-YARGI ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL İSTANBUL (A.A) - 06.09.2010 - İstanbul Baro Başkanı Muammer Aydın, avukatlar ve barolar olarak şiddetle ihtiyaç duydukları, gerçek anlamda bir yargı reformunun gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti. Baro Başkanı Aydın, adli yılın başlaması dolayısıyla İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyeleriyle Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesinin önünde basın açıklaması yaptı. Adlı yıla hem ülke hem de meslek olarak birçok yaşamsal sorunla mücadele ederek girdiklerini ifade eden Aydın, terör, işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi önemli sorunlar dururken siyasi iktidarın salt yargıyı kendine bağımlı kılmak için giriştiği ve uzlaşmadan uzak, dayatmacı biçimde hazırladığı anayasa değişiklik paketi için referanduma gidilecek olmasının toplumsal kutuplaşmayı beraberinde getirdiğini söyledi. Muammer Aydın, her fırsatta mevcut yargıya ve anlayışına saygı duymadığını belirterek kendi anlayışına uygun bir yargıya özlemini dile getiren siyasi iktidarın yargıya ve kendi anlayışından olmayanlara karşı takındığı baskıcı tavrın demokratikleşmenin önündeki en önemli engellerden biri olduğunu kaydetti. Aydın, ''Avukatlar ve barolar olarak şiddetle ihtiyaç duyduğumuz, gerçek anlamda bir yargı reformunun gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtiyor, bir kez daha yetkilileri uyarıyoruz'' dedi. -YARGININ İŞ YÜKÜ SORUNU- Yargının ayrılmaz parçası olan avukatların ve baroların büyük sorunlar yaşadığını, staj aşamasında çalışma yasağı ve sosyal güvenceden yoksun üyelerinin mesleğe başladıklarında da ağır vergi yükleriyle karşı karşıya kaldığını belirten Aydın, avukatların kendi sosyal ve mesleki sorunlarının yanı sıra yargının ağır sorunlarıyla boğuşmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Aydın, yargının önemli sorunlarından birinin adliyelerdeki iş yükü olduğunu, mahkemelerdeki dosya yığılmalarından dolayı yargılama faaliyetlerinin aksadığını, adaletin tecellisinin geciktiğini ve adil yargılama ilkesinin zedelendiğini kaydederek, iş yükünün hakim, savcı ve personel alımı ve iş yükü planlamasıyla çözüme kavuşturulabileceğini söyledi. Ulusal Yargı Ağı Projesi'ndeki (UYAP) aksaklıkların işleri durma noktasına getirdiğini, adliyelerde fiziki eksiklikler ile altyapı eksikliklerinin sürdüğünü, adalete erişim uygulamasının bir an önce çağdaş ülke standartlarına çıkarılması gerektiğini belirten Aydın, tutuklama kurumunun da Türkiye'de yargılama tedbiri olmaktan çıkarak adeta infaz müessesine dönüştüğünü ileri sürdü. -ADİL YARGILANMA HAKKI- Baro Başkanı Aydın, İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin soruşturma evresinde, savunma yapılabilmesinin önünde gerek mevzuat gerekse uygulama kaynaklı pek çok sorun yaşandığını, etkin yapılamayan ve dikkate alınmayan bir savunmada yargılamanın adil yapılmasının mümkün olmadığını kaydetti. Terör ve organize suçların yargılanmasında masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı kapsamında savunma hakkını hiç kullandırmamaya yol açabilecek özel yargılama usulleri getirilmesinin insan hakları ve hukukun üstünlüğü prensipleriyle bağdaşmadığını ifade eden Aydın, şöyle konuştu: ''Türkiye'de yargı bağımsızlığının önündeki en büyük engellerden birisi HSYK'ya Adalet Bakanı ve müsteşarının üye olması ve başkanlık etmesidir. Adalet Bakanı, hükümeti temsil eden siyasi bir kimliktir. Siyasetin yargıya müdahalesi anlamına gelecek bu sistemin değiştirilmesini yıllardır savunuyoruz. 12 Eylülde yapılmak istenen değişikle Anayasa Mahkemesi ve HSYK yani yargı erki yürütme organının denetimine alınmak istenmektedir. Bu durum kuvvetler ayrılığı ilkesini temelinden sarsmaktadır.'' Aydın, son dönemde tartışma konusu yapılan emniyet ve yargıdaki ''cemaat yapılanması''nın da demokrasi ve hukuk devleti ilkesine zarar veren yapılanmaların başında geldiğini sözlerine ekledi.