Yalçın Akdoğan: IŞİD Kobani'den çekilmiş olabilir ama bölgede etkinliğini sürdürüyor

Yalçın Akdoğan: IŞİD Kobani'den çekilmiş olabilir ama bölgede etkinliğini sürdürüyor

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'nin yüzde 10'luk seçim barajını geçemeyeceğini ileri sürerek, "Parti olarak seçime gireriz' meselesini baskı unsuru olarak kullandılar" diye konuştu.

Akdoğan, IŞİD'in Kobani'den çekilmiş olabileceğini ama bölgede etkinliğini sürdürdüğünü, bunun da bir sorun olduğunu sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, A Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı. HDP heyetinin en son Kandil'e ziyaretinin ardından yaptığı açıklama ve KCK'dan gelen açıklamanın hatırlatılması üzerine Akdoğan, "Öncelikle süreçte herhangi bir tıkanma, duraksama yok. Bildiğiniz gibi süreç, 6-8 Ekim olaylarında bir türbülansa girmiş, ciddi hadiseler yaşanmıştı" ifadesini kullandı.

Hükümetin önemli adımlar attığını belirten Akdoğan, Çözüm Süreci komisyonunu kurduğunu, Akil İnsanlar Heyeti'ni kurduğunu, Eylül ayında demokratik reform paketini hayata geçirdiğini, Meclis'ten bu konuyla ilgili yasa çıkardığını ve Bakanlar Kurulu talimatını çıkardığını anlattı.

"Peki, diğer taraf ne yapmıştır" diye soran Akdoğan, şöyle devam etti: "Örgüt o yıl Türkiye'yi terk etti mi? Etmedi. Buna karşılık şehirlerdeki asayiş olaylarını durdur mu? Durdurmadı. Tek denilen 'eylemsizlik kararı var.' Eylemsizlik kararı var da o süreçte, tam anlamıyla hayata geçti mi? Yani karakol basmıyorsun, terör eylemi niteliğinde eylem yapmıyorsun ama şiddet olayları baskı, tehdit... Bölgede her türlü asayiş olayını gördük o süreçte."

 

'Çözüm Süreci'nde iyi niyetli olan hükümettir'

 

Kobani olaylarından önce de bunların olduğunu dile getiren Akdoğan, "Bu süreçte biz ne dedik: Yeni parametreler giriyor sürece. Kamu düzeni ve güvenliğini önemsiyoruz. Bu süreçte özellikle bunların tamamen geri planda düşünülmesi lazım. Burada adım atan çaba gösteren iyi niyetli olan hükümettir. Ama onun karşılığında bütün bu adımlarımıza karşı bir direnç olduğu da görülmüştür, ayak direme olduğu görülmüştür" değerlendirmesini yaptı.

Kobani olaylarından sonra ciddi şekilde sabote etme girişimlerinin olduğunu anlatan Akdoğan, "Bu sürecin sahibi biziz, demokratik açılım süreci, Oslo süreci, milli birlik kardeşlik süreci, Çözüm Süreci, bunları hep biz zorladık, biz yapmaya çalışıyoruz. Birileri de hep sabote etti" dedi.

Burada tabloyu doğru okumak gerektiğini, hükümetin iyi niyetle süreci devam ettirdiğini anlatan Akdoğan, "Süreç iyi bir şekilde devam etmektedir, görüşmeler devam etmektedir. Herkes kendi üzerine düşene odaklanması lazım, başkasının ne yapacağına değil" ifadesini kullandı.

Bu süreçte temel hassasiyetlerinin bulunduğunu belirten Akdoğan, illegaliteye, şiddete, baskıya, yol kesmeye, adam kaçırmalara kesinlikle müsamaha gösterilemeyeceğini kaydetti. Akdoğan, örgütün bölgede otoriteyi paylaşma, ortak olma girişimlerine izin verilmeyeceğini söyledi. Buna karşı tedbirler aldığını söyleyen Akdoğan, gelecek hafta meclise güvenlik paketinin sevk edileceğini, yasal düzenlemenin yapılacağını bildirdi.

"Hükümet PKK ve Kandil'den ve HDP 'den ayrı ayrı ne bekliyor" sorusuna Akdoğan, "Bir kere bu eylemsizliğin tam anlamıyla gerçekleşmesi lazım. Gerçek, sahici, kapsamlı bütün alanlara yansıyan bir eylemsizlik olması lazım. Siz hem 'tamam' diyorsunuz, ondan sonra yol kesiyorsun, baskı kuruyorsun, tehdit ediyorsun, haraç toplamaya çalışıyorsun, hendek kazıyorsun vesaire" şeklinde cevap verdi.

