Yarı zamanlı çalışma yasası: Esneklik kadınlara ne getirecek?

Yarı zamanlı çalışma yasası: Esneklik kadınlara ne getirecek?

Betül Celep*

2012 yılından bu yana doğum yapan kadınlar için esnek ve yarı zamanlı çalışma, torba yasalarla gündemimizde. Son olarak Ocak 2016’da, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri içerisine derç edilmiş memur ve işçi haklarına ilişkin maddeler de kabul edildi. Bu maddeler içerisinde, ana akım medyada çoğunlukla “müjdeli haber” olarak lanse edilen kadınlar için esnek ve yarı zamanlı çalışmaya ilişkin düzenleme de var.

Kadın istihdamına ilişkin özel yasalar her torba kanunda parça parça karara bağlanıyor; misal üçüncü doğuma teşvik, kadınlara çeyiz parası vb. Bu, hükümetin hemen her alanda genel bir stratejisi. Bir yandan hissettirmeden yapılan müdahaleler ile yasa değişiklikleri takip edilmesi güç hale getiriliyor, diğer taraftan yarı zamanlı ve esnek çalışma gibi konuların uzun süredir konuşuluyor olması, bizlerde bu değişikliklerin çoktan uygulamaya konduğu algısını oluşturuyor.

Kadın istihdamına ilişkin yasaların hemen hepsi, çocuk bakımının kadınların görevi olarak görüldüğünün, devletin sorumluluğunda olan bakım hizmetlerine yönelik masraflardan kısılarak bu yükün kadınların omuzlarına yüklendiğinin, kadının toplumsal yaşamın dışına itilmeye çalışıldığının ulu orta beyanı niteliğinde. Mesela öğretmen Ayşen Sevimli yeni yasa ile ilgili kaygılarını ve düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Kadınları ev içi emek ekseninde esnek çalışmaya zorlayacak, sosyal ve ekonomik haklarından mahrum bırakacak, annelik ve eş kimliği daha belirgin hale getirilecek, toplumdaki yeri daha geri çekilerek feodal ve erkek egemen yapı güçlendirilecek.”

Gelelim yasanın detaylarına. Yapılan düzenlemenin temel ekseninde doğum yapan kadınların, annelik izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilmesi var. Memur kadınlar için doğum izni sonrası ilk 6 ayda 3 saat, 6 aydan sonra ise 1.5 saat emzirme izni kazanılmış bir sosyal hak olarak duruyor. Diğer bir deyişle doğum yapmış 657’e tabi bir kadın, doğum izni sonrasındaki 6 ay boyunca 8 değil 5 saat çalışma hakkına sahip. “Müjdeli” yasa ile ise, kadınlar tercih ettiği takdirde emzirme izni yerine doğum izni sonrası 6 ay boyunca yarı zamanlı olarak, yani yine 5 saat çalışma “hakkı” kadınlara tanınmış olacak! Neden memur kadınların hâlihazırda sahip olduğu emzirme izni hakkına alternatif olarak böyle bir yarı zamanlı çalışma “hakkı” getiriliyor? Hükümetin bu yeni yasanın uygulamalarını görmek istediğini, memur kadınlar emzirme izni yerine yarı zamanlı çalışma hakkını kullandıkları takdirde de, kazanılmış bir sosyal hak olan emzirme izinlerinin ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini söylemek kötü niyetli bir okuma olmayacaktır.

İşçi kadınlara geldiğimizde ise, mevcut kanun gereğince doğum izni sonrası kadınlar 1 yıl boyunca her gün 1.5 saat emzirme hakkına sahipler. Fakat gerçekte kadınlar çok büyük oranda bu izinleri kullanamıyorlar. Hükümet de bu durumun farkında olacak ki şartlara bağladığı yarı zamanlı çalışmayı kadınların tercih edebileceğini tahmin ediyor. İşçi kadınlar için yarı zamanlı çalışma “hakkının” bağlandığı şartlar için şuraya bakılabilir. Diğer taraftan yasa, bir kadın işçi yarı zamanlı çalışmayı tercih ettiği takdirde onun çalışmadığı vakitler için kiralık işçi çalıştırılabileceğini söylüyor. Bu noktada, kadınların çoğunlukla kadın işi olarak görülen işlerde çalıştığı düşünüldüğünde kiralık işçilerin de kadınlar olacağını tahmin etmek zor değil. Her ne kadar yasa, yarı zamanlı çalışmayı tercih etmiş kadın işçi tam zamanlı olarak işe döndüğünde onun yerini almış kiralık işçinin sözleşmesinin fesih edileceğini söylese de bununla ilgili dair herhangi bir denetim mekanizması yok. İşveren tam zamanlı çalışan kadın işçinin maliyetinin yüksek olduğunu düşünerek, tam zamanlı çalışmaya geri dönen kadını 1 ay daha çalıştırıp başka bir sebeple işten çıkarabilir ve yerine daha az maliyetli kiralık işçileri alabilir. Bu durumda kadınlar kadınlara kırdırıldığı gibi, kiralık işçilik ile piyasa gitgide esnek ve güvencesiz hale gelecek.

Yasadaki bir diğer düzenleme de çocukları mecburi ilköğretim çağına gelene kadar ebeveynlere kısmi süreli çalışma hakkının tanınacağı yönünde. Burada ebeveynlerden babanın yarı zamanlı çalışmasını beklemek her hangi bir zorunluluk getirilmediği sürece hayal gibi gözüküyor. Kadınlar bir taraftan çalışırken diğer taraftan çocuklarını okul çağına getirene kadar binbir takla attıklarından bu yasayı olumlu karşılayabiliyorlar. Unutmamak lazım, bu yasadan faydalanacak kadınlar da eşleri çalışan ve yarı maaş ile geçimini sağlayabilecek azınlıktan, ayrıcalıklı bir grup olacak. Konuyla ilgili görüştüğüm kamu işçisi bir kadın da çocuk bakımında yaşadıklarını ve yasaya bakışını şöyle anlattı: “Ben SGK’lılara böyle bir uygulamanın geleceğini düşünmezdim. Bence devrim niteliğinde bir uygulama. Benim 2 çocuğum var. Çocuklar 3 yaşına gelmeden kreşe gitmelerinin uygun olmadığını düşündüğümüzden evde bakıcıları var. Kreşe göndersem bile çıkış saatleri benim ve eşimin işten çıkış saatleri ile uymadığından bir aile büyüğünün ya da bir bakıcının yine evde olması gerekecekti. Bence yarım gün çalışmak hem iş hayatından kopmamak hem de çocuklarımla vakit geçirmek için makul bir süre.”

Yasa resmi gazetede yayınlandı ama yönetmeliği henüz çıkmadı. Bu aşamada, başta kadın örgütleri ve sendikaların müdahale olanakları var. Neler yapılabileceğine dair önerilere şuradan bakılabilir. Yönetmelik çıktıktan sonra ise, uygulamada yasanın kadınların hayatları üzerindeki etkilerini ortaya koymak ve bilgisini üretmek işi önümüzde duruyor.

* Bu yazı 5harfliler.com'dan alınmıştır.