Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, idam cezasının toplumu, üniversiteyi, yasamayı, yürütmeyi ilgilendiren bir olay olduğunu belirterek, tartışılması gerektiğini söyledi.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yüksek yargı muhabirleriyle Yargıtay Evi'nde bir araya gelerek, değerlendirmelerde bulundu.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Özgecan Aslan cinayetinin ardından kamuoyundaki "idam cezası" tartışmalarının hatırlatılması üzerine Cirit, bu cinayetin trajik, toplumu derinden sarsan bir olay olduğunu söyledi.
Artık çok davalı bir toplum olunduğunu, toplumun genlerini düzeltmek gerektiğini belirten Cirit, "Sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, empatiyi geliştirmemiz gerekir, her konuda bunu geliştirmemiz gerekir. Özgecan olayı trajik bir olay. Her olayın sosyal, ekonomik, boyutları vardır. Her şeyden önce eğitim boyutu vardır. Eğitimimizin topluma yararlı bireyler yetiştirmesi, karşılıklı sevgiyi, saygıyı, empatiyi geliştirmesi gerekir" diye konuştu.
Türkiye'de en ufak uyuşmazlıkta, bir trafik uyuşmazlığında bile silahların çekildiğini, insanların nedensiz öldürüldüğünü belirten Cirit, "Bu toplum açısından çok sağlıklı bir olay değil. Bunu sağlıklı hale getirmek lazım. Olayın farklı boyutları var. Eğitimi iyi geliştirmemiz lazım. Okul eğitimi var, sokağın getirdiği eğitim var. Her şeyden önce görsel medyanın toplumu derinden etkilediğini görmekteyiz. Herkesin otokontrol sistemini kurması lazım" dedi.
Özgecan Aslan olayının herkesi derinden sarstığını dile getiren Cirit, şöyle devam etti: "Biz Avrupa uyum süreci içinde 4771 sayılı yasayla idam olayını kaldırdık. Çünkü Avrupa Komisyonunda bu konuda imzamız olduğu için idamı kaldıracağımıza söz verdik ve idamı kaldırdık ama Özgecan olayından sonra toplumda basit bir anket yapılsa herhalde yüzde 80, bu idamın geri gelmesini tekrar ister diye düşünüyorum.
Diğer taraftan bizim Kıta Avrupası'nda idam cezası yok ama dünyanın birçok ülkesinde idam cezası, değişik şekillerde, zehir zerk etmek suretiyle vardır. Ama biz, Avrupa uyum süreci içinde buna imza attık. Bu tartışılması gereken bir olay. Sadece yargı olarak bizi ilgilendiren bir olay değil. Toplumu, üniversiteyi, yasamayı, yürütmeyi ilgilendiren bir olay, bunların tartışılması gerekir diye düşünüyorum."
Başkan İsmail Rüştü Cirit, Mardin'de 13 yaşında, 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç. davasındaki Yargıtay kararının çok eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine, burada teknik bazı durumların söz konusu olduğunu söyledi.
2005'ten sonraki Türk Ceza Kanunu ile önceki kanunun farklı yaptırımlar öngördüğünü hatırlatan Cirit, o dosyayla ilgili kanunların değerlendirilmesinde bilgi, iletişim eksikliğinden kaynaklanan sıkıntı yaşandığını anlattı.
Cirit, "Biz yasaları uygulamakla yükümlü insanlarız. Yasaları uygularken hislerimiz, duygularımız olmaz, yasa neyse odur. Devlet aklında mantık vardır, duygu ve his olmaz. Bizim arkadaşlarımız da o şekilde davranmışlardır. Bence iletişim eksikliği. Yeni kuracağımız basın bürosuyla bu iletişim eksikliğinin kaldırılmasını düşünüyoruz" diye konuştu.
"Kadın cinayeti sonucu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan bir sanığa mahkeme tarafından 'kravat taktığı, saygılı davrandığı' gerekçesiyle iyi hal indirimi uygulanıyor. Ceza indirimleri konusunda bir çalışmanız olabilir mi" sorusuna Başkan Cirit, şu yanıtı verdi:
"Bu olay, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62. maddesiyle ilgili. Bu maddede takdire dayalı iyi hal indirimi var. Orada değişik kıstaslar getirilmiş. Bunlardan birisi yargılama sürecinde göstermiş olduğu davranış. Bu davranış olumlu bir davranışsa, mahkemeye gelirken gereken özeni ve saygıyı göstermişse, soruları doğru cevaplamışsa bunlar hakimin takdirinde olduğu için hakim bunu olumlu veya olumsuz olarak değerlendirebiliyor. Burada bir keyfiliğin olmaması lazım. Yargıtay dairelerimiz keyfiliğin ortadan kaldırılması, zaman zaman içtihat birliği sağlaması için bunlara çok özenle bakıyor, takip ediyor ve farklı durum olmuşsa bunu düzeltiyor. Yani bir kıstası olması lazım. Bu keyfilik değildir. Takdir hakkı kullanırken de keyfi bir hak değildir. Yargıtay ilgili daireleri ciddi şekilde bunu takip ediyor."