Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “yeni Zekeriya Öz” olarak tanımladığı hakim Akın Gürlek’i Adalet Bakan Yardımcısı olarak ataması, “Görevini yaptı, ödüllendirildi” tepkilerine yol açtı. Türkiye’nin en kritik dosyalarına bakan ve tartışmalı kararlara imza atan farklı isimler de Gürlek gibi ödüllendirildi. Adalet Bakanlığı’ndan Yargıtay üyeliğine, Anayasa Mahkemesi üyeliğinden, ağır ceza mahkemelerine en kritik görevlerde tanıdık isimler var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, başkanlık sistemi, af düzenlemesi gibi kritik yasa çalışmaları için görevlendirecek kadar güvendiği Abdülhamit Gül’ün Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde, İstanbul Grubu olarak bilinen, özellikle İstanbul’daki mahkemelerde etkili olduğu söylenen kesimle, bakanlık arasında çatışma yaşandığı iddiaları kulislere yansıyordu.
Gül’ün Yargıtay’ın bir kesiminde etkili olduğu, buna karşılık İstanbul Grubu’nun İstanbul’daki etkinliğini kıramadığı iddia ediliyordu.
Bu çatışmalı süreç sonunda Gül, Adalet Bakanlığı görevinden “affını istedi.” Erdoğan, her dönem en çok güvendiği isimlerden olan Bekir Bozdağ’ı, üçüncü kez Adalet Bakanı olarak seçti.
Erdoğan’ın, dışarıdan bir isim yerine TBMM'den, Anayasa Komisyonu Başkanlığı gibi önemli bir görevde bulunan Bekir Bozdağ'ı ataması, “yargıda, büyük önem verilen yeni dönemde sorun istenmiyor” mesajı olarak algılandı.
Bozdağ, daha önce, 2013 yılında Hatay Büyükşehir Belediye başkan adaylığı nedeniyle görevinden ayrılan Sadullah Ergin'in yerine Adalet Bakanlığı koltuğuna oturmuş,
Mart 2015'te 8 ay koltuğunu Kenan İpek’e bırakmıştı. Ardından yeniden Adalet Bakanlığı koltuğuna oturan Bozdağ, Temmuz 2017’ye kadar bu görevi sürdürmüştü. Abdülhamit Gül’ün bakanlık koltuğuna oturmasıyla önce Başbakan Yardımcılığı yapan Bozdağ, daha sonra TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığı’na getirildi.
Cumhurbaşkanı ve çevresiyle tam uyumlu çalışmasıyla bilinen Bekir Bozdağ, 17-25 Aralık, 15 Temmuz gibi kritik eşiklerin dönüldüğü dönemde bulunduğu bakanlık görevine, 2023 seçimleri öncesinde yeniden atandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Bozdağ’ın yardımcısı olarak önceki gün Akın Gürlek’i ataması, yargıyla ilgili, “ödüllendirme” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
İstanbul’da, farklı mahkemelerde görev yapan Gürlek, iktidarın yakından ilgilendiği dosyalara atanmasıyla gündeme geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Yeni Zekeriya Öz” olarak tanımladığı Gürlek, yakın zamanda, Anayasa Mahkemesi’nin CHP’li Enis Berberoğlu hakkındaki yargılamanın yenilenmesi kararına direnmesiyle gündeme geldi. Gürlek, AYM’nin böyle bir hakkı olmadığını savunmuştu. Anayasa Mahkemesi, bunun üzerine yeni bir karara imza atmış, bu kararı, anayasanın uygulanmasını sağlamakla sadece kendilerinin görevli olmadığı uyarısıyla birlikte TBMM ve HSK’ye göndermişti. Berberoğlu, bu karardan sonra haklarına yeniden kavuşabilmişti.
Gürlek hakkında bu nedenlerle HSK’ye yapılan çok sayıda başvuru bulunuyor. Gürlek, Berberoğlu davası dışında şu kararlara imza atan heyetlere de başkanlık yaptı:
- Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’ya, "Gülen yapılanmasına bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 3'er yıl 6'şar ay 15'er gün hapis cezası verilmesi,
- HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'a örgüt propagandası suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezası verilmesi,
- CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu ise sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 yıl 8 ay hapis cezası verilmesi,
- Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı 2,5 yıl hapis cezası verilmesi,
- Gazeteci Can Dündar'ın gayrımenkullerine el konulması,
- ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD’li avukatların hapse mahkum edilmesi,
- Barış Akademisyenleri’ne üst sınırdan ceza verilmesi.
Bozdağ’ın dört bakan yardımcısından bir diğeri de yargıda hızla yükselen isimlerden biri olan Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz.
Yılmaz, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yaptığı baskınla gündeme gelen, “paramiliter güç” iddialarının odağındaki şirket olan SADAT’la ilgili suç duyurusunu takipsizlikle sonuçlandıran isim.
Aynı zamanda, Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın, AİHM kararına rağmen, dava bitene kadar cezaevinde kalmasına yol açan kararlarda da Yılmaz’ın imzası var.
Gezi davasından beraat eden Kavala, aynı gün tahliyesine de karar verilmesi nedeniyle cezaevinden çıkartılmış ancak serbest bırakılmayarak emniyete götürülmüştü. Daha önce tahliye edildiği dosyasındaki suç tanımı, “casusluk” suçu olarak değiştirilen Kavala, Yılmaz’ın talebiyle yeniden tutuklanmıştı. Yılmaz, Kavala hakkında bu suçtan iddianame hazırladı. Kavala, böylece aynı eylemlerden farklı davalar açılarak cezaevinde tutuldu. Ağırlaştırılmış müebbete mahkum edilirken de casusluk suçundan beraatine karar verildi. O dönemde İstanbul Başsavcı Vekili olan Yılmaz, bu sürecin ardından Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yapmaya başladı.
