Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) tarafından yapılan yazılı basın açıklamasında, HSYK düzenlemesi ve HSYK Genel Kurulu’nda 1. Daire üyelerinin değiştirilmesi “siyasetin yargıyı ne denli kuşattığının acı bir göstergesi ve yolsuzluk soruşturmalarının üzerini örtme operasyonu” olarak tanımlandı.
Açıklamada ayrıca, “HSYK’dan beklentimiz, varlığının tam da böyle zamanlar için anlam taşıdığını da hatırlayarak, yargının adeta yürütmenin bir oyuncağı olduğu anlayışının yurttaşların bilinçlerine kazınmasının önlenebilmesi, ayrı bir erk olarak, Türk Ulusundan aldığı Anayasal güç ile bağımsız ve tarafsız şekilde görevini yerine getiriyor olduğunu kamuoyuna göstermesidir” denildi.
YARSAV Yönetim Kurulu imzası ile yayımlanan bildiri şöyle:
HSYK’nın Adalet Bakanına bağlı bir genel müdürlük olmasını sağlayan kanun teklifi henüz yasalaşmadan, bir gün önceki HSYK 1. Daire üyelerinin değişimiyle birlikte ele alındığında; HSYK 1. Dairesi’nin 16.01.2014 tarihli kararnamesi ile yolsuzluk soruşturmalarını yürüten Cumhuriyet savcılarının görev yerlerini değiştirmesi, siyasetin yargıyı ne denli kuşattığının acı bir göstergesi ve yolsuzluk soruşturmalarının üzerini örtme operasyonu olarak zihinlere kazınmıştır. Bu durum HSYK kanun teklifinin yasalaşması halinde nelerle karşılaşabileceğimizi hayal bile edemeyeceğimiz sonucuna bizi götürmektedir.
Bu kararname ile siyasal iktidarın emir eri olduğunu kamuoyuna açıkça deklare eden HSYK, Adli Kolluk Yönetmeliği hakkında yapmış olduğu önceki açıklamasından adeta pişmanlık duyduğunu göstermiş, hükümete ve özelde de sayın Başbakana bağlılıklarını belirterek 17 Aralık sürecinde sayın Başbakanın hışmını çeken açıklamasından dolayı özürlerini dile getirmiştir.
Siyasal iktidar ve ortakları önce muhayyel darbe paranoyalarını üretip, besleyip büyütüp ortalığa salarak muhalefet edebilecek tüm zinde unsurları yargı tiyatroları ile zindanlara doldurmuştur. Eğer gerçekten siyasal iktidar samimi bir özeleştiri yapıp, ortağı olduğu hukuksuzluklardan pişmansa, geçmişte yapılan kumpasların, üretilen delillerin neler olduğunu, tutuklanan Cumhuriyet başsavcılarının, Genelkurmay Başkanı’nın, askerlerin, gazetecilerin, öğretim üyelerinin ve aydınların hangi karanlık dehlizlerde yapılan planlarla sürecin kimin tarafından yürütüldüğünü açığa çıkartmalıdır. Ancak şu anda yapılan, boşalttığı alandaki paylaşım bağlamında ortakları ile yaşadığı kavgada çıkardığı ve kontrolündeki medya üzerinden sağır edercesine topluma boca ettiği gürültü ile kendi hukuksuzluklarına karşı son kalan itiraz ve karşı duruş iradesini paralize etme ve etkisiz kılma gayretidir. Geçmişlerinden bugüne her türlü istismar, yalan ve illüzyonları konusunda fazlasıyla tecrübeli olduğumuz siyasal iktidarın bu türden hiçbir taktiği, umuyoruz ki toplum nezdinde de tutmayacaktır. Hukukun uygulanması iflasları olacak usta oportunistlerin illüzyon gösterilerine boyun eğilmemelidir.
Yolsuzluğu, rüşveti, hırsızlığı, baskı, zulüm ve ötekileştirmeleri, hatta cinayetleri fetvalarla meşru kılarak yol alanların, kontrolleri dışındaki yargıyı meşru bir organ ve otorite olarak benimsemeleri beklenemez. Kişiye, aileye ve zümreye özel fetvalardan yararlanma şansı olmayan, olmayı da 21. yüzyılda bir uygarlık iflası görmesi gereken toplumun, sığınacağı son çatı olan yargı kurumunun elinden alınmasına rıza göstermeyeceği inancındayız.
Hiç ümidimiz olmamakla birlikte, HSYK’dan beklentimiz, varlığının tam da böyle zamanlar için anlam taşıdığını da hatırlayarak, yargının adeta yürütmenin bir oyuncağı olduğu anlayışının yurttaşların bilinçlerine kazınmasının önlenebilmesi, ayrı bir erk olarak, Türk Ulusundan aldığı Anayasal güç ile bağımsız ve tarafsız şekilde görevini yerine getiriyor olduğunu kamuoyuna göstermesidir.
Diğer erkler karşısında diz çöktürülüp biate zorlanan yargının temsilcilerinin, her türlü baskı ve müdahaleye rağmen toplumun ve meslektaşlarının kendisine tevdi ettiği gücün hakkını vereceğine ve hukukun üstünlüğü bayrağını yükselteceğine inanıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.