Global yatırımcılar can sıkıcı günler geçiriyor. Bir taraftan ağustos ayının tatil havası piyasalardaki aktif yatırımcı sayısını azaltırken, diğer taraftan dünya ekonomisine ilişkin belirsizlikler devam ettiği için yatırımcılar karar almakta, pozisyon değiştirmekte zorlanıyor. Bu yılın başında genel kabul görmüş beklenti, yılın ilk yarısının kötü geçeceği ancak ikinci yarısında ekonomik canlanmanın başlayacağı yönündeydi. Ama son birkaç aydır öyle olmadığı anlaşılıyor. Ekonomik büyüme yavaşlamaya devam ederken, gelen sinyaller henüz global ekonominin çıkışa geçmekten çok uzak olduğunu gösteriyor. Hatta birkaç ay daha düzelmenin sinyallerinin gelmesi beklenmiyor. Avrupa ekonomisine ilişkin son verilere, kâr marjlarındaki düşüşe ve istenmeyen stok birikimine bakınca daha kötüye gidişin hiç de yabana atılmayacak bir olasılık olduğunu düşünmek mümkün. Enflasyon esnekliği engelliyor Enflasyonun artış trendi, bir taraftan tüketicinin reel alım gücünü eriterek, ekonomik büyümeyi törpülüyor; diğer taraftan da birçok ülkede para politikasının esnekliğini sınırlıyor. Bazı ülkelerdeki faiz indirimleri ancak kredi piyasasındaki sorunların yol açtığı kredi düşüşlerini dengelemeye çalışıyor. Maliye politikalarının çözüme katkısı da ancak belli limitler dahilinde gündeme gelebiliyor. Dolayısıyla, şimdiye kadar yapılanların ötesinde ekonominin daha çabuk toparlanmasını sağlayacak bir politika önlemi yok ortada. Bu yönde bir adım atılması bile beklenmiyor. Petrol fiyatlarındaki geçen aya kadar gözlenen artışlar, tüketim eğilimini düşürürken, global büyüme üzerinde baskı oluşturuyordu. Petrol fiyatlarının düşüşü kalıcı olacak mı bilinmez ama eğer fiyatlar şimdiki seviyelerde kalırsa, global enflasyon yılın son çeyreğinde hızlı bir düşüş gösterir. Bu senaryoda büyüme cephesinde daha hızlı bir toparlanma görülebilir. Son çeyrek verileri Kısacası, önümüzdeki birkaç ay içinde açıklanacak veriler, global büyüme konusundaki belirsizlikleri aralayacak. Diğer taraftan da petrol fiyatlarının gidişatı da, enflasyon üzerindeki etkisi kadar, beklentiler vasıtasıyla ve diğer harcamalara ayrılan kaynağın artışı (ya da azalışı) ölçüsünde büyümeye katkı yapacak ya da köstek olacak. Ne hisse senedi piyasasına girecek kadar olumlu beklentilerin ağır bastığı bir ortam, ne de hisse senetlerinin mevcut fiyat düzeyleri düşünüldüğünde satış ya da açığa satış için uygun bir ortam. Bazı ülkelerde enflasyondaki yükseliş trendi, uzun vadeli tahvil alım iştahını sınırlarken, diğer bazı ülkelerde faiz indirim olasılıkları tahvil alımlarını özendiriyor. Birkaç ay daha belli bir bant içinde dalgalanan piyasalardan söz edeceğiz gibi gözüküyor.