İstanbul’dan yargının kritik noktalarına yapılan atamalar dikkat çekici. En dikkati çeken isimlerin başında da eski İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan geliyor.
2015’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olduktan sonra hızla önce başsavcılığa terfi etti ardından AYM üyeliğine geçti. Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçiliş biçimi büyük tartışma yarattı. Hakimler ve Savcılar Kurulu, Fidan’ı, sürpriz biçimde Yargıtay üyeliğine seçti. Yargıtay’da göreve başlamadan, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay kontenjanından boşalan üyeliğine aday oldu. Tek bir gün bile görev yapmadığı Yargıtay’da en yüksek oyu alan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, en yüksek oyu alan üç aday arasından AYM üyeliğine atandı. 27 Ekim 2020’de Yargıtay’a, 23 Ocak 2021’de AYM üyeliğine seçilmesiyle tarihe geçti.
Savcılık yaptığı dönemde, Gezi eylemleri sırasında gaz fişeği ile gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya hakkındaki takipsizlik kararında, polisle ilgili diğer darp dosyalarında verilen takipsizlik kararlarında Fidan’ın imzasını görmek mümkün. Bu davaların birçoğunda Anayasa Mahkemesi ya da AİHM, Türkiye’nin mağdurlara tazminat ödemesine karar verdi.
Ancak asıl olarak Selam Tevhid, MİT tırlarının durdurulması, Balyoz, Barış Akademisyenleri gibi dosyalarda ve başsavcılık yaptığı dönemde “olur” verdiği soruşturmalarla gündeme geldi. Fidan, Can Dündar-Erdem Gül, Gezi ve Osman Kavala davalarında aktif rol oynadı.
AKP'den istifa ederek Deva Partisi'ne katılan İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, İrfan Fidan ile savcılık görevindeyken yaptığı bir görüşmeyi şöyle anlatmıştı:
"Kendi odasında çay içtik. Önünde büyük bir masa vardı. Masasını gösterdi. ‘Devletin kaderi bu masada belirleniyor’ gibi bir cümle kurdu. Ben, tabii o cümleyi duyunca inanın aklıma doksanlı yılların başı geldi zaten.”
Gezi davasında Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet hapse, diğer 7 sanığın 18’er yıl hapse mahkum edilmesine hükmeden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde de AKP’li bir isim yer alıyordu. Duruşmada, Murat Bircan’ın 2018 yılında AKP'den Samsun milletvekili aday adayı olduğu ortaya çıktı. Bircan'ın aday adaylığı sürecinde yaptığı açıklamalarda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan için, "Güçlü bir Türkiye için güçlü bir lidere ihtiyacımız var. Bu güçlü lider de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Türkiye’nin 2023 ve 2071 hedeflerine ancak Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ulaşabiliriz" sözleri de dikkat çekti. Avukatlar, yargı bağımsızlığı çiğnendiği için mahkeme heyetinin çekilmesini talep etti. Mahkeme, Murat Bircan’ın davadan çekilmesi talebini reddetti.
Gazeteci İsmail Saymaz hakkında, Bircan’ın eşi Arzu Bircan’ın FETÖ itirafçısı olarak sorgulandığını, itiraflarda bulunduğu halde, “müşteki-şikayetçi” sıfatıyla dinlenilerek hukuken korunduğunu haberleştirmesi üzerine soruşturma açıldı.
Terfiler ve ödüllendirmeler bu isimlerle sınırlı değil. Daha önce de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan Mehmet Altan'ı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen tahliye etmeyen, cezaevinde fazladan 5,5 ay daha yatmasına neden olan hakimlerden Orkun Dağ, hakkındaki suç duyurularına rağmen Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından Yargıtay üyeliğine atandı. Dağ hakkında yaptığı işlemler nedeniyle açılan tazminat davası ise sürüyor.
Dağ ve heyetteki diğer hakimlerin Altan hakkındaki AYM ve AİHM kararlarını uygulamadığı dönemde, Anayasa Mahkemesi, anayasayı anımsatan açıklamalar yapmak zorunda kalmıştı. Altan da cezaevinde fazladan 5,5 ay yattıktan sonra ancak istinaf mahkemesi kararıyla tahliye olabilmişti.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce yeni isim hakim ve savcı olarak atandı. CHP’li Barış Yarkadaş, 2018’de Adalet Bakanlığı tarafından hakim ve savcılığa kabul edilen 1236 avukat arasında AKP’de aktif görev yapmış çok sayıda ismin bulunduğunu belirterek 113 kişilik bir liste açıklamıştı. Bu isimlerin büyük bölümü, Ankara ve İstanbul’da kritik görevlerde bulunuyor.
AKP-MHP oylarıyla getirilen yeni seçim düzenlemesiyle, 2023 seçimi öncesinde, il ve ilçe seçim kurullarının da tamamı değişiyor. Yargı kaynakları, daha önce bir il ve ilçedeki en kıdemli ismin başkanlık ettiği seçim kurullarına kimsenin talip olmak istemediğini, AKP döneminde birinci sınıfa ayrılan isimlerin bu görevlere talip olduklarını belirtiyor. Yeni düzenlemeye göre, il ve ilçe seçim kurulu başkanları, adliyelerde oluşturulan komisyonların kapalı odada çekeceği kurayla, birinci sınıf hakimler arasından seçilecek. Türkiye, 2023 seçimine, bütünüyle değiştirilmiş il ve ilçe seçim kurullarıyla gidecek.
TIKLAYIN | AYM kararına uymayan hâkime terfi: Yargıtay üyeliği, Adalet Bakan Yardımcılığı