Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlerde HDP’nin barajı geçebileceğini düşünmediğini söyledi. "PKK bu Nevruz'da silah bırakmadan daha ileri bir adım atmalı" diyen Akdoğan, "Silah bırakma aşamasına geçilmesine dönük ifade olmalıdır. Silah bırakma ve tamamen Türkiye'ye dönük eylemlere son vermeye dönük bir çağrı olmalıdır. Bu bir anlam ifade eder diye düşünüyorum ama (Abdullah) Öcalan'ın daha önceki çağrılarının da zaman zaman yine örgüt tarafından boşa düşürüldüğünü biliyoruz" ifadelerini kullandı.
A Haber’e konuşan Yalçın Akdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"HDP'nin yüzde 6-7'lerden onları geçebilecek bir performans ortaya koyabileceğini düşünmüyorum. Çünkü kendi iç çelişkileri var. Burada marjinal birtakım sol örgütler, partiler. Bunları bir araya getirme gibi bir yaklaşımı var ama bunlarla ancak emanet oy talep edebilirler farklı partilerden, yapılardan. Emanet oyla 'AK Parti zarar görsün' diye bazı mihraplar çevrelere yüklenme yapabilirler, bundan netice alınabileceğini düşünmüyorum ama buna oynuyorlar, zorluyorlar. Şimdiye kadar 'parti olarak seçime gireriz' meselesini biraz baskı unsuru olarak kullandılar, barajın düşürülmesi için ama bu olmadı. Anayasa Mahkemesinden de bekledikleri yönde bir karar çıkmayınca bu tutmadı."
Özellikle Kobani olaylarından sonra HDP'nin cumhurbaşkanlığıseçimlerindeki yüzde 10 oy oranının geriye gittiğini düşündüğünü belirten Akdoğan, "Alternatif meclis kurarız' gibi şeyler demek de siyasette samimiyetsizlik anlamına gelir. Siz demokrasiye inanıyor musunuz inanmıyor musunuz? Demokrasiye inanıyorsanız AK Parti hiçbir zaman 'barajı geçmezsen şunu yaparım' gibi tehditlere başvurdu mu? Bu demokrasiye inanmamak anlamına gelir" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Kürt sorununa çözüm sürecinin de iyi bir şekilde devam ettiğini söyledi ve “Herkes kendi üzerine düşene odaklanması lazım, başkasının ne yapacağına değil" dedi.
Akdoğan'a göre, PKK bu Nevruz'da silah bırakmadan daha ileri bir adım atmalı.
"Silah bırakma aşamasına geçilmesine dönük ifade olmalıdır. Silah bırakma ve tamamen Türkiye'ye dönük eylemlere son vermeye dönük bir çağrı olmalıdır. Bu bir anlam ifade eder diye düşünüyorum ama (Abdullah) Öcalan'ın daha önceki çağrılarının da zaman zaman yine örgüt tarafından boşa düşürüldüğünü biliyoruz."
Yalçın Akdoğan, seçimlerde bir provokasyon sürecinin beklenmesinin doğru olup olmadığının sorulması üzerine ise, "Bunlar her yolu denediler. Ellerinde ne varsa olan, olmayan uydurarak birçok şeyi denediler" dedi. Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili isim vermeden şu ifadeleri kullandı:
"Seçimden sonra eğer AK Parti iktidara gelirse biz her şeyi kaybederiz' düşüncesiyle tamamen bir topyekun saldırıya geçebilirler. Ama CHP, MHP bir şekilde işbirliği içerisine girebildiklerini gördük. Başka taban tabana zıt yaklaşımlarla bir araya gelebildiklerini, onları kullanmaya çalıştıkları... Bu 'kırık kolla, sağa sola vurmak' anlamına gelir, daha çok zarar görürler. Bundan da zararlı çıkarlar. Daha fazla bu örgütsel, illegal yapının, hastalıklı anlayışın deşifre olmasına bu yarar. Toplumdaki güvenin tamamen ortadan kalkmasına yol açar."
TÜSİAD'ın yeni yönetiminin seçildiğinin hatırlatılması ve yeni yönetim kuruluyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Akdoğan, hiç kimseye karşı bir ön yargılarının olmadığını belirterek, yapanın kendine yaptığını, yanlış yapanın da ona göre muamele gördüğünü söyledi.
TÜSİAD'ın önemli bir kuruluş olduğunu ama eski Türkiye'nin eski aktörü pozisyonuna da kendisini düşürmemesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, şöyle konuştu: "Yani, 'Yeni Türkiye'de ben de varım', 'ben de etkiliyim', 'ben de söz sahibiyim' diyorsa, bir kere eski Türkiye'nin eski aktörü gibi, eski zihniyeti gibi, eski refleksler, eski tavırları böyle racon kesen, had bildiren, tepeden konuşan efendilik taslayan şeyleri bırakması lazım. Biliyorsunuz bunların her açıklaması büyük hadise oluyordu ama artık bir kıymeti harbiyesi yok. Yani kıymeti harbiyesi yok dediğim, tartışılmaz anlamına gelmiyor. Onların bir siyasi etkisi olsaydı bugün AK Parti olmazdı."