Akdoğan, bunların tamamen devre dışı kalması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Süreçten dolayı biz bu hassasiyeti vurguluyoruz ve HDP heyetine de söylüyoruz: 'Bakın bu konularda duyarlılık olsun.' Bu onlardan ricacı olmamız anlamına gelmiyor. Devlet, bunu yapacak güce ve kudrete sahiptir. Biz bu konuda taviz vermeyeceğiz ve üzerine gideceğiz. Onlardan özellikle istediğimiz budur. Eylemsizliğin tam anlamıyla hayata geçmesidir."

 

'AKP'nin hedefi Anayasa'yı değiştirecek çoğunluktur'

 

Seçimlerde yüzde 10’un altında kalıp TBMM’de HDP’nin temsil edilememesinin Çözüm Süreci'ni nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Akdoğan, seçimlerde her partinin siyasi amacı ve hedefi olduğunu söyledi. Akdoğan, AKP'nin amacı ve hedefinin iktidarı kurmak ve sonrasında da Anayasa’yı değiştirecek çoğunluk olduğunu dile getirdi.

Bu seçimin motivasyon kaynağının da yeni Anayasa olduğuna dikkati çeken Akdoğan, AKP'nin de bunu gerçekleştirebilecek çoğunluğa ulaşmayı hedeflediğini ifade etti.

Akdoğan, "CHP ve MHP'nin 'seçimi kazanacağım iktidar olacağım' gibi bir hedefi ve amacı var mı yok. Onlar için başarı oyunun geri gitmemesi belki bir puan artırabilmek. Onlar için başarı o olacak. Bu anlamıyla anlamlı bir hedefi ve amacı olduğu söylenemez" dedi.

 

'HDP yüzde 6-7'leri geçebilecek performan ortaya koyamaz'

 

Geçen seçimlerde Selahattin Demirtaş'ın sürpriz yaparak yüzde 10'a yakın oy aldığını hatırlatan Akdoğan, her seçimin anlamının ve motivasyonunun farklı olduğunu, Demirtaş'ın yüzde 10'a yaklaşmasının HDP'nin bugün aynı oyu alabileceği anlamına gelmediğini kaydetti.

Akdoğan, muhalefetin birleşerek tek aday göstermesinin bunun da kitlede yetersiz görülmesinin oy kaymasına sebep olduğuna, Demirtaş'ın oyunun artışına sebep olduğuna işaret etti.

Akdoğan, şunları kaydetti: "HDP'nin yüzde 6-7'lerden onları geçebilecek bir performans ortaya koyabileceğini düşünmüyorum. Çünkü kendi iç çelişkileri var. Burada marjinal birtakım sol örgütler, partiler. Bunları bir araya getirme gibi bir yaklaşımı var ama bunlarla ancak emanet oy talep edebilirler farklı partilerden, yapılardan. Emanet oyla 'AK Parti zarar görsün' diye bazı mihraplar çevrelere yüklenme yapabilirler, bundan netice alınabileceğini düşünmüyorum ama buna oynuyorlar, zorluyorlar. Şimdiye kadar 'parti olarak seçime gireriz' meselesini biraz baskı unsuru olarak kullandılar, barajın düşürülmesi için ama bu olmadı. Anayasa Mahkemesinden de bekledikleri yönde bir karar çıkmayınca bu tutmadı."

 

'İktidarı devirmeye dönük siyaset mühendisliği var'

 

Akdoğan, Cumhuriyet gazetesine 17 Aralık süreci savcısının verdiği "Saklayacak halim yok, Erdoğan bir numaraydı" demecinin sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Bunu darbe girişimini tezlerini doğrulayan bir itiraf olarak görüyorum. Zaten 17 Aralık'tan sonra AK Parti iktidarının da gündeme getirdiği argüman buydu. Burada doğrudan bir siyaset mühendisliği çabası var. Bir iktidarı devirmeye ve ülke yönetiminde söz sahibi olmaya dönük bir siyaset mühendisliği var. Vesayetçi bir odak bu operasyonları yapıyor. Bu açıklamalar bu tezleri de doğrulayan bir itiraf gibi görünüyor. Burada gazeteler arasındaki işbirliği de gün yüzüne çıkıyor, kim kimle iş tutuyor, nasıl bir ilişki ağı var. Onlar da ortaya çıkıyor.

Bazı savcıların, polislerin, polis müdürlerinin emekli olduğu kurumdan ayrılıp... bu tür açıklamalar yapmaları da çok manidardır. Bu yapının kendilerine yükledikleri misyonu, hangi pozisyonda olursa olsun bir şekilde onun için savaştıkları, mücadele ettiklerini de gösteren hazin bir tablodur."

Süreçlerin terör saldırılarıyla sabote edildiğine dikkati çeken Akdoğan, şöyle devam etti: "Bu ne demektir, bir takım örgüt, Kandil, bu terör saldırılarıyla bu süreçleri boşa çıkardı demektir. Eğer Öcalan'ın iradesinin de içinde olduğu bir durum varsa muhakkak bir hamle yapıldığı anlamına gelir. Zaman zaman Kandil'den farklı seslerin çıkabildiğini Öcalan'ın boşa çıkarıldığını da görüyoruz. 

