Yassıada yargılamalarının geçersiz kılınmasına yönelik yasa değişikliği teklifi komisyonda kabul edildi

Yassıada yargılamalarının geçersiz kılınmasına yönelik yasa değişikliği teklifi komisyonda kabul edildi

Ayşe Sayın

Eski Başbakan Adnan Menderes ile eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski Maliye Bakanı Tansu Polatkan'ın idam kararlarının da alındığı Yassıada yargılamalarını hükümsüz kılacak yasa değişikliği teklifi, TBMM Anayasa Komisyonu'nda oy birliğiyle kabul edildi. CHP'nin, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamının yolunu açan 12 Mart 1971 muhtırası ile 12 Eylül 1980 askeri darbesi yargılamalarının da kapsama alınmasına ilişkin önerisi ise kabul görmedi. Teklifin önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi planlanıyor.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un ilk imzacısı olduğu yasa teklifi, 27 Mayıs 1960 sonrası 592 kişiyi yargılayan ve 15 idam cezasına hükmedip, Menderes dahil 3 ismin idamının infazı sonucunu doğuran Yüksek Adalet Divanı kararlarının geçersiz kılınmasını öngörüyor.

Komisyondaki görüşmelerde, muhalefet partilerden üyeler, bu teklife bütün siyasi partilerin imza koyabileceğini belirterek, TBMM Başkanı Şentop'un yalnızca iktidar ve MHP milletvekillerinin imzasını alarak teklifi sunmasını eleştirdiler.

Komisyondaki görüşmelerde CHP; 12 Mart muhtırası sonrasında idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın da aralarında bulunduğu isimler ile 12 Eylül yargılamalarının mağdurlarının da düzenleme kapsamına alınmasını istedi.

yassı ada

Komisyonda söz alan AKP'li TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, yasa teklifinin ilk gündeme geldiği dönemde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının durumunun da konuşulduğunu söyledi.

Bilgiç, 12 Mart ve 12 Eylül mahkemelerinin "doğal hakim ilkesi"ne göre kurulduğunu ancak Yassıada yargılamalarının yapıldığı Yüksek Adalet Divanı bu ilkeye uygun kurulmadığı için aynı kapsamda değerlendirilemeyeceğini ifade etti:

"Öncelikle bu mahkemeler, sonuçlarını beğensek de beğenmesek de Yassıada mahkemesi gibi doğal hâkim ilkesine aykırı bir şekilde sadece belirli kişileri yargılamak üzere kurulmuş mahkemeler değillerdir.

"İkinci olarak, bu mahkemelerin hiçbiri, Yassıada'da olduğu gibi yargılamaya konu eylemlerin gerçekleştiği tarihten sonra kurulmamışlardır.

"Üçüncü ve son olarak da bu mahkemeler, kendi dönemlerinin anayasasına ve meri mevzuatına uygun olarak kurulmuşlardır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesi ve değişmez anayasal prensibi olan 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesine uygun şekilde, bu mahkemelerin kuruluşu ya Anayasa'ya ya da milletin temsilcisi olan Meclis tarafından ihdas edilen kanunlara özetle de milletten alınan bir yetkiye dayanmıştır. Yüksek Adalet Divanı adı verilen bu sözde mahkeme ise bu temel nitelikten de mahrumdur."

CHP'li Tezcan: Tüm kalıntılar temizlenmeli

CHP'li Anayasa Komisyonu Üyesi Bülent Tezcan ise 1960 darbesinin tüm darbe ve muhtıraların ilki olduğuna dikkat çekerek, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbesi dahil, "demokrasiye müdahale edilen bütün girişimlerin kalıntılarının kaldırılmasını" istedi.

Yassıada dışındaki diğer mahkemelerin "doğal hakim ilkesine" uygun olduğu için yasa teklifi kapsamı dışında tutulmasının doğru olmadığını belirten Tezcan, şu görüşleri dile getirdi:

"Şöyle bir gerekçe doğru değil arkadaşlar: 27 Mayıs "Yüksek Adalet Divanı" adı verilen kurul doğal hâkim ilkesine aykırı ama 12 Mart'taki sıkıyönetim mahkemeleri doğal hâkim ilkesine uygun, 12 Eylül'deki sıkıyönetim mahkemeleri doğal hâkim ilkesine uygun. Bu doğru değil. Bununla ilgili doktrinde çok şeyi tartışabilirsiniz, farklı yaklaşımlar vardır.

"Sadece önceden kanunun sonradan bu konuda mahkeme kurulabileceğini ifade ediyor olması o mahkemelerin doğal hâkim ilkesine uygun olduğu anlamına gelmiyor. (...) Fiilin işlendiği dönemde oluşturulmamış mahkemelerin sıkıyönetim ilanından sonra oluşturulmuş olması dahi onların doğal hâkim ilkesine aykırı olduğunun çok açık delili.

