Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "El yazması eser görmek için gittiğimiz müzelere torunlarımızın gazete görmek için gideceğini" söyledi.
Öztürk, iletişim öğrencileriyle bir araya geldi. Gazeteciliğin şekil değiştirdiğine dikkati çeken Öztürk, dijital devrime direnmenin bir tsunamiye direnmekle eş değer olduğunun da altını çizdi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Direktörlüğü ile Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya Kulübünün birlikte düzenlediği ve moderatörlüğünü Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın yaptığı “Dijital Devrim ve Gazeteciliğin Geleceği” adlı etkinlik İletişim Fakültesi'nde gerçekleştirildi. Etkinliğin konuğu gazeteci Kemal Öztürk, konuşmasının başında meslek hayatına nasıl başladığını anlattı. Sonrasında dijitalleşmeye değinen Öztürk, bu süreci tarihsel olarak en geriden başlayarak incelememiz gerektiğini söyledi. Günümüzde Sanayi Devrimi denince akla gelen en önemli ülkeler olan ABD. Fransa gibi ülkelerde bile her ay düzenli olarak marka sıralaması yapıldığını söyleyen Öztürk, dünyanın en büyük şirketi olarak listelerde yer alan Google, Microsoft, Apple, Facebook, Amazon, Oracle ve İntel'i örnek verdi.
Şu anda dünyadaki en büyük kavganın çip üretimi üzerine olduğunu dile getiren Öztürk, küçük bir tırnak parçası büyüklüğünde olan bir çipin, ülke ekonomisini değiştirebileceğini söyledi. Fabrikayı üreticiye verip çip üretimini kendisi yapan bir ülkenin her zaman daha fazla kazandığını, bunun dijitalleşmenin bir sonucu olduğunu ve dijitalleşmenin ekonomiyi etkilediğini de vurguladı. Öztürk, konuşmasının devamında gazeteciliğin geleceği konusuna değindi.
Matbaa yaygınlaştıkça el yazması eserlerin müzelere kalktığını söyleyen Öztürk, yakında gazetelerin de el yazması eser muamelesi görerek müzelere kalkacağını, bizim el yazması eser görmek için gittiğimiz müzelere torunlarımızın gazete görmek için gideceğini söyledi.
Gazeteciliğin aslında devam ettiğini, sadece şekil değiştirdiğini söyleyen Öztürk, artık her şeyin dijital ortamda gerçekleştiğini gazeteciliğin de dijital ortama taşındığını vurguladı. Osmanlı zamanında hattatların matbaanın yaygınlaşmasına karşı direnişini örnek gösterdi ve günümüzde de dijital devrime karşı böyle bir direnişin olduğunu söyledi. Ancak dijital devrime direnmenin bir tsunamiye direnmekle eş değer olduğunun da altını çizdi.