Van’daki KCK Ana davasında aralarında Van eski Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın da bulunduğu 13 kişiye verilen cezalar, Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’nce bozuldu. Yargıtay, ’suç’ olarak gösterilen taziye ziyaretleri, nevruz, Kürt dil bayramı, 8 Mart, Anayasa referandumunu boykot mitingleri gibi eylemlerde yapılan konuşmaların suç sayılmasının kanuna aykırı olduğunu vurguladı.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Van’da, 2012 yılında Van 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’KCK Van Ana Davası’ olarak görülen davada tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan alarında Van eski Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın da bulunduğu 13 kişiye, ’silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan verilenhapis cezaları, Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Avukatlar, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma vermeyerek, savunma hakkının ihlal edildiği, sanıklar müdafilerine son söz hakkı verilmediği, hükmün gizli tanık ifadesine dayandırıldığı, iletişim kaynaklarının tercüme edilmesi için tarafsız bilirkişi görevlendirilmemiş olduğu, savunma tanıklarının dinlenilmediği, sanıklar Bekir Kaya ve avukat Cüneyt Caniş hakkında yapılan arama ve el koyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, anayasaya aykırılık, sanıklarının fiillerinin yüklenen suçu oluşturmadığı ve cezaların belirlenmesinde isabetsizlik bulunduğu gerekçeleriyle temyiz başvurusunda bulunmuştu. Söz konusu başvuruyu değerlendiren Yargıtay, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma şansı verilmeyerek savunma hakkının ihlal edildiği, sanıklara verilen cezanın üst sınırdan verildiği ve neredeyse dosyanın tamamını oluşturan eylem ve etkinliklerinin birçoğunun siyasi parti faaliyeti olduğunu vurgulayarak, dosyayı yerel mahkemeye geri gönderdi. 16’ncı Ceza Dairesi’nin verdiği kararda şöyle denildi: "Terör örgütü yöneticilerinin talimatı veya KCK sözleşmesi çerçevesinde gerçekleştirilen eylem ve faaliyetlerin siyasi parti çalışması olarak kabulü mümkün değil ise de bir kısım il ve ilçelerde belediye başkanı ve BDP yöneticisi olan sanıkların siyasi parti faaliyeti olarak değerlendirilebilecek basın açıklamaları, anayasa referandumunu boykot amacıyla miting düzenleme, BDP tarafından organize edilen iki dilli yaşam yürüyüşü ve basın açıklaması, Nevruz bayramı kutlamaları, Kürt dil bayramı, dünya kadınlar günü mitingi, BDP aday tanıtım mitingi, dünya barış günü vesilesiyle miting, terör örgütü propagandasına dönüştürülmeyen insani mülahazalarla gerçekleştirilen taziye ziyaretleri, Van festivali adıyla yapılan etkinlik gibi eylemlerin silahlı terör örgütü faaliyeti kapsamında kabul edilerek bu eylemlerin örgüt üyeliği suçundan suçun unsurları ve cezanın belirlenmesinde hükme esas alınması, yasanın öngördüğü cezanın alt ve üst sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş bicimi, sanıkların kaste dayalı kusurlarının yoğunlugu maddeden öngörülen cezaların alt sınırı da naazara alınmak suretiyle bir kısım sanıkların eylemlerinin niteliği, tehlike ve zararın ağırlığı, dosya kapsamı, TCK’nın 61’nci maddesinde belirtilen ölçütler ve aynı kanunun 3’ncü maddesinde yazılı oratantılılık ilkesi ile hak ve nesafet kuralları da gözeltirelerek uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözeltilmeden sanıkların haklarında silahlı terör ögrütüne üye olmak suçundan üst sınır ve üst sınıra yakın fiilerinin ağırlığıyla orantılı olmayacak şekilde asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilerek, teşdidin derecesinde yanılgıya düşürmek suretiyle fazla ceza tayini kanuna aykırı, sanık müadafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğunda hükümlerin bu sebeplerden dolayı bozulmasına oy birliğiyle karar verildi."
Kararı değerlendiren davanın avukatlarından Mesut Beştaş, söz konusu kararı birçok davada emsal olarak sunacaklarını belirterek, "Evet emsal bir karardır ama eksik bir karardır. Aslında siyasi bir amaçla gerçekleştirilmiş kimi eylem ve etkinliklerin suç olarak değerlendirilmesi vakası, genel olarak bölgede görülen bir şey. Fakat, bunun en somut örneği KCK dosyalarıyla başladı. KCK dosyalarında yine parti faaliyetleri, seçim çalışmaları, aday belirleme, miting çalışmaları, nevruz ve kadınlar gününün kutlanması gibi çalışmalarını KCK faaliyeti olarak değerlendirilip, neticede cezalandırmaya gerekçe olarak gösterildi" dedi. Siyasi faaliyetlerin suç olarak görülmesine ilişkin geçmişte Anayasa mahkemesinin de vermiş olduğu emsal bir karar olduğunu da hatırlatan avukat Beştaş, "KCK dosyalarından birinde yargılanan bir yurttaş, dönemin BDPsinin siyaset akademisindeydi ve bunun KCK faaliyeti olduğu iddiası ile yargılanıyordu. Anayasa Mahkemesine başvuruldu. Orada Anayasa Mahkemesi, bir parti faaliyeti olduğunu ve KCK faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceğine karar vermişti. Bu nasıl bir sonuç doğurdu derseniz, henüz Türk hukuk sisteminde bir sonuç görmüş değiliz" diye konuştu. Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesince bozulan davada, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesince şu an tutuklu bulunan Van eski Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bekir Kaya, Cüneyt Caniş ile Veli Avcı’ya 15’er yıl, Nezahat Ergüneş, Halis Çakır ve Metin Adugit’e 13er yıl 6’şar ay, Mehmet Şirin Yıldız, Mihriban Şah ve Murat Durmaz’a 12’şer yıl, İhsan Güler, Abdulkerim Sayan ve Derviş Polat’a 9’ar yıl, Hecer Sarıhan’a da 7 yıl 6 ay hapis cezası vermişti.