Deniz Gezmiş

"Kaldı ki bu mahkemelerin yargılama biçimlerini biliyoruz. Evet, çok acı bir tarihî işarettir, Yassıada Mahkemelerinde söylenen o söz tarihin utanç sayfasında asılı kalmıştır. 'Sizi buraya gönderen irade bunu istiyor' sözü. Ama 1960 darbesindeki Yüksek Adalet Divanı'nın yargılamalarını ifade eden söz buysa, 12 Eylül mahkemelerini ifade eden söz de 'Asmayalım da besleyelim mi?' sözüdür. Yani her tarihî kırılma döneminin, her darbe döneminin kendi mahkemelerini tarif eden sözleri vardır."

'Türkeş özeleştiri yapan tek lider'

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, partilerinin kurucu lideri Alparslan Türkeş'in 27 Mayıs'a ilişkin öz eleştiri yapan tek lider olduğunu kaydederek, "CHP'nin o dönemki mensupları, liderleri, kadroları, yazarları, çizerleri ve entelektüellerin bunun öz eleştirisini yapmamışlardır, hâlâ bu 27 Mayıs 1960 darbesini savunanlar da bulunmaktadır" diye konuştu.

İYİ Partili Komisyon Üyesi Feridun Bahşi de 12 Eylül darbesi mağdurlarının da düzenleme kapsamına alınmasını istedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2010 yılında "12 Eylül'le yüzleşecekleri" yönündeki sözlerine anımsatan Bahşi, "Ancak bu sözlerin ardından 10 yıl geçmesine rağmen ortada ne iade-i itibar var, ne de bununla ilgili bir çalışma. Bu kanun teklifi bu iade-i itibar için de bir fırsattır" görüşünü dile getirdi.

Teklifte değişiklik yapıldı

Komisyonda AKP'li üyelerin verdiği önerge doğrultusunda teklifin 1. maddesinde değişiklik yapıldı.

Kabul edilen önergeye göre varlığı hukuki dayanaktan mahrum olacak Yüksek Adalet Divanı'nın hükümsüz hale gelen bütün kararlarının adli sicil ve her türlü arşiv kayıtlarından silinmesi, Adalet Bakanlığı'nca resen yerine getirilecek.

Yasa teklifi ne getiriyor?

Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen yasa teklifi Yassıada yargılamaları sonucu idam edilen dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın da aralarında bulunduğu siyasiler hakkındaki Yüksek Adalet Divanı tarafından alınan ve Milli Birlik Komitesi'nce onaylanan kararların yürürlükten kaldırılmasını öngörüyor.

Düzenleme aynen yasalaşırsa, Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanı tarafından haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülenlerin uğradıkları manevi zararlar, hazine tarafından karşılanacak. Bu kişilerin mal varlığı değerlerinin müsadere edilmesinden kaynaklanan maddi zararları da giderilecek.

Zarar görenler ve mirasçıları tarafından zararlarının karşılanması istemiyle yapılacak başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Cumhurbaşkanı tarafından bir komisyon kurulacak. Komisyon çalışma usül ve esasları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek. Zararlarının karşılanmasını isteyenler komisyonun çalışma usul ve esaslarının Resmi Gazete'de yayımlanmasını izleyen 3 ay içinde komisyona başvurarak, zararlarının tazminini isteyebilecek.

Komisyon kararlarına karşı kararın tebliğini izleyen 15 gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere komisyona itirazda bulunulabilecek. İtiraz üzerine verilen kararlara karşı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay'da dava açılabilecek. Bu davalar acele işlerden sayılacak.

Maddi zararların karşılanması talepleri karara bağlanırken uğranıldığı kesin olan ancak aradan geçen zaman sebebiyle tutar yönünden tespiti teknik olarak mümkün olmayan zararlar açısından hakkaniyete uygun bir miktarın ödenmesine karar verilecek.

Kamu kurum ve kuruluşları, Yüksek Soruşturma Kurulu ve Yüksek Adalet Divanı'na ait her türlü arşivlik ve arşiv belgesini maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde TBMM Başkanlığı'na devredecek. Düzenleme, 27 Mayıs 1960'tan itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.

Düzenleme kapsamında, Yassıada davalarından yargılananlar veya mirasçıları, zararlarının tazminini isteyebilecek.

CHP Genel Kurul'da önerge verecek

12 Mart ve 12 Eylül yargılamalarının da düzenleme kapsamına alınmasını önerisi komisyonda kabul görmeyen CHP, Genel Kurul'da bu konuda önerge vermeyi planlıyor. CHP, özellikle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hakkındaki idam kararlarının yok sayılmasını sağlayacak düzenleme yapılmasını istiyor.