Yargıçlar Sendikası: Yargıtay ve Danıştay üyeliği kömür ve makarna gibi dağıtılmamalı!

Yargıçlar Sendikası: Yargıtay ve Danıştay üyeliği kömür ve makarna gibi dağıtılmamalı!

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun dün (15.12.2014) gerçekleştirdiği Yüksek Yargı (Yargıtay ve Danıştay) üyeliği atamalarına ilişkin kararnamesine ilişkin Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaolu, yazılı bir açıklama yaptı. Eminağaoğlu açıklamasında Ziya Paşa'ya atıfta bulunarak  "Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit, ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet..." dedi.

Eminağaoğlu, "Yargıtay ve Danıştay üyeliği sıfatlarını, yargıç ve cumhuriyet savcıları,  dağıtılan kömür ve makarna gibi değil, ehliyet ve liyakata göre gerçek anlamda seçimle kazanmalıdır" diye konuştu.

 

Eminağaolu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Anayasa Mahkemesi, HSYK ve YSK'nın üye sayıları Anayasa'da yer almakta olup, bu kurumların yapılarında değişikliğe gidilmesi için Anayasa değişikliği gerekmekte ise de; Anayasada üye sayılarına yer verilmediğinden Yargıtay ve Danıştay'ın üye sayılarının değiştirilmesi için Anayasa değişikliğine gerek duyulmadan, yasa değişikliği yoluna gidilmekte, her yasa değişikliği ile bu yüksek mahkemelerin yapılarına daha fazla müdahale edilmekte olup, gelinen noktada bu yüksek mahkemelerin yüksek mahkeme kimlikleri kağıt üzerinde kalmıştır. HSYK'nın, bu iki yüksek mahkeme ile ilgili yaptığı seçimlerle varılan üye sayılarıyla Dünya'da üçüncü dünya ülkeleri bile geride bırakılarak, hiç bir biçimde kırılamayacak bir rekora imza atılmıştır."

Yargıçlar Sendikası adına yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

HSYK seçimleri Ziya Paşa'nın ifadesiyle; "Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit, ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet..."

HSYK tarafından yapılan üye seçimi diye adlandırılan, ancak nerede ve nasıl seçildikleri belli olmayan bir liste, 15.12.2014 tarihinde Yargıtay ve Danıştay'ın yeni üyeleri diye açıklanmıştır.

HSYK genel kurul toplantıları ve HSYK gündemi gizli olmamasına, sadece oy verme işlemi gizli olmasına ve toplantının içeriği hakkında da açıklama yapmama hükmü bulunmasına, yeni HSYK'nın oluşum sürecinde, yeni HSYK üyelerince açıklık ve hesap verebilirlik ilkesinin esas alınacağının da vaat edilmesine,

•             Yargıtay ve Danıştay'a üyelik kadrosu ihdas eden 6572 sayılı Yasa'nın, Cumhurbaşkanı tarafından 12.12.2014 tarihinde gün bitiminde onaylanmasına ve aynı gün mükerrer resmi gazetede yayınlanmasına,

•             HSYK'nın, kendi çalışma usul ve esasları ile ilgili olarak 2012 yılında yaptığı yönetmelikte, önceden geniş bir takvime yaydığı Yargıtay ve Danıştay'a üye seçim sürecini şimdi tek güne sıkıştıracak biçimde değişikliğe giderek, bu değişikliğin de, anılan yasa ile ortaya çıkan üye seçimlerinde de uygulanabilirliği için, Başbakanlıkla aynı gün eşgüdüm sağlayıp, üstelik aynı günkü ve de aynı mükerrer resmi gazeteye yetiştirilip yayınlanmasına,

•             Söz konusu yönetmelik (md 6/2) uyarınca kurul gündeminin, toplantıdan üç gün önce HSYK üyelerine dağıtılacağı kuralı karşısında da, aynı gün HSYK Başkanı tarafından üstelik yeni düzenlemelerin de esas alınarak, 15.12.2014 tarihindeki genel kurul toplantısı için yeni ihdas edilen kadroları da kapsayan seçimi de içeren ve aynı gün yapılıp yetiştirildiği söylenen gündemin, yine aynı gün tüm üyelere dağıtıldığının da ifade edilmesine,

•             15.12.2014 tarihinde yapılacak genel kurul toplantına, bu gündemde değişiklik ile yeni konu eklenmesinin, bu toplantı gününden en az bir gün önce yapılacak bir genel kurul toplantısındaki karar ile (md 6/3) gerçekleşebilecek olmasına ve böyle bir genel kurul toplantısı ile de 15.12.2014 tarihi öncesinde gündeme ekleme yapılması yoluna gidilmemesine, en az bir gün öncesinin de aradaki hafta sonu tatili de gözetildiğinde, daha fazla bir süreyi fillen ortaya çıkarmasına,

