T24 Haber MerkeziGonca Tokyol
CHP'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkanı Faik Öztrak ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'la yaptıkları 'gizli olmayan gizli görüşmeyle' gündeme oturan IMF heyeti, Türkiye'deki temaslarının ardından ilk bulgularına dair bir rapor yayınladı.
Geçen yıl yaşanan kur krizi ve takip eden resesyonun etkilerini hâlâ hissetse de Türkiye ekonomisinin 2019 yılında küçülmesini beklemediklerini (beklenti yüzde 0.25'lik büyüme) kaydeden IMF heyeti iç ve dış risklere karşı hassasiyetin sürdüğünü ve reform yapılmaması halinde büyümenin sürdürülebilirliğinin zorlaşacağını kaydetti.
'Sürdürülebilir güçlü büyüme beklentilerinin zayıfladığı ve risklerin aşağı yönlü kalmaya devam ettiği' değerlendirmesinde bulunan IMF heyetinin raporunda, "Son dönemde yaşanan geri dönüşe rağmen kapsamlı bir reform paketinin tutarlı bir şekilde uygulanışı olmaksızın orta vadeli büyüme, büyük ihtimalle mevcut bilanço kısıtları karşısında düşük kalacak. Gelişmekte olan ülkelere yönelik duyarlılığın gerilemesi, politikaların uygulanmasında yaşanabilecek olası riskler ve olumsuz iç ya da dış gelişmeler risk oluşturuyor" ifadelerine yer verildi.
TIKLAYIN - Barış Soydan yazdı: IMF ne dedi, ne diyemedi, Erdoğan’ı nasıl eleştirdi?TIKLAYIN - CHP ve İyi Parti’nin IMF ile görüşmesi, AKP’yi kızdırdı
Türkiye'nin önündeki en zorlu işin kısa süreli büyümeye odaklanmayı bırakıp orta vadede daha güçlü ve daha dayanıklı bir büyümeyi garanti altına almak olduğu belirtilen raporda, bunun da Merkez Bankası'nın kredibilitesinin artırılması için sıkı para politikasını, orta vadeli mali gücü destekleyecek adımları, bankaların varlıklarının üçüncü taraflarca değerlendirilmesi, reformların ileriye taşınmasını da içeren 5 aşamalı bir planın da çerçevesi çizildi.
IMF heyeti, 'ithalattaki daralma ve güçlü turizm sezonunun cari dengede dikkate değer bir ilerleme yarattığını ve bu yıl sadece çok küçük bir cari açık beklendiğini' kaydederken, bu durumun enflasyondaki keskin gerilemeye yardımcı olduğunu, tek hanelerin gelecek aylarda görülebileceğini ve yıl sonu enflasyon beklentisinin de yüzde 14'ün altında olduğunu söyledi ancak zorlukların devam ettiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
"Rezervler hâlâ düşük, özel sektörün döviz borcu ile dış finansman ihtiyacı yüksek. Mali olmayan kurumların bütçeleri liradaki değer kaybı, yüksek faiz oranları ve düşük büyümeyle baskı altına girdi. Bankalar yeterli sermaye miktarlarına sahip olduklarını ve tahsil edilemeyen kredilerin orta kararda olduğunu bildiriyor ama kredilerin yeniden yapılandırması arttı ve IMF heyeti resesyonun gecikmeli etkileri olmasını, değeri düşük liranın varlık kalitesi üzerinde kısıt yaratmasını bekliyor. Diğer şeylerin yanı sıra yüksek dolarizasyon, domestik duyarlılığın düşüklüğünü ve kamu bankalarının fon ihtiyaçlarını yansıtıyor. Türkiye’nin anahtar güçlerinden biri olan kamu borçu düşük olsa da mali açık arttı ve olası koşullu borçlar konusundaki belirsizlik ile olası borç pozisyonu yenilemelerinin yarattığı baskı müsait mali alanı kısıtlıyor."
