Adalet Bakanlığı’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı Yargı Reformu Strateji Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklandı. Ancak belgede yer alan başlıklarla ilgili adımların nasıl atılacağı hazırlanacak taslaklarla netleşecek. İfade özgürlüğü ile ilgili davaların istinaf mahkemelerinin dışında Yargıtay’ın incelemesine de tabi tutulması, tutuklama tedbirinin kapsamının daraltılması, mevzuatın ifade özgürlüğü konusunda elden geçirilmesi gibi başlıkların nasıl uygulanacağı da taslakların içeriği oluştuktan sonra anlaşılabilecek. Bu başlıklarla ilgili taslaklarda Terörle Mücadele Kanunu’nun yer alıp almayacağı, Cumhuriyet davası, Barış İçin Akademisyenler dosyası gibi davalar açısından belirleyici olacak.
Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin açıklanmasıyla özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kalan davalarla ilgili olarak hemen somut adım atılacağı bekleniyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, genel ilke ve prensiplerin sıralandığı belgeyi açıklamasına rağmen, bunların nasıl uygulanacağını gösteren taslaklar eşzamanlı olarak Meclis’e sevk edilmedi. Bu konularda ayrı ayrı hazırlanacak taslakların içeriği, belgenin işaret ettiği ilke ve prensiplerin gerçekten uygulanıp uygulanmayacağını da gösterecek.
Taslakların bayram tatilinden sonra aşama aşama Meclis'e sevk edilebileceği konuşuluyor. Ancak Meclis'in bayram tatilinden sonra kısa bir süre açık tutulacağı, sonrasında tatile gireceği ve yeni yasama yılıyla birlikte çalışmalarına başlayacağı da belirtiliyor. Bu nedenle, taslakların yasalaşmasının sonbahara kalabileceği de dillendiriliyor.
Belgeye göre, ifade özgürlüğü ile ilgili davalarda istinaf mahkemesi dışında Yargıtay da temyiz incelemesi yapacak. Bu başlık özellikle Cumhuriyet davası ile Barış için Akademisyenler davaları açısından önemli. Cumhuriyet davasında, 5 yılın altında ceza alan 6 gazeteci halen cezaevinde. BAK davasında da iki akademisyen cezaevinde bulunuyor. Taslağın kapsamına Terörle Mücadele Yasası’nın da alınması durumunda Yargıtay incelemesi yapılana kadar bu isimlerin tahliye olmaları gündeme gelebilecek.
Ayrıca bu konuda ifade özgürlüğünün kapsamının genişletilmesine yönelik olarak Terörle Mücadele Kapsamı’nın 7/2. Maddesinde bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceği de net değil. Gidilmesi durumunda davalarda verilecek kararlar değişebilecek. Yeniden yargılama söz konusu olabilecek.
Tutuklama tedbirinin kapsamının daraltılarak, ifade özgürlüğü ile ilgili suçlarda uygulanmasının engellenmesi de çok sayıda gazeteci, yazar, akademisyen, sendikacının dosyalarını etkileyebilecek. Ancak burada da en önemli konu, TMK’nın 7/2. Maddesinin değişip değişmeyeceği. Zira davaların büyük bölümü “örgüt propagandası” başlıklı bu maddeden açılıyor.
Belgede, TMK’nın değişmesi konusunda ipucu verilmiyor ancak ifade özgürlüğünün kapsamının genişletilmesi konusunda çarpıcı vaatler sıralanıyor.
Bu vaatlerin gerçekleşebilmesi ise etkili kanun değişikliklerine bağlı. Belgede yer alan AİHM kararlarının uygulanmasına yönelik engellerin kaldırılması ilkesinin etkin biçimde uygulanabilmesi de aynı derecede önem taşıyor.