•             Yürürlüğe giren 6572 sayılı Yasa (md 32) uyarınca disiplin cezalarına ilişkin getirilen düzenlemelerle ilgili başvuruların ancak ilk iş günü olan 15.12.2014 Pazartesi günü alınabilmesine, öncesinde (12.12.2014 cuma günü) alındığı söyleminin ise bu kapsamdaki kişilerin, kendi başvurularına dayanak mevzuatın hangi gün ne şekilde yürürlüğe gireceği ve veto edilmeyeceğini bilmeleri bağlantısını gündemine taşıyacaktır ki, varsayım diyerek bu durum söz konusu edilmediğin de, doğal olarak Pazartesi günü alınacak başvuruların da, aynı gün sonuçlandırılıp, aynı günkü gündeme eklenerek aynı günkü seçim sürecine yetiştirilmesinin de asla olanaklı bulunmamasına, belirli kişilere ve belirli cezaları alanlar için böyle bir ayrımcılığa yönelinmesine,

Demokratik hukuk devletinde karşılaşılamayacak, karşılaşılsa adına seçim denilemeyecek böyle bir tablo üzerine,

Basında çıkan haberlerden hareketle;

•             15.12.2014 tarihindeki HSYK genel kurul toplantısında Yargıtay ve Danıştay'a seçim yapılmakta olup olunmadığı,

•             Yapılmakta ise ne şekilde ve hangi yöntemle seçim yapılmakta olduğu yolunda bilgi ve toplantı gündemini elde etmeyi içeren ve ayrıca açıklık ilkesinden hareketle bu toplantıda izleyici olarak bulunma gibi Yargıçlar Sendikası Başkanı'nın isteklerine, HSYK Başkanı Bekir Bozdağ, kendisine ancak ulaşılabildiği ve tüm HSYK'da tüm HSYK üyeleri ile yemek halinde bulunduğu, toplantıya ara verildiği 15.12.2014 tarihinde saat 12.45 te karşı koymuş,

Bunun üzerine Yargıçlar Sendikası Başkanı'nca, gündemin görülmek istendiğinin ve açıklığın sağlanmasının istendiğinin belirtilip, bu tabloda "yüksek yargıya yönelik adeta üye kaçakçılığı niteliğindeki bu tutumun kınandığı" ifade edilmiş,

HSYK Başkanının "külhanbeyi misin sözü" üzerine, böyle bir amaç ve söylem ortaya konulmadığı, bir HSYK başkanına yakıştırılamayan bu sözün sonraki hukuk süreci nedeniyle, orada bulunanlarca unutulmaması gerektiği, tek amacın bu isteklerin karşılanması ve gündemin elde edilmesi beyanlarımıza rağmen, HSYK Başkanınca bu istek ve söylemlerimizin yargıçlık onuruyla bağdaşmadığı belirtilip bu isteklerimiz karşılanmadığı gibi, HSYK Başkanının sözü üzerine Sendika Başkanının HSYK yemekhanesinde bile bulunması fiziki müdahale ile HSYK Başkanı korumaları tarafından engellenmiş,

Yine Yargıçlar Sendikası Başkanının devam edilecek kurul toplantı ortamına katılması, gündeme ve gündemin ne zaman dağıtıldığı gibi bilgilere ulaşması da HSYK Başkanının emrini uygulayan HSYK Genel Sekreterince yerine getirilmemiş, durumun çalışma usul ve esaslarına aykırı olduğu HSYK genel sekreterine iletilerek, çalışma usul ve asaslarına uygun davranılması belirtilmiş, bu yönetmeliğe bakılması söylenmiş, sonrasında bu yönetmelikten bir örnek alma talebi burası "yol geçen hanı değil, dışarıdan temin edin denilerek" reddedilmiş, HSYK 2 nci Dairesinde temin edilen ve gösterilen yönetmeliğe rağmen süreç değişmemiş, tarafımızın içinde yer aldığı sürece ilişkin tüm kamera kayıt görüntüleri isteğine ilişkin dilekçemiz iletilmiş ancak bu isteğimiz henüz karşılanmamıştır. Sorumlular hakkında hukuksal yollar kullanılacaktır.

HSYK genel kurulu, bu yasa ve yönetmelik değişiklikleri için söz konusu olan, bu süreçlerin hukuksallığını denetimden kaçırarak, başvurulacak dava açma hakkını ortadan kaldırır, toplantıya katılan üyelere yönelik söz konusu olabilecek ve alınan kararlara karşı da başvuru sürelerini yok eder biçimde, yaratılan bir oldu bitti ile 15.12.2014 tarihinde Yargıtay'a 144, Danıştay'a 33 üye seçmiş bulunmaktadırlar.

