Yaşayan en büyük ressam Freud öldü

Yaşayan en büyük ressam Freud öldü

T24 - Psikanalizin babası Sigmund Freud’un torunu olan ve "yaşayan en pahalı ressam" olarak gösterilen Lucian Freud 88 yaşında öldü.Nazi Almanyası’ndan kaçarak İngiltere’ye yerleşen bir ailenin çocuğu olan Lucian Freud’un, şişman bir kadını çıplak olarak resmettiği portre, 2008’deki bir müzayedede 33.6 milyon dolara satılmış, Freud “yaşayan en pahalı ressam” olmuştu.

“Yaşayan en büyük gerçekçi ressam” olarak nitelenen Lucian Freud, 20 Temmuz gecesi Londra’daki evinde öldü. Psikanalizin babası sayılan Avusturyalı nörolog Sigmund Freud’un torunu olan Lucian Freud 88 yaşındaydı.

Freud’un yakın dostlarından, New Yorklu sanat taciri William Acquavella, “Lucian Freud, kuşağının en önde gelen figüratif ressamı olarak hem portre, hem de manzara resmine derin bir bakış, drama ve enerji katmıştı” dedi. “Heyecan verici, alçakgönüllü, içten ve nüktedan bir dosttu. Resim yapmak için yaşadı ve ölünceye kadar sanat dünyasının gürültüsünden uzakta resim yaptı.”

Freud’un, bir sedirin üstünde çırılçıplak uyumakta olan şişman bir kadını betimlediği, 1995 tarihli “Benefits Supervisor Sleeping / İşsizlik Ödeneği Denetçisi Uykuda” adlı portresi, 2008’de Christie’s’in düzenlediği bir müzayedede 33.6 milyon dolara alıcı bularak yaşayan bir ressam için dünya rekoru kırmıştı.

Tabloyu Rus milyarder Roman Abramoviç’in satın aldığı ileri sürülmüştü. Daha önce, Freud’un 1992 tarihli “IB ve Kocası” adlı tablosu da 19.3 milyon dolara satılmıştı.

Sanat eleştirmeni Robert Hughes’un “yaşayan en büyük gerçekçi ressam” olarak tanımladığı Freud, sanat dünyasının moda akımlarına yakınlık duymamış, eleştirmen ve koleksiyoncuların gözünden düştüğü dönemde bile gerçekçi yaklaşımından ödün vermemişti. Pek çok eleştirmen tarafından “itici” bulunmasına karşın, inatla kendi özgün üslubunu geliştiren Freud, en sonunda çağın en büyük ressamlarından biri olarak kabul edilmeyi başarmıştı.

1922’de Berlin’de dünyaya gelen Lucian Freud, 1933’te Nazi Almanyası’ndan kaçan ailesiyle birlikte İngiltere’ye gittiğinde henüz 10 yaşındaydı. Bir sanat okulunda öğrenim gördükten sonra, 17 yaşında yaptığı bir otoportre Horizon dergisinde yayımlanmış, 1944’te 21 yaşındayken açtığı ilk kişisel sergisiyle “parlak bir yetenek” olarak nitelenmişti.

Ressam Francis Bacon’ın hayranı olan ve onun çarpıcı bir portresini yapan Freud, özellikle “tedirgin edici” portreleriyle ün yapmıştı. Onun gözüpek portrelerine bakan izleyicilerin kendilerini bir “dikizci” gibi hissettikleri söyleniyordu.

İki kez evlenen Freud’un ilk karısı, ünlü heykeltıraş Jacob Epstein’ın kızı Kitty idi ve Freud onu başyapıtlarından sayılan “Beyaz Köpekli Kız” adlı tablosunda resmetmişti.

Pek çok kadını baştan çıkarmasıyla ve iflah olmaz bir kumarbaz olmasıyla da tanınan Freud’un hiçbir zaman açıklamadığı çok sayıda çocuğu olduğu da söyleniyordu.

50 yıllık sanat yaşamının büyük bölümünü Londra’da geçiren Freud, sık sık kentin en tanınmış bar ve lokantalarında Kate Moss gibi genç ve güzel kadınlarla görülüyordu. Freud’un ölümünün hemen ardından, Wolseley restorandaki masasına siyah bir örtü serildi ve onuruna bir mum yakıldı.

Gazete ve dergilere pek az söyleşi veren ve özel yaşamını her zaman gizli tutan Freud, atölyesinde telefon bulundurmuyordu.