Yargıtay Başsavcılığı uyardı: Türban serbestisi Anayasa'ya aykırı

Yargıtay Başsavcılığı uyardı: Türban serbestisi Anayasa'ya aykırı

 

T24- YÖK Başkanı'nın yeni türban açıklamasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir açıklama geldi. Açıklamada, "Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır ve yüksek mahkeme türban iznini laikliğe aykırı bulmuştur" denildi.  Açıklamada,  "AiHM türbanı dini bir simge olarak görmüştür. Ve AİHM kararına gore yasak zorunlu tedbirdir" ifadesi de kullanıldı. "Anayasa, Anayasa Mahkemesi ve AİHM'in kurallarına uyulmalı" denilen açıklamanın tam metni şöyle:Son günlerde görsel ve yazılı yayın organlarında kamu kuruluslarından sayılan yüksekögretim kurumlarında ögrencilerin dinsel inançları nedeniyletürban takmak suretiyle ögrenim görmelerinin saglanması için Anayasa veyayasa degisikligi yapılması gerektigi, bu amaçla kıyafet serbestisi tanınmamasının egitim ve ögretim özgürlügüne ve esitlik ilkesine aykırı oldugu yönünde yer alan haber, yorum ve siyasi kisilerin beyanları ile ilgili olarak su hususların açıklanmasında fayda görülmüstür.

Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılıgı, siyasi partilerin eylemlerini, devletinbagımsızlıgına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlügüne, millet egemenligine,demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine, insan haklarına, esitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olup olmadıgı yönünden sorusturmakla görevli ve yetkilidir.

Anayasanın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanısma ve adalet anlayısı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiligine baglı, baslangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Kuvvetler ayrılıgı, hukukun üstünlügü ve yargının bagımsızlıgı, hukuk devletinin temel ilkelerindendir.

Anayasanın 11. maddesinde Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diger kurulus ve kisileri baglayan temel hukuk kuralları olarak tanımlanması ve yasaların Anayasaya aykırı olamayacagının vurgulanması, 153. maddesinin son fıkrasında Anayasa Mahkemesinin kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kisileri baglayacagının öngörülmesi, 138. maddesinin son fıkrasında ise yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldugunun, bu organlar ile idarenin, mahkeme kararlarını degistiremeyeceginin ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceginin açıkça hükme baglanması hukuk devleti ilkesinin geregi ve sonucudur.

Dinsel inanç veya dinsel kurallarla dogrudan iliski ve baglantı kurularak yapılan düzenlemeler, hem devrim yasalarını, hem de laiklik ilkesini ilgilendirir. Yüksekögretim kurumlarındaki ögrencilerin giyimlerini düzenlerken türban kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlilik tanımak, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırma suretiyle laiklik ilkesine aykırılık olusturur.

Anayasa Mahkemesinin kararlarında, yüksek ögrenim kurumlarında ögrencilerin dinsel inanca dayalı türban ile ögrenim görmelerine izin veren düzenlemelerin Anayasanın laiklik ve esitlik ilkelerine açıkça aykırılık olusturdugu hükme baglanmıs, Danıstay’ın verdigi kararlarda kamu kurumlarında dini inançla türban takmak suretiyle ögrenim görme ve hizmet vermenin hukuka/anayasaya aykırılık olusturacagı belirtilmistir.

Laiklik ilkesi, Avrupa kamu düzeni içerisinde de koruma görmekte ve laiklik ilkesine aykırı, bu ilkeye saygı gösterilmemesi seklindeki tutum ve eylemlerin demokratik bir hak oldugu savunması kabul görmemektedir.  

Avrupa İnsan Hakları Sözlesmesinin ibadet, egitim, uygulama ve gözlem gibi bir kisinin dinini veya inancını açıklama biçimlerini belirten 9. maddesi, bir din veya inanç tarafından yönlendirilmis bir hareketi korumamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, laiklik ilkesinin, hukukun üstünlügü ve insan hakları ve demokrasiye saygı ilkeleriyle uyum içinde bulunan Devletin temel ilkelerinden biri oldugunu, Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen laiklik kavramının Avrupa İnsan Hakları Sözlesmesinin temelini olusturan degerler ile uyumlu bulundugunu ve bu ilkenin desteklenmesinin Ülkemizde demokrasinin korunması için gerekli oldugunu, yine Anayasanın temelini olusturan cinsiyet esitligini de kapsayan esitlik ilkesinin Sözlesmenin temelini olusturan anahtar ilkelerden biri oldugunu belirtmis, üniversitelerde İslami basörtüsü takılmasına sınırlamalar getiren düzenlemelerin ve bunları uygulamaya yönelik tedbirlerin, güdülen amaçlarla orantılı ve haklı olduguna ve demokratik bir toplumda gerekli olarak kabul edilmesi gerektigi sonucuna varmıs, laiklik ilkesine aykırı davranısların din ve vicdan özgürlügüne iliskin 9. maddesi tarafından korunamayacagını karara baglamıstır.

