Yargıtay, tüzüğünde “Alevilerin ibadethanesi cemevidir” yazan derneği, “Devrim kanunlarına göre ibadet yeri camidir” diyerek mahkûm etti.
CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Meclis’te cemevi açılması talebine “Cemevi ibadethane değildir” diyen TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ten sonra Yargıtay da Alevileri kızdıracak bir hamlede bulundu. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, tüzüğündeki “cemevlerini ibadet yeri olarak” nitelendiren ifadeler nedeniyle Ankara’da bulunan Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkında açılan kapatma davasını reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Daire, “cami ve mescit dışında bir yerin ibadethane kabul edilemeyeceği” hükmüne vardı. Şimdi dosya yeniden yerel mahkemeye gidecek. Yerel mahkeme, “Cemevi ibadethanedir, Alevilik dindir” görüşünde direnirse, dosya bu kez üst kurul sıfatıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na sevk edilecek. Bu kurulun verdiği karar bağlayıcı olacak. Ancak yerel mahkeme eski kararında direnmeyip, bozma kararına uyarsa, derneğin kapatılmasına karar verecek.
Yargıtay’ın kararına konu davanın hikâyesi şöyle: Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği’nin tüzüğünde “Alevi inanç ve ibadet merkezi olan cemevlerini yapmak ve yaptırmak, imar planlarında ibadet merkezi olarak ayrılan alanlarda Alevi yurttaşların yaşadığı yerlerde cemevi inşası için girişimde bulunmak” ifadeleri yer aldı. Ankara Valiliği, tüzüğün değiştirilmesini istedi. Talebi kabul edilmeyince de Ankara Başsavcılığı’nın derneğin feshedilmesi için dava açmasını istedi. Ankara Başsavcılığı da 24 Kasım 2010’da Ankara 16. Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, “Aleviliğin bir din, cemevinin de ibadethane olmadığı” gerekçesiyle derneğin kapatılmasını istedi. Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi, valiliğin ve savcılığın, tüzüğünde cemevi ifadesine yer veren derneğin kapatılması yönündeki istemini reddetti. Mahkeme ret kararını şu gerekçeye dayandırdı: “Cemevleri yüzyıllardır Alevilerin ibadet yeri olarak toplumca bilinmiş ve kabul görmüştür. Derneğin tüzüğünde yazılı bulunan ‘cemevleri ibadethanedir’ hükmü Anayasa’nın 2. maddesine aykırılık taşımadığı gibi kanunlarla da yasaklanmamıştır.”
Ancak yerel mahkemenin bu özgürlükçü kararı bu kez Yargıtay’a çarptı. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, mahkemenin cemevini ibadethane olarak kabul eden kararını oyçokluğu ile bozdu. Kararla, cami ve mescit dışında bir yerin ibadethane olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle derneğin kapatılmasını isteyen savcılık ve valiliğe destek verildi. “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanuna” atıfta bulunulan daire kararında şu ifadeler yer aldı: “Kişilerin sivil toplum örgütü olarak yasal mevzuatı sınırları içinde serbestçe dernek kurarak dernek çatısı altında faaliyetlerine devam ettirmelerinin mümkün olduğu kuşkusuzdur. Davalı derneğin tüzüğünde kanuna aykırılık teşkil eden maddelerindeki değişiklikleri yapmaması nedeniyle tüzüğün kanuna aykırı hale geldiği dikkate alınarak davanın kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz, Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına gününde oyçokluğu ile karar verildi.”
Alevi derneklerinde uzun süre yöneticilik yapan ve bu davada vekalet üstlenen avukat Kazım Genç Yargıtay kararını Taraf ’a şöyle değerlendirdi: “AKP’nin ve Meclis Başkanı’nın görüşleri yargı kararlarını etkiliyor. Diyanet’in bu konuda bilirkişi olarak değerlendirilmesi doğru değil. Yerel Mahkemenin kararı Türkiye gerçeklerine ve Alevilik öğretine uygun bir karardı. Ancak siyasi iktidarın Sünni yaklaşımı ve ağırlığının oluşturduğu siyasi iklim ve baskı, bu son Yargıtay kararına da yansımıştır. (Adnan Keskin/ Taraf)