-YAYINCI ÖRGÜTLERİNDEN ARAMA TEPKİSİ İSTANBUL (A.A) - 24.03.2011 - Bazı yayıncı örgütleri, İthaki Yayınevindeki aramaya ilişkin, ''Henüz yayınlanmamış bir kitabın yayınevindeki kopyasına el konulmasını düşünce ve ifade özgürlüğünü engelleyici çok tehlikeli bir girişim olarak değerlendiriyoruz'' açıklamasında bulundu. İstanbul Tabip Odasında düzenlenen toplantıda konuşan İthaki Yayınları Editörü Ahmet Öz, kendisi için önemli olanın, şu anda ne olup bittiğini anlamak olduğunu söyledi. Savcı Zekeriya Öz'ün kitapla ilgili bir tanımlaması olduğunu ifade eden Ahmet Öz, ''Bir kitap var ortada, kitapla ilgili tasarruf var. Savcı Öz, bunun bir kitap olmadığını, örgütsel bir doküman olduğunu söylüyor'' dedi. Ahmet Öz, dün akşamki aramayla ilgili olarak da ''Akşam üzeri emniyetten geldiler. Ben daha sonra gittim. Ne aradıklarını sordum. Tebliğde 'İmamın Ordusu' isimli kitap yazıyordu. Ben de 'bilgisayarda' dedim ve çıkarıp verdim. Yeni taşınmıştık. Teknik sorunlar vardı. CD'ye kaydedeceklerdi, çıkış alacaklardı. Lüzumsuz bir şekilde 5-6 saat bekledik. Oradaki belge bir CD'ye kaydedildi, mühürlendi. En son tutanak hazırlandı'' diye konuştu. Kendi bilgisayarındaki ''İmamın Ordusu'' belgesinin yok edildiğini söyleyen Ahmet Öz, şöyle devam etti: ''Aynı anda matbaaya bir baskın vardı. Tabii kitap bulunamadı. Bugün tekrar matbaaya, Cağaloğlu'ndaki dağıtım yerimize ve yayınevine geldiler. Bu sefer hard diske el koydular. Ertuğrul Mavioğlu'na da baskın düzenlendi, herhalde Yonca Şık'a da. Sanırım kitabın bulunduğu herkese böyle bir şey olacak. Şimdiki polisiye süreç, 'Kitap kimdeyse ortaya çıksın' gibi bir durum. Ben kitabın 20-30 sayfasını dahi okuyamadım. Yaklaşık bir aydır bende, yanılmıyorsam iki kopyası vardı. Ahmet Şık, Aralık ya da Ocak ayında, çalıştığı bir kopyayı bana mail olarak atmıştı. Bir de Şubat'ta attığı bir kopya vardı. Taşınma dolayısıyla yayınevi yoğundu. Başka yayıncılarla da temasa geçmiş. Başka yayıncılar da kitabı değerlendirdiler. Muhtemelen artık onlara da bir baskın olacaktır.'' Ahmet Öz, yayınevine gelen polislerin sanki bir kitap varmışcasına büyük bir telaşla arama yaptıklarını belirterek, ''Bunun bir yayıncı olarak zaten tedirgin edici bir yanı var. Düşünce özgürlüğü, insan hakları ve demokrasinin telaffuz edildiği bir yerde tüm bu prosedürlerin ne anlama geldiğinin açıklanması herkes açısından yararlı olacaktır'' dedi. ''Okuduğunuz kadarıyla kitabın genel çerçevesi hakkında bilgi verebilir misiniz?'' sorusuna da Ahmet Öz, şu yanıtı verdi: ''Kitap, Gülen cemaatinin 1960-70'lerden itibaren yayınlanmış kaynaklardan yükselişine dair bir analizle gelişiyordu. Nerede doğmuştur, kimdir, 60'larda neredeydi Fethullah Gülen, cemaat içinde nasıl yükselmiştir, nasıl etkin hale gelmiştir, onlara dair bilgiler içeriyordu. Taşınmayla meşgul olduğum için başka bir şeyle ilgilenemedim bir ay boyunca. Bir de kitapla ilgili bir soruşturmanın olmadığı söylenmişti. Benim için bir aciliyeti yoktu, orada duruyordu doküman. Başka yayınevleri tarafından da değerlendiriliyordu. Çok fazla ilgilenemedim. Sadece 20-30 sayfasına göz atabildim. Daha fazlası hakkında bir şey söyleyemem.'' Ahmet Öz, ''Baskın yapılmasını beklediğiniz bir yayınevi var mı'' sorusu üzerine de ''Kitap, Doğan Yayıncılık'a verildi. Yayınevi de bunu bir gazeteciye inceletti. Daha sonra da yayımlanmaması yönünde bir rapor hazırlandı. Polislerin benden aldığı mailde Haşim Akman'ın raporu, Akman'a Ahmet Şık'ın itirazları ve '000kitapson' isimli o ünlü doküman vardı. Bunların dışında 1-2 yayınevi daha var, ama onlara vermediğini biliyorum. Polisler o mailimi sildi. Ama hard diskimdeki diğer bütün belgeler duruyor'' şeklinde konuştu. -ORTAK AÇIKLAMA- Toplantıda, yayıncı örgütleri adına ortak açıklamayı okuyan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, gerçek demokrasinin, karşıt fikirlerin serbestçe ifade edildiği, insanların beğenmeseler dahi bu görüşleri hoşgörüyle karşıladıkları bir rejim olduğuna inandıklarını söyledi. Celal, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile getirilen özgürlüklere aykırı olarak; düşünceyi ifade, yazarların yazma ve yaratma, yayıncıların yayma, halkın bilgi edinme ve okuma özgürlüklerine getirilen her türlü kısıtlama ve engellemenin karşısında olduklarını vurguladı. Anayasadaki düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin 26 ve 29. maddeleri hatırlatan Celal, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin, hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu bir demokrasi olduğunu göz önüne alarak, henüz yayınlanmamış bir kitabın yayınevindeki kopyasına el konulmasını düşünce ve ifade özgürlüğünü engelleyici çok tehlikeli bir girişim olarak değerlendiriyoruz. Hükümeti, hakimleri ve savcıları, emniyet kuvvetlerini, uluslararası anlaşmaların, Anayasanın ve yasaların düşünce özgürlüğüne ilişkin getirdiği hükümlere uymaya çağırıyoruz.'' Toplantıya, Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz, Everest Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Sırma Köksal, İletişim Yayınları Koordinatörü Tuğrul Paşaoğlu, Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş ve Metis Yayınları Kurucu Ortağı Müge Gürsoy Sökmen'in de aralarında bulunduğu çok sayıda yayıncı katıldı.