Öcalan'ın Nevruz mesajı, bu süreçte, silah bırakma fikrinin oluşması ve gelişmesi için 'artık silahlar sussun fikirler konuşsun' lafı şu demektir; 'artık silah bırakma fikriyatı gelişmelidir' demektir. Bu bir anlam ifade ediyor. Bugün artık bunun ilerisinde bir söze ihtiyaç var. Bu Nevruz'da silah bırakma, daha ileri bir adım ve mesaj gerekir. O da silah bırakma aşamasına geçilmesine dönük ifade olmalıdır. Silah bırakma ve tamamen Türkiye'ye dönük eylemlere son vermeye dönük bir çağrı olmalıdır. Bu bir anlam ifade eder diye düşünüyorum ama Öcalan'ın daha önceki çağrılarının da zaman zaman boşa düşürüldüğünü biliyoruz."

Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin ise Akdoğan, başkanlık meselesini AKP'nin gündeme taşımadığını, onlarca yıldır Türk siyasetinde yer alan bir konu olduğunu söyledi.

Bu konunun siyasetin gündemine gelmesinin ihtiyaçtan doğduğunu dile getiren Akdoğan, bunun üzerine de başka siyasi anlamlar yüklenmemesi gerektiğini kaydetti.

Halkın seçtiği cumhurbaşkanının etkili olmasının şaşırtıcı olmadığını, bunun Erdoğan'ın şahsında daha da etkili olacağını belirten Akdoğan, başkanlık sisteminin AKP'nin bütün kadrolarınca benimsendiğini söyledi.

 

'TÜSİAD'ın her açıklaması olay oluyordu, artık kıymeti harbiyesi yok'

 

TÜSİAD'ın yeni yönetiminin seçildiğinin anımsatılması ve yeni yönetim kuruluyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Akdoğan, hiç kimseye karşı bir ön yargılarının olmadığını belirterek, yapanın kendine yaptığını, yanlış yapanın da ona göre muamele gördüğünü söyledi.

TÜSİAD'ın önemli bir kuruluş olduğunu ama eski Türkiye'nin eski aktörü pozisyonuna da kendisini düşürmemesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, şöyle konuştu:

"Yani, 'Yeni Türkiye'de ben de varım', 'ben de etkiliyim', 'ben de söz sahibiyim' diyorsa, bir kere eski Türkiye'nin eski aktörü gibi, eski zihniyeti gibi, eski refleksler, eski tavırları böyle racon kesen, had bildiren, tepeden konuşan efendilik taslayan şeyleri bırakması lazım. Biliyorsunuz bunların her açıklaması büyük hadise oluyordu ama artık bir kıymeti harbiyesi yok. Yani kıymeti harbiyesi yok dediğim, tartışılmaz anlamına gelmiyor. Onların bir siyasi etkisi olsaydı bugün AK Parti olmazdı."

Seçimlerde yeni bir provokasyon sürecinin beklenmesinin doğru olup olmadığının sorulması üzerine Akdoğan, "Bunlar her yolu denediler. Ellerinde ne varsa olan, olmayan uydurarak birçok şeyi denediler" değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, son dönemde bunlara duyulan güvenin sarsılmasının, kumpas tezgahının bir şekilde bozulmuş olmasının bu yapının bir şekilde etkisizleşmeye başladığını gösterdiğine dikkati çekti.

"Ama tabii bunlar başka şeyler yapacak anlamına gelmiyor" ifadesini kullanan Akdoğan, şunları belirtti:

"Seçimden sonra eğer AK Parti iktidara gelirse biz her şeyi kaybederiz' düşüncesiyle tamamen bir topyekun saldırıya geçebilirler. Ama CHP, MHP bir şekilde işbirliği içerisine girebildiklerini gördük. Başka taban tabana zıt yaklaşımlarla bir araya gelebildiklerini, onları kullanmaya çalıştıkları... İşte biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu'na yaptıkları şey gibi bunu gördük. Bu 'kırık kolla, sağa sola vurmak' anlamına gelir, daha çok zarar görürler. Bundan da zararlı çıkarlar. Daha fazla bu örgütsel, illegal yapının hastalıklı anlayışın daha fazla deşifre olmasına bu yarar. Toplumdaki güvenin tamamen ortadan kalkmasına yol açar."

Kobani'nin Kürtlerin hakimiyetine geçmesinin ardından yaşanan sevinç gösterileriyle ilgili bir soru üzerine Akdoğan, IŞİD'in Kobani'den çekilmiş olabileceğini ama bölgede etkinliğini sürdürdüğünü, bunun bir sorun olduğunu söyledi.