Yargıtay’ın aldığı karara göre kadın, boşandıktan sonra kocasında kalan kullanılmış eşyalarının aynen iadesi yerine, bedellerini de isteyebilecek. Medine E. ile Necip E. Ankara’da 1991’de evlendi. Bir süre sonra Necip E. karısını ailesiyle birlikte oturmaya zorladı. Çift, yaklaşık 6 yıl Necip E’nin ailesiyle oturdu. Necip E. 1997’de karısını evden kovdu. Ardından da çift boşandı. Medine E, evden kendisini döverek atan kocası Necip E’nin 3’ü burma, 15’i normal 18 bilezik, altın seti, künye, küpe, yüzükten oluşan altınlarını vermediğini, bu takıları iş kurmak için "sermaye" yaptığını öne sürdü. Medine E, takıları ile çeyiz eşyaları karşılığında 43 bin YTL’yi dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte istedi. Ankara 10. Aile Mahkemesi’ndeki davada Necip E, "eşinin evi küçük bir anlaşmazlık nedeniyle terk ettiğini, altınlarını da beraberinde götürdüğünü, çeyiz senedindeki eşyaları aynen teslime hazır olduğunu, kullanılmış eşyaların iadesi yerine bedelinin istenmesinin haksız olduğunu" savundu. Mahkeme, davacı tanıklarının kadına ait ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde bozdurulup sermaye yapıldığına ilişkin bir beyanları bulunmadığına da dikkat çekerek, kadının davasının, ispat edemediği için reddine karar verdi. Davacı kadının istemi üzerine Yargıtay, kararı bozdu. Yargıtay, kararında şöyle denildi: "Dövülerek evden atılan kadının ziynet eşyalarını yanına alamadığı kabul edilmelidir. Toplanan delillerden davacı kadının fiziksel şiddete uğrayarak, evden ayrılmak zorunda kaldığı ve çeyiz senedinde yazılı olup talep edilen ziynet eşyalarının da davalı kocada da kaldığı anlaşılmakla, ziynet eşyaları yönünden davanın kabulü gerekir. Davacı kadın, dava konusu olup koca yanında kalan eşyalarına yönelik bedel isteminde bulunabilir. Mahkemece yapılacak iş, dava konusu eşyaların dava tarihindeki yıpranma değerleri de düşülerek, bedele hükmetmekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru bulunmamıştır." Mahkeme, Daire’nin bozma kararına direndi. Kadının evliliğin ilk yıllarında altınlarını kocasının bozdurup sermaye yaptığını öne sürmesi karşısında, altınların evde kaldığının öne sürülemeyeceğini savundu. Mahkeme, eşyalar konusunda ise "Aynen iadeyi reddedip, eşyaların nakit değerini istemek evlilik sona ermiş olsa da aile kurumunun amacıyla bağdaştırılamaz" denildi. Ancak Yargıtay Genel Kurulu, 17 Eylül’deki toplantısında mahkemenin direnme kararını bozdu ve davacı kadın lehine karar verdi. (Hürriyet)