T24 -
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''Şimdi görüyoruz ki yapılmak istenilen düzenlemelerle yürütme, yargıyı daha da kuşatma altına almak istemektedir'' dedi. Gerçeker, YARSAV'ın Noterler Birliğinde düzenlediği ''Bağımsız Yargı ve Anayasal Düzenlemeler'' konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, yargı bağımsızlığının Cumhuriyet'in ayrılmaz unsurlarından olan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmanın en temel güvencesi olduğunu ifade etti. Yargıtay olarak yargı bağımsızlığının daha da güçlendirilmesi için kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkelerine uygun olarak yargı üzerindeki idari vesayetin kaldırılmasını Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan (HSYK) adalet bakanı ve müsteşarın çıkarılmasını, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulunun HSYK'ya bağlanmasını, HSYK'nın ayrı bina ve bütçesinin olmasını sürekli dile getirdiklerini ve istediklerini anlatan Gerçeker, ''Şimdi görüyoruz ki yapılmak istenilen düzenlemelerle yürütme, yargıyı daha da kuşatma altına almak istemektedir'' diye konuştu. Yargının sorunlarının çözümüne yönelik hiçbir olumlu adımın atılmadığını, fiziki koşulların yetersizliğinin yanında personel eksikliğinin de çok büyük problemler oluşturduğunu vurgulayan Hasan Gerçeker, şikayetlerin günden güne arttığını ancak sorunların mazeret kabul etmeyeceğini söyledi. Ülkeyi yönetenlerin adaletin hızlı ve güvenilir biçimde gerçekleşmesini sağlamak için gerekli önlemleri almak zorunda olduğu görüşünü aktaran Gerçeker, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yüksek yargı kurumlarına yargı dışından yürütme ve yasama tarafından üye atanması, yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayacağı gibi, bugün için gerekliliği ve önceliği bulunmamaktadır. Yapılmak istenilen düzenlemeler, yargı bağımsızlığını daha da geriye götürecek, özellikle HSYK'nın çalışamaz duruma gelmesine neden olacaktır. Bunun örnekleri, RTÜK ve Rekabet Kurulu gibi üst kurullarda çok açık biçimde görülmektedir. Sayıştayda yıllarca parlamentodan üye seçimi yapılamamıştır. HSYK'ya parlamento tarafından üye seçilmesi, bu kurumun siyasallaşmasına neden olacaktır. Kurulda bakan ve müsteşarının olmasının yarattığı sorunlar, istikrarsızlıklar ortada iken bu durum, istikrarsızlığı daha da artıracaktır. Yüksek mahkemelerle ilk derece mahkemelerinin birbirini tamamlayan, bir bütünün ana unsurunu oluşturan kurumlar olduğu, bizlerin de o hakim ve savcılar içinden seçilerek geldiğimiz, onları da temsil ettiğimiz gerçeği göz ardı edilerek, juristik, oligarşik sistemden, kast sisteminden bahsedilmesi, yargının onur ve saygınlığıyla bağdaşmayan 'al gülüm, ver gülüm' gibi tabirlerin kullanılması, çok üzüntü vericidir. Adaletin en temel unsurunun tarafsızlık olduğu unutulmamalıdır. Tarafsızlığın da olmazsa olmaz koşulu bağımsızlıktır. Bağımsız olmayan bir yargının tarafsız olması düşünülemez.'' Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, demokratik sisteme yapılabilecek en büyük kötülüğün yargı bağımsızlığını geriye götürmek olacağını dile getirerek, bunun için demokratik meşruiyetin gerekçe gösterilmesinin de çok büyük bir yanılgı olacağını savundu.