Anayasa Mahkemesi, HSYK ve YSK'nın üye sayıları Anayasa'da yer almakta olup, bu kurumların yapılarında değişikliğe gidilmesi için Anayasa değişikliği gerekmekte ise de; Anayasada üye sayılarına yer verilmediğinden Yargıtay ve Danıştay'ın üye sayılarının değiştirilmesi için Anayasa değişikliğine gerek duyulmadan, yasa değişikliği yoluna gidilmekte, her yasa değişikliği ile bu yüksek mahkemelerin yapılarına daha fazla müdahale edilmekte olup, gelinen noktada bu yüksek mahkemelerin yüksek mahkeme kimlikleri kağıt üzerinde kalmıştır. HSYK'nın, bu iki yüksek mahkeme ile ilgili yaptığı seçimlerle varılan üye sayılarıyla Dünya'da üçüncü dünya ülkeleri bile geride bırakılarak, hiç bir biçimde kırılamayacak bir rekora imza atılmıştır.

DGMleri tabelasını değiştirip sistemde önce ÖGM sonra terör mahkemesi altında tutan şimdi ise sulh ceza hakimliği adı altında tüm sisteme yayan iktidar, bu iki yüksek mahkemeyi de kendisinin güvenliğini sağlayan kurumlara dönüştürme hedef ve iradesini açıkça ortaya koymuş, bunun için her seferinde anayasa değişikliği, yasa değişikliği ve seçimler yoluyla adım atmış, amacına ulaşana kadar bu adımlarını da hep sürdürmüş, hedefi için ödün verme yoluna dahi gitmiştir. Yapılanlar, DGM'lerin artık yüksek yargıya da taşınması, böylece yüksek yargının adalet yerine iktidar için güvenlik organlarına dönüştürülmesidir.

Tüm sürece iktidarın etkisi ve belirleyiciliği gözetilince, geldiğimiz noktada Ziya Paşa'nın ifadesiyle; "Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit, ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet..."

İşlem ve uygulamalar, yargıya müdahaleye zemin yaratan yeni mevzuattan hareket edilerek gerçekleştirilmiştir.

Varılan bu durumun hukuk devleti ile yargı etiği ile açıklanabilir hiç bir tarafı kalmamıştır.

Yeni mevzuatın 12.12.2014 Cuma günü söz konusu olan yürürlük tarihi ve de 15.12.2014 Pazartesi yapılan genel kurul toplantı tarihi gözetilecek olursa;

•             HSYK, siyasi iktidar, hükümet ve devletin tüm birimlerinin eşgüdümü altında yürüyen ve bu şekilde eşleşen seçim sürecinin 15.12.2014 tarihinde başlatılıp aynı gün sonuçlandırılması,

•             Seçime konu toplam 177 kadro için her HSYK üyesinin, seçilme yeterliliğindeki 3800 yargıç ve cumhuriyet savcısının dosyasını aynı gün inceleyip, her HSYK üyesinin kendi oy vereceği ilk 177 kişilik üye listesini belirlemesi,

•             Bundan sonra, 3800 kişilik seçim listeleri üzerinde yapılıp gerçekleştirilen seçim, sayım ve döküm işlemlerinin, yine aynı gün tamamlanıp hiç bir itirazla karşılaşmadan saat 17.00 de seçim sonuçları adı altında bu sonuçların açıklanması,

Hukuka, yargıya, adalete hakarettir, dalga geçmektir, alay etmektir. Bu durum geçmişteki yanlışların yeni söylem ve yeni yöntemlerle vahim boyutta tekrarlandığı yüksek yargıya yönelik işgal eylemidir.

Seçim ve buna ilişkin işlemler için söz konusu olan zaman bile hariç tutulduğunda;

•             Yapılan bu toplantıda, toplantının sekiz saat sürdüğü kabul edilse bile, bir kişi dosyası için bile bir HSYK üyesine 8 saniye zamanın kalmadığı,

•             Yeni mevzuatın 12.12.2014 Cuma günündeki yürürlük ve aynı gün yapılan gündem sonrası ilk çalışma günü olan 15.12.2014 Pazartesi gününde, tek gündemin seçim olmadığı anlaşılan ve genel kurul toplantı gündeminin de gizli tutulduğu böyle bir ortamda,(yürürlüğe giren yeni mevzuat kapsamında getirilen geçmişteki disiplin cezaları ile ilgili ancak 15.12.2014 günü yapılabilecek ve bu şekilde yapılacak başvurunun da, bu genel kurul gündemine alınmasının da 15.12.2014 günkü genel kurul toplantısından ancak bir gün önce yapılacak bir genel kurul toplantısında alınacak kararı  gerektirmesine ( md 6/3), bir gün önce ise yapılmış bir genel kurul toplantısı da bulunmamasına rağmen, yapılan bu genel kurul toplantı gündemine ancak bu şekilde yetişebilecek biçimde, nerede ne zaman başvurulduğu ve kurul gündemine alındığı da bilinmeyen, sonradan  bu şekilde gündeme de alınıp silinen disiplin cezaları ile seçilme yeterlilikleri de kazandırılan ve HSYK seçim sürecinde iktidarla olan ilişkileriyle öne de çıkan kişilerin de bu sürece dahil edilerek onların da seçildiği ayrıca gözetildiğinde), yapılan işlem,

Bir seçim değil dayatmadır.

