Yangının iyi tarafı!

Yangının iyi tarafı!
Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, Antalya'nın Serik ile Manavgat ilçeleri arasında 31 Temmuzda çıkan orman yangınının tamamen kontrol altına alındığını, yangının bölgeye atom bombası atılmış gibi zarar verdiğini bildirdi. Kurtulmuşlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede soğutma çalışmalarının sürdüğünü, bu çalışmaların arkasından zarar tespitine başlanacağını ifade etti. ''Yangın bölgeye adeta atom bombası atılmış gibi zarar verdi'' diyen Kurtulmuşlu, yangın söndürmede birçok teknik kullanıldığını, havadan müdahalenin yanı sıra yer ekiplerinin iş makinesinden tarım aletlerine kadar birçok aleti kullanarak yangını söndürmek için çalıştıklarını söyledi. Yerleşim birimlerini alevlerden korumak için yangına karşı ateş yaktıklarını anlatan Kurtulmuşlu, şöyle konuştu: ''Alevler son sürat yerleşim birimlerine doğru gelirken, yerleşim birimleri ile orman arasında şerit açarak bu bölgeyi kontrollü bir şekilde yaktık. Yani yangına karşı ateş açmış olduk. Hızla ilerleyen alevler önceden yaktığımız bu şeride dayandığında bir anda söndü. Bu şekilde en az 10 mahalleyi alevlerden kurtarmış olduk.'' ''YANGININ TEK İYİ TARAFI KENE KALMADI'' Yangının zararlarının beş ana başlıkta toplanabileceğini belirten Kurtulmuşlu, ''birinci zararın ağaçlar ve bitki örtüsünün kaybı, ikinci zararın orman yolları, köprüler gibi altyapının zarar görmesi, üçüncü zararın hayvanlara yönelik zarar, dördüncüsünün bölgenin yeniden ağaçlandırılması için harcanacak para ve beşincisinin de yangını söndürmek için harcanan para'' olduğunu dile getirdi. Kurtulmuşlu, yangında en büyük zararın ise fauna olarak adlandırılan hayvan çeşitliliğine ilişkin olduğunu belirterek, yöreye özgü keklikler, yırtıcı kuşlar, sürüngenler, akrepler, çakallar ve tilkilerin bir kısmının telef olduğunu ama asıl önemlisi bu hayvanların bundan sonra yaşayacak alanlarının da yok olduğunu vurguladı. Yangının ''tek iyi tarafı'' bulunduğunu anlatan Kurtulmuşlu, şöyle konuştu: ''Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı. 1940 ve 1950'li yıllarda bölgede çıkan orman yangınlarının kayıtlarına bakıldığında, bazı büyük yangınların orman köylülerince çıkarıldığı anlaşılıyor. Köylülere sorulduğunda 'bu ormanları yakmazsak hayvanlarımızı keneden kurtaramayız' dedikleri kayıtlarda yer alıyor. Yani geçmişte insanlar hayvanlarını keneden kurtarmak için civardaki ormanı ateşe vermişler.'' YANGINA DAYANIKLI AĞAÇLAR Mustafa Kurtulmuşlu, uzun yıllardan beri Türkiye'nin en büyük yangınlarının hep bu bölgede çıktığına işaret ederek, yanan alanların yeniden ağaçlandırılacağını, bölgeye has kızılçam ağacından vazgeçmenin söz konusu olmadığını ancak orman çevresine ve aralara yangına dayanıklı ağaç türleri dikileceğini kaydetti. Bundan sonra orman yangınları konusunda yeni bir kavram ve anlayışla planlama yapılması gerektiğine de işaret eden Kurtulmuşlu, şunları kaydetti: ''Bu bölgeye saf kızılçam yerine karışık orman kurmak gerekecek. Bunun yanında, ormanı yerleşim birimlerinden, turizm alanlarını ormandan, ormanı rafting alanlarından uzaklaştırmak gerek. Orman köylülerine, ormanla yerleşim birimleri arasındaki araziyi yangına dayanıklı ağaç türleri dikmek üzere tahsis etmek lazım. Orman ve yerleşim birimleri arasında yangının atlamasını önleyebilecek genişlikte tarım alanları oluşturulmalı. Orman kenarlarına yangına dayanıklı incir, defne, harnup, kiraz, yaban elması, sandal ağacı ve servi dikilmeli.'' YANGININ ÇIKIŞ SEBEBİ Orman Bölge Müdürlüğü Basın Sözcüsü Aydoğan Türedi de, yangının yöredeki lokantacılar tarafından çıkarıldığı iddialarını yalanladı. Yangının başladığı yer ile lokantacıların bulunduğu yer arasındaki mesafenin uzak olduğunu ifade eden Aydoğan, yangının yerleşim birimlerine yakın bir noktadan çıktığını belirterek, insan kaynaklı olduğunu düşündüklerini ifade etti.