Yargısız infaz yapılıyor

Yargısız infaz yapılıyor

Albay Dursun Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik, "müvekkilinin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi her türlü hukuki izahtan yoksun" olduğunu ifade etti.      Çevik, yaptığı yazılı açıklamada, medyada "irtica ile mücadele planı" adı altında yer alan haberlerde "planı müvekkilinin hazırladığı ve altını imzaladığının iddia edildiğini" kaydederek, bu iddialar üzerine müvekkili Albay Dursun Çiçek adına açıklama yapmak mecburiyeti doğduğunu ifade etti.

Gelinen bu aşamada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği belirtilen bir ihbar mektubunda, "planın müvekkili Çiçek tarafından hazırlandığı ve altındaki ıslak imzanın da müvekkiline ait olduğunun" iddia edildiğini anımsatan Çevik, "Tamamen hukuk dışı ve kamuoyuna yönlendirmeye yönelik bu iddiaların sistematik ve metodik açıdan hukuki bir tutarlılığı bulunmamaktadır" görüşünü savundu.

Çevik, açıklamasında  "Bu iddialarda, 12 Haziran'dan bugüne kadar geçen sürede, günümüzün teknolojik imkanları kullanılarak ıslak imzanın da taklit edilebileceği gerçeği gözardı edilmiştir. Cumhuriyet Savcılarının sadece aleyhte olan delilleri değil, lehte olan delilleri de toplaması gerekir. Aksi yaklaşım hukuk devletinde asla tasvip görmeyecek, yargısız infaz sistemini çağrıştıracaktır. Kaldı ki, müvekkilimin evinde, iş yerinde, arabasında yapılan aramalarda ıslak imza iddiasını teyit edecek herhangi bir kanıt bulunmamıştır" ifadelerine yer verdi.

Mustafa Çevik, "Buna karşın, bazı medya kuruluşlarında müdafilerden saklanan soruşturma dosyasına atıfta bulunularak müvekkilimin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi her türlü hukuki izahtan yoksundur. Gündeme taşınan yeni iddiaların Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında her yönüyle incelenmesini ve gerçeklerin kamuoyuna açıklanmasını bekliyoruz" dedi.

Gündem değiştirme iddiası

İrtica eylem planı, aylar sonra bir subayın savcılara gönderdiği "orijinal belge" ve beraberindeki ihbar mektubuyla tekrar gündemde. Kürt açılımı ve PKK'lıların gelişi nedeniyle gergin günler geçiren Türkiye'de, gündem değiştirme amaçlı olarak, belgenin ve beraberindeki iddiaların tekrar gündeme "getirildiği" konuşuluyor.

CHP lideri Deniz Baykal da bugünkü grup toplantısında imalı konuştu; "4.5 ay önceki albay problemi şimdi Genelkurmay Başkanı problemi haline getirildi. Bu tesadüfen mi oldu?" dedi. DETAY

Belge ve tartışmalar

İrticayla Mücadele Planı, Taraf gazetesinin 12 Haziran 2009 tarihli sayısıyla gündeme gelmişti. Belgede, AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatini yıpratmak için yapılması gerekenler sıralanıyordu.

'AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' başlıklı haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, bir şüphelinin ofisinde yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen bir belgeye istinaden, Genelkurmay Harekat Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' adı altında bir çalışma yapıldığı belirtiliyordu.

Çalışmayı içeren belgenin altında 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in paraf ve imzasının bulunduğu iddia edilmiş ve belgeye ait fotokopiler yer almıştı.

Taraf gazetesinde yayımlanan haber üzerine Genelkurmay Başkanlığı'nca soruşturma emri verilmiş ve aynı gün Askeri Savcılık tarafından olayla ilgili soruşturma başlatılmıştı.

Albay Dursun Çiçek "örgüt üyeliği" suçlaması ile tutuklanmış ve Hasdal Askeri Cezaevi'ne konulmuştu. Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklanmasının ardından 24 saat geçmeden avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edilmişti.

Belgenin sahte olduğunun anlaşılması üzerine, askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.

Genelkurmay Başkanlığı, doğruluğu ortaya konulamayan belgeyi üretenler, sızdıranlar ve yayımlayanlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi kararlaştırmış ve "Sahte belge üretenler yargılansın" demişti.

Konu, bir subayın Ergenekon savcılarına gönderdiği "orijinal belge" ve beraberindeki ihbar mektubuyla tekrar gündemde. Belgeyi gönderen subay, "Tartışmaların başladığı dönemde Albay Dursun Çiçek'in odasındaki belgelerin imha edildiğini, kendisinin sadece bu belgeyi kurtarabildiğini" yazmıştı.