Merkez Bankası’nın parasal gevşemeci adımlarını 'fazla agresif' olarak nitelendiren IMF heyeti, "Makro-finansal riskler karşısında hafifletilmeye ihtiyaç duyuyor. Para politikası, enflasyonda ve enflasyon beklentilerinde sürdürülebilir bir aşağı yönlü gidiş yaşanmadan faizleri beklemede tutmalı. Bu aynı zamanda lirayı destekler, rezervlerin yeniden oluşmasını sağlar ve dolarizasyonu geriye çevirir" değerlendirmesinde bulundu.
Bütçe dışı ve diğer merkezi olmayan devlet kurum ile kuruluşlarının kapsamı ile rolünün de dikkatli bir biçimde tanımlanması ve maksimum şeffaflık derecesinde, güçlü bir yönetimsel çerçeveyle gözlemlenmesi gerektiğini kaydeden IMF heyeti, bu bağlamda 'Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) yatırım yetkisinin bütçe sürecinin dışında kalan kamu harcamalarının yönetimini riske attığı' uyarısını yaptı ve "TVF’nin yönetimsel yapısı, olası çıkar çatışmalarını sınırlandırmak için de rötuşlanabilir" tavsiyesinde bulundu.
IMF heyeti, gelen iyi raporlara rağmen banka bilançolarının bağımsız ve tarafsız bir kuruluş tarafından incelenmesi ve stres testine tabi tutulmalarının güvenin artırılmasına yardımcı olacağını ifade ederken, aynı zamanda kredi büyümesini destekleyen eylemlerin de sınırlandırılması gerektiğini söyledi. "Özel banka borçlanmalarını zorunlu karşılıklarla teşvik eden son değişiklikler tekrar gözden geçirilmelidir" denen raporda, konkordato ve iflas mevzuatları için de benzer bir yorum yapıldı.
İşte 4. Madde görüşmeleri kapsamında Türkiye'yi ziyaret eden IMF heyetinin ilk bulguları ışığında yayınladıkları raporun Türkçe tam metni şöyle...
Büyüme geriledikten sonra politik teşvik ve çıkarına olan piyasa koşullarının yardımıyla lirada yaşanan keskin değer kaybı ve 2018’in sonlarında onunla bağlantılı olarak yaşanan resesyonun ardından yeniden yükseliyor. Lira kendine geldi ve mevcut durumda belirgin bir düzelme görülüyor. Türkiye hala dış ve iç risklere açık bununla birlikte güçlü, sürdürülebilir orta erimli büyüme beklentileri, reformları ileriye taşıma konusunda adım atmaksızın güç gözüküyor. Mevcut piyasa duyarlılığı, hassasiyetlere işaret edecek, politika kredibilitesini güçlendirecek ve ekonomiyi daha yüksek ve daha sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokacak bir dizi reformu yürürlüğe koymak için iyi bir fırsat yaratıyor. Bu bağlamda, ekonominin önündeki bu zorlukları açık bir şekilde teşhis etmesi ve onlara cevap veren kapsamlı politikaları ortaya koyması gereken müstakbel Yeni Ekonomi Programı’nı (YEP) dört gözle bekliyoruz.
Madde 1: Türkiye geçtiğimiz on yıllarda güçlü bir büyümeye ulaştı ancak aynı zamanda dengesizlikler de arttı. İlk başta geniş bir tabana yayılan makroekonomik ve yapısal reformlar büyümeyi, yoksullukla mücadeleyi ve gelişmiş ekonomilerle gelir yakınsamasını destekledi. Reformların azalmasıyla birlikte büyüme artan şekilde dışarıdan fonlanan kredilere bağımlı hala gedi ve teşviklere ihtiyaç duydu. Bunun sonucunda da Türkiye 2018’e potansiyelinin üzerinde koşan ve çoğunlukla krediye bağlı para girişleriyle finanse edilen büyük bir cari açıkla girdi.
Madde 2: Bu dengesizlikler geçen yıl Türk Lirası’nın yaşadığı değer kaybı ve ardından gelen resesyonu destekledi. Gelişmekte olan ülkelere yönelik olumsuz algı ve yaşanan olumsuz jeopoltik gelişmeler kaçınılmaz olarak Ağustos 2018’de lirada büyük miktarda değer kaybını tetikledi. Kur şoku ve gerekli ancak geç kalan para politikası tepkisine yılın ikinci yarısında resesyon ve işsizlikteki keskin artış eşlik etti.
