Yasağın cazibesi

Yasağın cazibesi
Radikal Gazetesi yazarı Türken Alkan, bugünkü köşe yazısında, yasakların, yasaklanan şeylere karşı olan ilgiyi daha da artırdığını ilginç örneklerle açıklıyor. Alkan, içki yasağının içki satışlarını artırdığını, kadınların kapanmaya mecbur bırakıldıkça daha çok tacize uğradıklarını ileri sürüyor. Türker Alkan, şunları yazıyor:Orta Anadolu’nun kentleri en dindar ve tutucu illerimiz olarak bilinir. Aynı zamanda kişi başına düşen içki tüketimi de bu illerde oldukça yüksektir. Ama lokantaların ve dükkânların çoğunda içki satılmaz. Öteden beri bu böyledir. AKP iktidarında içki satışını sınırlandırmak için pek çok girişim yapıldı. Yasaklar kondu, belediyeler içki satışının yasak olduğu ve serbest olduğu bölgeleri belirlediler. Bu çabalar ne sonuç verdi? AKP döneminde ülkemizdeki içki tüketimi azaldı mı, arttı mı, çok merak ediyorum. Zira yasağın inkâr edilemez bir cazibesi vardır. Bir şeyi yasaklamak, onu çekici hale getirmenin en iyi yoludur. Osmanlı döneminde de kaç kez içki yasağı kondu. Ama içki alışkanlığı ortadan kalkmadı. İşin kötüsü, pek çok padişahın bizzat kendisi içkiye düşkündü! Meyhaneleri halka yasaklarken, kendileri sirozdan öldü gitti! Bildiğiniz gibi 1930’larda Amerika’da içki yasağı kondu, fakat mafyaya yeni bir iş sahası açmaktan başka bir işe yaramadı. Amerika’da bazı yerel yönetimlerde hâlâ içki yasağı vardır! Müslüman ülkelerde içki yasağından daha beter bir yasak, kadınların giyim kuşamlarına getirilen yasaktır: Saçanın bir teli görünmesin, günahtır, yasaktır. Yüzü görünmesin, eli görünmesin, topuğu görünmesin, tek başına sokağa çıkmasın... Hepsi yasak! Son bir yasak Irak Hizbullah’ından geldi: Kadınların pazardan salatalık almasını yasakladılar! Nedeni basit: Salatalık erkeklik organına benzemektedir! Bir kadının pazar yerinde şehvetle bir hıyara sarılıp, iç gıcıklayan bir sesle, ‘Pazarcı amca, bu kaça?’ demesini düşünebiliyor musunuz? Gerçi aynı mantıkla patlıcanı, biberi, kabağı, bamyayı, yani mutfağımızdaki sebze ve meyvelerin yarısını yasak listesine koymaları gerekiyor, ama bekleyin, sıra elbette onlara da gelecektir! Zira erkekteki temel güvensizlik duygusunu aşmak hiç de kolay değildir. Bu kadar ‘yasak hemşerim’in arkasında yatan şey, kadınları erkelerin cinsel saldırganlıklarından ve bu saldırganlığın temelinde yatan yetersizlik duygusundan korumaktır. Yani erkekler, kadınları kendilerinden korumak için kadınlara yasaklar getiriyorlar. Getiriyorlar da bir işe yarıyor mu bari? Dün Radikal’de çıkan bir habere göre, örtünmek, peçelere bürünmek kadınları erkek tacizinden korumadığı gibi, tam tersine, kadınlar örtündükleri oranda daha çok cinsel tacize uğruyorlar! Erkekler, ‘Şu peçenin arkasında ne var acaba?’ diye merak ettikleri için. Dünyada kadınların en çok tacize uğradığı ülke Afganistan’mış! Yani kadını hem burkaların arkasında tutuklayacaksın, hem de ‘Nasıl bir şey’ diye taciz edeceksin! Dünyada kadınların en çok tacize uğradıkları ikinci ülke ise Mısır’mış! 2 bin 20 Mısırlı erkek ve kadınla, 109 yabancı kadın arasında yapılan bir ankete göre bu ülkede sokağa çıkan kadınların yarısı her gün tacizle karşılaşıyormuş. Ve tacize uğrayan Mısırlı kadınların yüzde 72’si taciz sırasında örtülü olduklarını söylemiş. Bu ülkede kadınların yüzde 80’i peçe ve çarşaf giyiyor. Gelelim velev ki türbana...