T24 - A.Ü Hukuk Fakültesi Ceza Usul Öğretim Üyes iDoç. Dr. Muharrem Özen, Muvazzaf askerler hakkındaki “yakalama kararı” nın, terfilere engel olup olmayacağı sorusuna, “Yakalama, kendi özgü bir ara tedbirdir; tutuklama değil. YAŞ için tartışılan gıyabi tutuklama ise mevcut CMK’ya göre iki durumda geçerlidir: Yurt dışı kaçaklar ve suçluların iadesi. Muvazzaflar bir yere kaçmıyor, görevinin başında. Haklarındaki yakalama kararı, terfiye engel değil. Çünkü TSK Personel Kanunu m. 65’in kapsamına girmiyor” dedi.Doç. Dr. Özen, Akşam gazetesinin Ankara Temsilcisi Çiğdem Toker'in sorularını yanıtladı:Muvazzaf askerler hakkındaki “yakalama kararı” nın, terfilere engel olup olmayacağı sorusu, TSK komuta kademesinin yeniden şekilleneceği YAŞ’ın en kritik konusuna dönüşürken, alanda uzman bir akademisyen “Kesin olarak söyleyebiliriz ki, yakalama kararı, yürürlükteki CMK açısından, tutuklama anlamına gelmiyor. Yakalama kararı kendine özgü bir ara tedbirdir. Dolayısıyla, ‘tutuklama’dan bahseden, TSK Personel Kanunu’nun 65. maddesinin kapsamına girmez. Terfilere engel olmaz” dedi.A.Ü Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muharrem Özen, gıyabi tutuklama kararının, “yurt dışı kaçaklar ve suçluların iadesi” olmak üzere iki durumda verilebileceğini söyleyerek, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 248. maddesinin çok açık olduğunun altını çizdi.Yurtiçi kaçaklarda gıyabi tutuklama olmazYurt içi kaçaklar için gıyabi tutuklama kararı verilemeyeceğini belirten Özen, “gıyabi tutuklama” müessesesinin eski CMUK’tan, yürürlükteki CMK’ya taşındığı sıralardaki hukuki tartışmalara da atıf yaparak şöyle konuştu:“CMUK değiştirilirken, zaten gıyabi tutuklamanın o güne kadar yol açtığı sorunlar gözönüne alındığı için bu değişiklik yapıldı. AB müktesebatı, AİHM kararları dikkate alınarak, bu madde yeniden düzenlenirken, amaçsal yorum yapıldı. Yurt içi kaçaklar için gıyabi tutuklama, savunma hakkını kısıtladığı için yeni yasada kaldırıldı. Gıyabi tutuklama, sadece yurt dışı kaçaklar ve suçluların iadesi için düzenlendi.” Tutuklamanın, işlevsel olarak ancak “yüze okunduğu” anda gerçekleşebileceğinin altını çizen Do. Dr. Özen, “Aksi halde tutuklamanın içeriğini değiştirmiş olursunuz” diye konuştu.'Yakalama bir ara koruma tedbiridir, tutuklama değil'“Yakalama kararının” yepyeni bir “ara koruma müessesesi ve bağımsız bir tedbir” olduğunu vurgulayan Özen, “Dolayısıyla, muvazzaflar hakkındaki yakalama kararı, terfiyi engellemez. Kaldı ki personele ilişkin bu işlemleri, Merkez Komutanlığı icra ediyor. Burada en fazla görevi kötüye kullanmaktan söz edilebilir” dedi.Doç. Dr. Özen, “Diyelim ki YAŞ’ta da bu yönde bir içtihat gelişti ve terfiler gerçekleşti. Ya, terfilerden sonra gerçekleşecek bir yakalama, yüze okunup tutuklamaya dönüşürse?” sorumuza ise şu yanıtı verdi:“Süreç elbet işliyor. Ama konuların karıştırılması gerekir. Bir muvazzafın özlük haklarına dokunmamak ayrı, koruma tedbirini uygulamak apayrı şeylerdir. Kaldı ki, bana göre Balyoz davasıyla ilgili son karar bana göre “yok” hükmündedir. Bu kararlar, kaçak, adresi belli olmayan, yerleşim yeri belli olmayanlar için alınır. Muvazzaflar kaçmıyor ki, görevlerinin başındalar. Bu karar ne yazık ki siyasidir. Düşünebiliyor musunuz, yarın diyelim ki, 11. Ağır Ceza itirazı kabul etti. Bu da iyi bir tablo değil ki. Benim mahkemem mi itibarlı senin ki mi gibi bir tablo çıkıylor ortaya.”