Madde 3: Büyüme politika teşviklerinin yardımıyla devam etti. Büyümeci mali politikayı kamu bankalarının hızlı kredi tedariki, net ihracatın güçlü katkısı ve avantajlı piyasa duyarlılığıyla dengeleyen ekonomi 2019’un ilk yarısında pozitif büyüme ortaya koydu. IMF heyeti, geçen yılki resesyonun getirdiği devam eden büyük negatif etkilere rağmen büyümenin bu yıl pozitif olmasını -yaklaşık yüzde 0.25- bekliyor.
Madde 4: Piyasa baskısı duruldukça lira kayıpları geri aldı. İthalattaki daralma ve güçlü turizm sezonu cari dengede dikkate değer bir ilerleme yarattı ve bu yıl sadece çok küçük bir cari açık bekleniyor. Bu, daha iyiye giden piyasa duyarlılığı ve jeopolitik gelişmelerle birleşince, liranın üzerindeki basıncı aldı.
Madde 5: Bu durum enflasyonda keskin bir düşüşe zemin hazırladı. Yüksek reel politika faizleri, lirada istikrar, avantajlı baz etkisi ve enflasyonda varılan daha düşük seviye Merkez Bankası’nın politika faizini indirmesine izin verdi. Enflasyonun gelecek aylarda tek haneli rakamlara düşebileceği beklentisinin yanı sıra IMF heyeti yıl sonu enflasyonunun da yüzde 14’ün altında olmasını bekliyor.
Madde 6: Mevcut sakinlik kırılgan görünüyor. Rezervler hâlâ düşük, özel sektörün döviz borcu ile dış finansman ihtiyacı yüksek. Mali olmayan kurumların bütçeleri liradaki değer kaybı, yüksek faiz oranları ve düşük büyümeyle baskı altına girdi.Bankalar yeterli sermaye miktarlarına sahip olduklarını ve tahsil edilemeyen kredilerin orta kararda olduğunu bildiriyor ama kredilerin yeniden yapılandırması arttı ve IMF heyeti resesyonun gecikmeli etkileri olmasını değeri düşük liranın varlık kalitesi üzerinde kısıt yaratmasını bekliyor. Diğer şeylerin yanı sıra yüksek dolarizasyon, domestik duyarlılığın düşüklüğünü ve kamu bankalarının fon ihtiyaçlarını yansıtıyor. Türkiye’nin anahtar güçlerinden biri olan kamu borçu düşük olsa da mali açık arttı ve olası koşullu borçlar konusundaki belirsizlik ile olası borç pozisyonu yenilemelerinin yarattığı baskı müsait mali alanı kısıtlıyor.
Madde 7: Sürdürülebilir güçlü büyüme beklentileri zayıfladı ve riskler aşağı yönlü kalmaya devam etti. Son dönemde yaşanan geri dönüşe rağmen kapsamlı bir reform paketinin tutarlı bir şekilde uygulanışı olmaksızın orta vadeli büyüme, büyük ihtimalle mevcut bilanço kısıtları karşısında düşük kalacak. Gelişmekte olan ülkelere yönelik duyarlılığın gerilemesi, politikaların uygulanmasında yaşanabilecek olası riskler ve olumsuz iç ya da dış gelişmeler risk oluşturuyor.
Madde 8: Politikalar konusundaki en zorlu iş, kısa süreli büyümeye odaklanmayı bırakıp orta vadede daha güçlü ve daha dayanıklı bir büyümeyi garanti altına almak. Bu 5 aşamalı bir planla başarılabilir:
Her ne kadar bu reformlar için kısa vadede vazgeçilmesi gereken şeyler olsa da büyüme orta vadede karşılığını verecek ve uzun vadede muhtemelen bu getiri daha fazla olacak ve aşağı yönlü riskler de belirgin şekilde sınırlanacak.
