Esenboğa Havalimanı'nı bastı. İşte alanın dışındaki güvenlik binası da o zaman yapıldı… Aradan 34 yıl geçtikten sonra İstanbul-Atatürk Havalimanı'nda kanlı eylem gerçekleştirildi.
İstanbul Atatürk Havalimanı'nda tam 45 bin kişinin giriş kartı var. Her gün 50 bin civarında araç girişi, 150 bin de yolcu girişi gerçekleşiyor. Araçların tek tek aranması durumunda inanılmaz kuyruklar oluşur. “Canlı bomba” ya da “patlayıcı yüklü araç”la oluşan kuyrukta yani güvenlik noktasından önce de eylem gerçekleştirilirse terör örgütü yine amacına ulaşmış olur.
Bugün İstanbul'da günlük, haftalık, aylık kiraya verilen binlerce ev var. Ruhsatsız onlarca otel var. Buralarda kalanların kimlik bilgileri Emniyet'in bilgisayarından görülemediği, muhtarda kiracıların kaydı olmadığı için takipleri de mümkün olmuyor. İşte, bu konuda neler yapılabileceğinin üzerinde durulacak.
Ceplerde arama noktaları
Gelen araçların tek tek kontrol edilmesinin mümkün olmadığını yetkililer de biliyor. Aksi halde uzun kuyruklar oluşacak, birçok yolcu uçağa zamanında yetişemeyecek. O yüzden uluslararası havaalanlarının dışında “cep”ler oluşturulacak, şüpheli görülen ya da gelişi-güzel aramalar bu ceplerde gerçekleştirilecek. Özel Harekat Timleri de, özellikli havaalanlarının dışında uzun namlulu silahlarıyla bekleyecek.
Ermeni ASALA örgütünün 34 yıl önce gerçekleştirdiği havaalanı eyleminin daha kanlısını IŞİD İstanbul'da gerçekleştirdi. Artık yakın bir dönemde havaalanlarında eylem olmaz ama önlem yönünden de boşluk bırakılmaması gerekiyor. Bu arada en büyük sıkıntıyı yine yolcular çekecek.