Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan, Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülen ve mütaalasında "Ergenekon terör örgütü varlığı ispat edilemedi" denen Ergenekon davası hakkında değerlendirmede bulundu. Aktan, "Cumhuriyet savcısının emeğinin ve tespitlerinin olumlu olduğu ve yargı/hukuk tarihimizde yerini aldığı belirtilmelidir" diyerek, emperyalizme karşı ödün vermeden direnen “Türk Dreyfus’larını” milletimiz hiç unutmayacaktır" ifadesini kullandı.
Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülen Ergenekon davasında savcı mütalaasını açıklamış, mütalaada "Ergenekon terör örgütünün varlığı kesin ve inandırıcı delille kanıtlanamamıştır. Ergenekon terör örgütünün varlığı ispatlanamamıştır" denmişti.
TIKLAYIN: Ergenekon savcısı mütalaasını açıkladı: Terör örgütünün varlığı ispat edilemedi
Yargıtay Onursal Daire Başkanı Aktan'ın Cumhuriyet'teki "Olaylar ve Görüşler" köşesinde "Türk Dreyfus’ları" başlığıyla (26 Aralık 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Ergenekon komplosunda hayali suçlamalarla, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri, aydınlar, düşünürler ve genel olarak ulus-devletten yana olan bağımsızlık taraftarları, emperyalizme karşı olanlar toptan hedef alınmıştır. Sanıklar için beraat kararı verilmesinin yanında hayali örgüt davasında görev alan güvenlik ve yargı mensupları ile davanın destekçileri hakkında suç duyurusu yapılmalıydı.
“Ergenekon” olarak isimlendirilen “kurgu” davada 30/11/2018 tarihinde cumhuriyet savcısı mütalaa’sını açıkladı. “Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulmasının gerekliliği” değerlendirilmesi yapıldı. Açıklanan görüş, anlaşılır biçimde ayrıntılı ve uzun.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından düzenlenen “Fettullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü” iddianamesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24/08/2016 tarihli ihraca ilişkin kararı dayanak belgeler olarak sayılmakta. İçeriklerine gönderme yapılmakta ve kabul edildiğine işaret edilmekte.
Hayali suçlamalar Cumhuriyet savcısının görüşü’ne göre “Ergenekon isimli bir terör örgütü gerçekte hiç olmamıştır”; bir başka ifade ile “kurgu” davadır. “Ergenekon Komplosu’nun en önemli ayaklarından birisinin cemaatin liberaller ile ittifak oluşturduğu” belirtilerek yapılan çözümlemede birinci aşamada, terör eylemleri ve ajanlar aracılığı ile “somut delil üretildiği” açıklandıktan sonra, “Ergenekon Davası” sonucu özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde “bastırma” aşamasına geçildiği vurgulanmakta. Gerçekten de hayali suçlamalarla öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri, aydınlar, düşünürler ve genel olarak ulus-devletten yana olan bağımsızlık taraftarları, emperyalizme karşı olanlar toptan hedef alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak, ulusu bölmek için direnç gösterecek kurumlar ve kişiler üzerinde sistematik “bastırma” hareketi yapılmış, medya desteğiyle inandırıcılık ve en önemlisi korku ortamı sağlanmaya çalışılmıştır.
Sahte delil üretildi Emperyalizmin güdümünde yaptıklarını ve yapacaklarını hayali örgütün gerçekleştirdiğine inandırıcılık sağlamak için tarihte görüşülmemiş ölçüde güvenlik ve yargıyı kullanarak “sahte delil” üretilmiştir. Ümraniye’de bir evin çatısında saklanan el bombalarından, Danıştay saldırısına, Hrant Dink olayına vb. kadar tüm eylemlerin FETÖ tarafından amaca ulaşılmak için gerçekleştirildiği belirtilen görüşte “Cemaatin, kendi ajanlarına terör eylemleri yaptırarak ve onları bazı devlet kadroları ile irtibatlandırarak önce suçu imal” ettiği ve “daha sonra yargı içerisindeki unsurları kullanarak mahkûm” ettiği açıklanmakta ve nihayet “En sonunda medyayı kullanarak da linç etmiştir. Ergenekon Davasının özü budur” denilmekte. “Ergenekon Davası olmasaydı Kürt açılımı yapılamazdı” söyleminin açık açık ve utanmazca söylendiği bilinmekte.
Suç duyurusu yapılmalı Cumhuriyet savcısının, Ergenekon örgütünün hiç olmadığını, hayali bir örgüt olduğunu, davada sahte delil üretildiğini tespit etmesine rağmen kanıt yokluğu gerekçesiyle beraat kararı verilmesini talep etmesi yeterli değildir. Ergenekon isimli bir örgütün gerçekte hiç olmadığı, hayali bir örgüt olduğu ve kanıtlamak için de sahte delil üretildiği tespiti yapıldıktan sonra hukuksal olarak örgütün olmadığı ve suç işlenmediği gerekçesiyle sanıklar için beraat kararı verilmesinin yanında, hayali örgüt davasında görev alan güvenlik ve yargı mensupları ile davanın destekçileri hakkında suç duyurusu yapılmalıydı. İşaret ettiğimiz eksikliğine rağmen cumhuriyet savcısının emeğinin ve tespitlerinin olumlu olduğu ve yargı/hukuk tarihimizde yerini aldığı belirtilmelidir. Bu arada hemen ifade edilmelidir ki, emperyalizme karşı ödün vermeden direnen “Türk Dreyfus’larını” milletimiz hiç unutmayacaktır. Onların yanına “birer sandalye atacaklar” ise her zaman ve çoğunlukla bulunacaktır.
Hamdi Yaver Aktan
Yargıtay Onursal Daire Bşk.