Bu baglamda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 4. Dairesinin 29.6.2004 tarihli ve Büyük Dairenin 10.11.2005 tarihli kararlarında, türbanın yasaklanmasının “baskalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” ile “kamu düzeni ve güvenligin saglanması” bakımından demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliginde oldugunu kabul etmistir. Mahkeme 15.2.2001 tarihli kararında türban taktıgı için ilkögretim kurumlarında ögretmenlik yapması engellenen ögretmenin basvurusunu reddederken, türbanın cinsiyetler arası esitlik ilkesiyle bagdasması güç olan dini bir simge oldugunu, buna izin verilmesinin diger dinlerin giyim sembollerinin de kullanımını beraberinde getirecegini, okullarda devletin tarafsızlıgını tehlikeye düsürecegini ve yasaklamanın altında önemli bir kamu yararı bulundugunu, sonuç olarak ögretim faaliyetinde basörtüsü takma yasagının baskalarının hak ve özgürlüklerinin, kamu güvenliginin ve kamu düzeninin korunması amacıyla orantılı ve demokratik bir tedbir oldugunu ifade etmistir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 3. Dairesinin 31.7.2001 ve Büyük Dairenin 13.2.2003 tarihli kararlarında da basörtüsü takma özgürlügünün baskalarının hak ve özgürlüklerinin, kamu düzeni ve güvenliginin korunması geregiyle çatısması durumunda sınırlanabilecegini, laiklik ilkesine saygı gösterilmemesi seklindeki bir tutumun sözlesmeden yararlanamayacagı, üniversitelerde çogunluga mensup dinin gereklerini yerine getirmeyen veya baska dinlere mensup ögrenciler üzerinde baskı kurulmasını engelleyecek önlemlerin sözlesmeye uygun oldugu, laik üniversitelerde çesitli inançlara mensup ögrencilerin barıs içinde bir arada yasamalarını ve dolayısıyla da kamu düzeni ve baskalarının inançlarının korunmasını teminen söz konusu dine iliskin ritüel ve simgeleri sergilemenin yeri ve seklini belirleme hususunda sınırlamalar öngörülebilecegi kabul edilmistir.

Gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuk boyutu ile incelenip degerlendirildiginde; yüksek yargı organlarının kararlarında üniversite ve diger egitim ve ögretim kurumlarında türbanın din ve vicdan özgürlügü kapsamında koruma görmediginin, laiklik ilkesiyle bagdasmadıgının açık ve tartısmasız bir biçimde vurgulandıgı görülmektedir.

Hukuk devletinin gerçeklesmesini, demokratik kuralların yerlesmesini saglayan yüksek yargı organlarının kararları karsısında; sözü edilen konuda siyasi çevrelerin aksi yöndeki beyanları, politik çıkara dayalı ve Devletimizin temel niteliklerinden olan hukuk devleti, laiklik ve esitlik ilkeleri ile bagdasmaz niteliktedir.

 

Belirtilen ilke ve kararlar ısıgında; bir hukuk devletinde bu konudaki düzenlemelerin, yargı kararlarına aykırı olarak gerçeklestirilemeyecegi ve özellikle 2547 sayılı Yüksekögretim Yasası’yla bu Yasa’ya dayanılarak çıkarılacak düzenlemelerde yüksek yargı organlarının kararları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygunluk gözetilmesi gerektigi gibi yürürlüge konulacak yeni kuralların da bu metinlere aykırı olamayacagı, bundan sonraki siyasi, toplumsal, kurumsal, ekonomik ve hukuki sorumlulukların tüm siyasi partilere ait olacagı, üstün degerler tasıyan, objektif ve tarafsız düsünen, hukuk devletine baglı yüce Türk Milletinin bilgisi dahilindedir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.