Madde 9: Enflasyonu uzun ömürlü bir şekilde indirmek para politikasındaki en önemli zorluklardan biri ve faizleri kalıcı şekilde düşürmenin en iyi yolu olmaya devam ediyor. Merkez Bankası kredibilite artırmak için çalışmaya devam ediyor, bunun için iletişimini de güçlendirme arayışında. Ama yine de IMF heyetinin görüşüne göre hâlâ yüksek olan enflasyon beklentileri göz önüne alındığında Merkez Bankası’nın parasal gevşeme döngüleri fazla agresif ve makro-finansal riskler karşısında hafifletilmeye ihtiyaç duyuyor. Para politikası, enflasyonda ve enflasyon beklentilerinde sürdürülebilir bir aşağı yönlü gidiş yaşanmadan faizleri beklemede tutmalı. Bu aynı zamanda lirayı destekler, rezervlerin yeniden oluşmasını sağlar ve dolarizasyonu geriye çevirir.
Madde 10: Daha açık para ve müdahale politikası çerçevesi kredibiliteyi artırır. Para politikası çerçevesini basitleştirmede kaydedilen ilerlemeye rağmen, likiditenin sağlandığı çok sayıda aracı ve faizi azaltmak politika duruşunu daha da netleştirecektir. Uygun bir zamanda TCMB'nin tek koruması olan önceden bildirilmiş FX alımları için şeffaf bir çerçeve uygulamaya konmalı. Oynaklık azaldıkça, sermaye akışlarında aşırı oynaklığı kontrol altına almayı amaçlayan önlemler kaldırılmalı.
Madde 11: Türkiye’nin uzun süreli gücü olan maliye politikası, anahtar bir çapa olmaya devam etmeli. Son mali teşvik ekonominin kendisine gelmesine yardım etti ve son zamanlardaki ekonomik güce bakıldığında önlemlerden bazılarının çözülmesini de memnuniyetle karşılıyoruz. Heyetin görüşüne göre, gelecek yıl nötral bir mali duruş yine de büyümeyi destekleyecek ve otomatik istikrar sağlayıcıların çalışmasına izin verecek ancak finansman gereksinimlerini karşılamak ve mali alan yaratmak için keyfi teşviklerden kaçınılmalı.
Madde 12: GSYİH’in yaklaşık yüzde 1.5’i düzeyindeki önlemler borç yükünün bugünkü övgüye değer düşük düzeylerin yakınlarında dengelenmesine yardım eder. Türkiye’nin geleneksel olarak güçlü olduğu borç dinamiklerini zayıflatabilecek şekilde birincil harcamalar ve vergi gelirleri arasında kalıcı bir boşluk açıldı. Gelir akışkanlığına dair önlemler vergi matrahının genişletilmesi ve indirilmiş KDV oranlarını artırarak ve tekleştirerek gelir verimliliği artırılabilir. Kişisel gelir vergisi de reformlardan yararlanabilir. Harcama konusunda geriye dönük kamu maaş endekslemesinin kaldırılması, devlet yardımlarının ve dağıtımının rasyonelleştirilmesi ve sosyal yardımın daha iyi hedeflenmesi de yardımcı olacaktır.
Madde 13: Mali yapısal reformlar konsolidasyonu destekleyecektir. IMF heyeti, yetkililerin gözlem raporu yayınlama ile yeni SAP yasası çıkarma planlarını da içeren şekilde satın alma paritesini izleme ve yönetme çabalarını güçlendirmesini memnuniyetle karşılıyor. Mevzuatın, böyle ortaklıkların kapsamlı bütçe süreciyle tam uyumluluğunu yetki ve değerlendirmeleri içeren şekilde garanti altına alması önemli olacaktır. Bütçenin tutarlı şekilde uygulanması finansal risklerin durumun yayınlanmasını da içeren şekilde kapsamlı olarak gözlemlenmesi, mali kredibiliteyi daha da güçlendirecektir.
Madde 14: Bütçe dışı kurumlarının daha fazla izlenmesi iyi olacaktır. Bütçe dışı ve diğer merkezi olmayan devlet kurum ile kuruluşlarının kapsamı ile rolü dikkatli bir biçimde tanımlanmalı ve maksimum şeffaflık derecesinde, güçlü bir yönetimsel çerçeveyle gözlemlenmelidir. Bu bağlamda, yeni kurulan Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) yatırım yetkisi bütçe sürecinin dışında kalan kamu harcamalarının yönetimini riske atıyor. TVF’nin yönetimsel yapısı, olası çıkar çatışmalarını sınırlandırmak için de rötuşlanabilir.