Bir benden, iki senden, üç ondan mantığıyla hareket etmeyerek, ehliyet ve liyakati en öne çekerek, böyle bir süreçte görev almaları gerekirken, aksine davranış sergileyen HSYK üyelerini, yargıçlık etiğini gözeterek HSYK üyeliklerinden çekilmeye davet ediyoruz.

HSYK tarafından dosyaların daha önce incelenip veya incelettirilip, 177 kişilik listenin her üye tarafından önceden çalışıldığı ve 15.12.2014 tarihine kadar yetiştirildiği savları ise, herkesin cebinde nerede ve ne zaman hazırlandığı belli olmayan ajanda ve listeler ile dolaştığı, ayrıca iktidarca yapılacak kadro ihdasına ilişkin yasa değişikliklerinden ve bu değişikliğin de ne zaman yürürlüğe gireceğinden haberdar olma durumunu, bunu göre listelerin bu taih itibarıyla hazır olmama gibi bir durumun da söz konusu olmamasını, yine ortada bir ak liste bir de kara liste olduğu ve her listenin kendi içinde sıralamaya tabi tutulup yargının baştan aşağı çeşitli ölçütlerle fişlendiğini bile ortaya çıkarmaktadır ki, bu durum ayrıca rencide edicidir. Yargıyı, varlık nedenlerinden uzaklaştırılan darbelerde bile, böyle bir listeleme, sıralama, fişleme hali yaşanmamıştır. Bu durum asla kabul edilemez.

Yapılan yönetmelik değişikliğinin iptali ve yürütmesinin durdurulması için Yargıçlar Sendikası olarak, Danıştay'a 15.12.2014 tarihinde dava açılmış ise de, somut olay için açılan bu davada talep edilen yürütmenin durdurulması işleminin incelenmesi bile, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre çalışması varlık nedeni olan ve bu davadan da bilgilendirilen HSYK tarafından olanaksız kılınmıştır.

İleride olası bir iptal kararı durumunda alelacele bu sıfatları kazanmaları sağlanan 177 kişinin, böyle bir iptal kararı öncesinde imza atacağı binlerce kararın, toplumda bırakacağı izler silinemeyecektir. Bu durum ayrı bir hukuksal güven tartışmasına neden olmaktadır. Bu kişiler, hükümetle, siyasi iktidarla karşı karşıya kalınan yargı süreçlerinde de, siyasi iktidarın hızlandırdığı kendilerinin seçilme süreçleri gözetildiğinde, evrensel ilke olan "tarafsız olma yanında tarafsız da görülme kuralını" ihlal ettiklerinden, yargı çok ağır bir yara almıştır. Yargıya bu haksızlık yapılamaz. Yargı böyle bir güdüm altında tutulamaz.

Bir hukuk devletinde kim nereden ne kaçırmakta bu acelecilik ve denetimsizlik neden sergilenmektedir.

Yüksek yargı üyelerinin hangi yöntemlerle ve nasıl seçildikleri saklanıp, bu seçimlerin böyle kaptı kaçtı yöntemlerle, kapalı kapılar arkasında yapıldığı bir ülkede bu durum hazmedilerek sessiz kalınıyorsa, yargı için söylenecek başka söz kalmamaktadır.

Herkes, sahip olmaları durumunda bu haklarına zaten kavuşacağından, herkes haklarına sadece ve sadece hukuk ve etik içinde ulaşmalıdır.

Üye olarak seçilenleri, hakları onları bu sürece taşıyacaksa farklı bir sonuç ortaya çıkmayacağı için, haklarına hukuk ve etik içinde kavuşmaya, bu hukuk dışı ve etik dışı tabloyu, seçilenler ve seçilmeyenler üzerinde yaratılan gölge nedeniyle kınamaya, böyle bir süreçle ortaya çıkan görevi kabul etmemeye çağırıyoruz.

Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi için var olan HSYK, yargıya darbe yapan yargıda ayrımcılık yaratan bir kurum haline dönüşmemelidir.

Yargıtay ve Danıştay üyeliği sıfatlarını, yargıç ve cumhuriyet savcıları,  dağıtılan kömür ve makarna gibi değil, ehliyet ve liyakata göre gerçek anlamda seçimle kazanmalıdır.