YAŞ kararlarıyla emekliye ayrılan kuvvet komutanları, 15 Temmuz gecesi ne yapıyordu?

Salih Zeki Çolak, Abidin Ünal, Bülent Bostanoğlu

Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında toplanan Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ), Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları değişti. Komuta kademesindeki değişiklikler, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapısı değiştirilen ve 13’e karşı 4 sivil çoğunluğuyla yapılan ilk toplantıda geldi.

Buna göre, Kara Kuvvetleri Komutanı Hasan Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu emekliliğe sevk edildi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na orgeneral Yaşar Güler, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na orgeneral Hasanyaver Küçükakyüz, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na koramiral Adnan Özbal getirildi. 

TSK’nın komuta kademesindeki yeniden yapılanma akıllara emekliliğe ayrılan komutanların 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştirildiği saatlerde yaşananları getirdi.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın darbe girişiminin ardından tutuklanan eski emir subayı Yarbay Levent Türkkan'la yaptığı telefon konuşmasının ardından karargâha giden Hasan Zeki Çolak burada derdest edilerek Akıncı Üssü'ne götürülmüştü. 

Darbe girişiminin başladığı dakikalarda Muharip Hava Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in kızıyla emekli Hava Tuğgeneral'in oğlu İstanbul Deniz Kulübü’ndeki düğününde bulunan Abidin Ünal burada darbeciler tarafından derdest edilerek uçakla Ankara'da Akıncı Üssü'ne götürülmüş ve geceyi burada geçirmişti.

Darbe girişimini İstanbul Ataköy Marina'da bir düğünde öğrenen Bülent Bostanoğlu ise ifadesinde darbecilere karşı emniyetini sağlamak için gece boyunca özel aracıyla yer değiştirdiğini, yaptığı 140 telefon görüşmesiyle Deniz Kuvvetleri'nin darbe girişimine iştirakini engellediğini ve emir komuta zincirinin devamını sağladığını aktarmıştı.

YAŞ sona erdi; 3 kuvvet komutanı da değişti

YAŞ kararlarıyla emekliye ayrılan üç kuvvet komutanının 15 Temmuz gecesi yaşadıkları şöyle:

Kara Kuvvetleri Komutanı Çolak Genelkurmay Karargâhı'nda derdest edildi

Emekliye sevk edilen eski Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, ifadesinde, olay gecesi bazı duyumlar üzerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı bilgi vermek amacıyla telefonla aradığında Genelkurmay Başkanı Emir Subayı Piyade Yarbay Levent Türkkan'ın kendisine ‘çok rahat bir ses tonuyla’ "Komutanım Genelkurmay Başkanımız sizi ve özellikle Kurmay Başkanımız İhsan Uyar'ı karargaha bekliyor" dediğini söyledi.

Çolak, karargâhının önüne geldiklerinde Genelkurmay'ın güney nizamiyesinde emir subayı İkmal Binbaşı Yunus Can'ın kendisine "Komutanım, Genelkurmay güney nizamiyesinde yerde yatanlar var, bir sorun olabilir. Karargâha olduğumuz yerden giriş güvenlikli olmayabilir, onun için Kara Harp Okulu nizamiyesine yöneliyoruz" dediğini belirtti.

Çolak, "Harp Okulu nizamiyesi bekleme yerinde Genelkurmay'ın güney nizamiyesinde problem olabileceği düşüncesiyle Genelkurmay kışlasının diğer nizamiyelerinden giriş yapılabileceği ve bu konuda koordine edilebileceği hususunda koruma müdürüm Piyade Binbaşı Burak Akın'a emir verdim. Dönerek Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığı’nın giriş kapısından Genelkurmay'a giriş yaptım" diye konuştu.

“Çok ciddi silah sesleri geliyordu”

Genelkurmay Başkanlığı’na giriş yaptıktan sonra ilerlerken içeride tam teçhizatlı özel kuvvet personeli görünümlü askerlerin bulunduğunu, bunun kışlanın korunmasına yönelik bir tatbikat olabileceğini değerlendirdiğini ifade eden Çolak, şöyle konuştu:

"Genelkurmay Başkanımızın komutanlık karargâhının giriş kapısına gelmeden önce kural gereği koruma araçlarım ve personelim 50 metre kadar geride durdu ve kaldı. Bu husus zaten her zaman mutat olarak uygulanan bir durumdu. Bu esnada karargâh etrafında ve bahçe kısımlarından çok ciddi silah sesleri geliyordu. Karanlık olduğu için göremedim ama çok ciddi silah sesleri geliyordu. Genelkurmay Başkanımızın komutanlık karargâhının giriş kapısına gelip yoğun ateş altında araçtan indiğimde Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Ramazan Gözel giriş kapısının iç kısmından bağırarak bana hitaben 'Komutanım süratle içeri girin' şeklinde heyecanlı şekilde bağırıyordu. O ana kadar Genelkurmay Başkanlığı’na dışarıdan bir saldırı olduğunu, karargâh içerisindeki askerlerin dışarıya karşı karargâhı koruduklarını düşündüm. Süratle önde ben arkamda Kurmay Başkanım Orgeneral İhsan Uyar ve subayım Binbaşı Yunus Can olacak şekilde içeriye girdik."