Madde 15: Bankaların ve şirket bilançolarının temizlenmesi konusunda atılacak adımlar, finansal istikrarı ve orta vadede daha güçlü, daha dirençli büyümeyi destekleyecektir. Bankaların stok değer düşüklüğü ve yeniden yapılandırma uygulamaları, sürdürülebilir ve dayanıklı bir şekilde kredi geri ödemelerini desteklemesi için gözden geçirilmeli. Yetkilileri, mevcut azimlilik rejimini güçlendirme çabalarını artırmak için teşvik ediyoruz. Bunu tamamlamak için erken bir kapsamlı üçüncü taraf varlık kalitesi incelemesi ve gelecekteki önlemlerle gerektiği ölçüde stres testlerinin yapılması piyasa güveninin artırılmasına yardım edecektir.
Madde 16: Kredi büyümesini destekleyecek eylemler sınırlandırılmalıdır. Devlet bankaları ve Kredi Garanti Fonu (KGF) dahil olmak üzere borç vermeyi arttırma çabaları sınırlı olmalı ve kredinin yalnızca uygun borç alanlara verilmesi garanti altına alınmalıdır. Makro ihtiyati tedbirlerin geçmişteki uygulanmasına paralel olarak, yetkililer aşırı ve/veya tedbirsiz kredi büyümesini önlemek için bu tür araçları kullanmaya hazır olmalıdır. Özel banka borçlanmalarını zorunlu karşılıklarla teşvik eden son değişiklikler tekrar gözden geçirilmelidir.
Madde 17: Konkordato düzenlemesi ve mahkeme dışı yeniden yapılandırma konusunda halihazırdaki reformlara ek adımlar, kaynakların serbest bırakılması ve verimli kredilerin yeniden başlamasına yardımcı olacaktır. Heyet, mevcut konkordato mevzuatının borç veren ile kreditör arasında daha iyi bir denge sağlayacak bir şekilde kapsamlı olarak gözden geçirilmesini içeren devam edecen çabaları memnuniyetle karşılamaktadır. Geri dönmeyen kredilerin daha sıkı şekilde sınıflandırılması ve uygulanmasıyla birleştiğinde bu, takipteki alacakların daha iyi fiyatlandırılmasını ve mahkeme dışı çözümlerin çekiciliğinin artmasını sağlar, daha dayanıklı yeniden yapılandırmaları teşvik eder.
Madde 18: Yapısal reformlara odaklanmak, daha güçlü sürdürülebilir büyümeye dair beklentileri iyileştirir ve ekonominin şoklara karşı direncini artırır. Ürün piyasasındaki verimlilik piyasaya giriş ve çıkışları basitleştirerek, rekabetin önündeki engelleri gidererek ve otomatik enerji fiyatlandırma ayarlamalarını gerçekleştirerek artırılabilir. İnsan sermayesinin kalitesi, eğitimi ve iş başında eğitimleri daha yüksek bir seviyeye çıkararak yükseltilebilir. Çocukların erken yaşta eğitimi ve çocuk bakımı kadınların iş gücüne katılımını artırabilir. İşgücü piyasasının esnekliği geriye dönük maaş endekslemesinin ortadan kaldırılması ve asgari ücretlerin enflasyon beklentisi-verimlilikle uyumlu hale getirilmesiyle artırılabilir. Kıdem tazminatı, işgücü hareketliliğini teşvik etmek için yeniden düzenlenebilir.
Madde 19: Yönetimsel reformlar da büyüme beklentilerine yardımcı olabilir. Mevzuatsal öngörülebilirliği geliştirmek ve idari prosedürleri basitleştirmek iş ortamına ve yatırım iklimine yardım edecektir. Düzenleyici toleransın minimize edilmesi şeffaflığı artıracaktır. Yönetsel iyileştirmeler yapısal reform getirilerini de büyütebilir.