Yaz aylarında bulaşıcı hastalıklar neden artar?

Yaz aylarında bulaşıcı hastalıklar neden artar?

T24 - Sıcak ve nemli ortamda hızla çoğalan bakteri ve virüsler, kolay bulaşan ve salgınlara yol açan hastalıklara neden oluyor. Bunun son örneği İstanbul'da panik yaratan 'kırmızı göz' hastalığında yaşandı.

Yaz aylarında yiyecek ve içeceklerin yanı sıra, havuz veya deniz sularıyla bulaşan ve hızla yayılan enfeksiyon hastalıkları sağlığı tehdit ediyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da salgına neden olan 'kırmızı göz' hastalığı, yani adeno viral konjoktivit de sıcağın etkisiyle hızla yayılan enfeksiyonlardan biri oldu.

Sıcak havalarda bulaşıcı hastalıkların daha çok görüldüğünü belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Mamçu, özellikle ortak kullanım alanlarında hızla artan mikropların daha çok göz ve kulak enfeksiyonları ile ishale neden olduğunu söyledi.

Dr. Mamçu, "Gıdaların üreticiden tüketiciye ulaştırılmasının herhangi bir aşamasında uyulması gereken kurallara uyulmaması, mikroorganizmaların gıdalara bulaşmasına neden olur. Mikroplarla kirlenmiş gıda ve içeceklerin tüketilmesi ise kusma ve yüksek ateş ile ortaya çıkan ishale yani gastroenterite yol açar. Ortak kullanım alanları ve ortak kullanılan eşya ise daha çok göz ve kulak enfeksiyonlarına neden olur" dedi.

'Kırmızı Göz'de de sıcak ve nemli hava etkili

İstanbul'da son günlerde artış gösteren ve halk arasında 'kırmızı göz' olarak nitelendirilen adeno viral konjoktivitin de sıcak havanın etkisiyle hızla yayıldığına değinen Dr. Mamçu, "Yazın gözlerde görülen enfeksiyonlara çoğunlukla bakteriler sebep olur. Özellikle pseudomonas adı verilen, klorda yaşayabilen ve havuz suyunda bulunabilen mikroplar göz enfeksiyonlarının en önemli nedenidir. Bulaştığı zaman göz katmanlarını delebilir, zamanında önlem alınmazsa, birkaç gün içerisinde görme kaybına sebep olabilir" diye konuştu.

İstanbul'daki adeno viral konjoktivitte olduğu gibi göz enfeksiyonlarına neden olan virüslerin de sıcak ve nemin etkisiyle kolaylıkla insandan insana damlacık, solunum salgıları ve temasla bulaştığını söyleyen Mamçu, göz enfeksiyonlarından korunma önlemlerini şöyle özetledi:

"Eller sık sık su ve sabunla yıkanmalı, eller göze dokundurulmamalı ve ovuşturulmamalı. Havlular ortak kullanılmamalı, kişiye özel olmalı, su ve deterjanla yıkanmalıdır. Kağıt havlular tek kullanımlık olmalı ve atılmalıdır. Yastık kılıfı, gözlük, makyaj malzemesi, göz damlası veya merhemler de ortak kullanılmamalı."

Kulak enfeksiyonları da artıyor

Havuzdan bulaşan, pseudomonas mikrobunun kulak enfeksiyonlarına da neden olduğunu ve bu enfeksiyonların genelde çok ağrılı ve kaşıntılı seyrettiğini hatırlatan Dr. Mamçu, deniz ve havuz sularının yutulması ile mikropların kolaylıkla insan vucuduna girdiğini söyledi.

"Çok önemli bir başka neden de sineklerin yaz aylarında ortaya çıkmasıdır. Bilindiği gibi sinekler çöp ve pisliklerla yiyecekler arasında mikrop taşıyan bir köprü oluşturur" diyen Mamçu, yaz aylarında artış gösteren gıda zehirlenmeleri ve ishaller hakkında ise şunları söyledi:

Izgara köfte ve tavuk döner neden riskli?

"İnsan sağlığını tehdit eden etkenlerin başında gelen salmonella ve benzeri bakteri toksinleri en çok tavuk eti, yumurta, krema, mayonez, midye, istiridye ve kabuklu deniz hayvanlarında bulunur. Elde hazırlandığı için hijyen konusunda özel önem gerektiren ve iç sıcaklıkları zararlı mikropların ölmesini sağlayacak kadar yükselmeyen ızgara köfteler, havasız ortamda mikropların toksin üretme riski olması nedeniyle bütün olarak çevrilmiş tavuk, pastörize edilmemiş sütten yapıldığında Malta hummasına (Brusellozis) neden olabilecek peynir, vakumlu paketi açılıp kısa sürede tüketilmeyen sosis ve salamdan uzak durmalıyız. Sütlaç, kazandibi, muhallebi, dondurma gibi sütlü tatlılar da hazırlandıktan sonra soğutucuda tutulmazsa tehlikeli olabilecek gıdalardır. Çiğ yumurtadan yapılan mayonez ile birlikte, marul, salata, maydanoz gibi sebzeler de iyi yıkanmadığında riskli olabilir."

İshal tedavisi nasıl yapılır?

İshal tedavisinde ana prensip; vücudun kaybettiği tuzu ve suyu yerine koymak. Sıvı ve tuz kaybının fazla olmadığı ishallerde, hastalar hastaneye yatırılmadan uygun diyetle ayakta tedavi edilebiliyor. Ancak ishal tedavisinin püf noktalarını göz ardı etmemek gerekiyor. Dr. Dilek Mamçu, şu uyarılarda bulunuyor:

"Hemen ishal kesici ilaçlar (anti diyaretikler) kullanmak kesinlikle doğru değil. Ateş, ishal ve kusma ile vücuttaki zararlı etkenler atılır. O nedenle ilk başlarda ishali kesmemek gerekir. Dizanteri ve kolera vakalarındaki fazla su-tuz kaybı ise hastaneye yatış gerektirir.

İshal geçene kadar yağsız, posasız gıdalarla diyet uygulanır ve hastanın ağızdan bol sıvı alması sağlanır. İlk birkaç gün içinde yeme içme konusuna özen gösterilmeli, bağırsakları uyaran çiğ sebze ve meyve tüketiminden kaçınılmalıdır. İlk günler kızarmış ekmek, patates haşlama, yoğurt ve ayran tercih edilmeli, sonraki günlerde ızgara et ve pişmiş sebze yemeklerine başlanabilir.

5 su bardağı kaynatılmış soğutulmuş suya 2 çorba kaşığı şeker, 1 çay kaşığı sofra tuzu ve 1 çay kaşığı karbonat konarak karıştırılır. Ev ortamında da hazırlanabilen bu sıvı, her ishalden sonra hastaya içebildiği kadar sık aralarla içirilir. Ev koşullarında, ağızdan sıvı ve elektrolitler kusma ve mide bulantısı nedeniyle yerine konamıyorsa veya ateş yükselmişse, hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır."

Sıcak çarpması, sıcak bitkinliği, güneş yanıkları ve sıcak krampları yazın yaşanabilecek diğer sorunlar. Havuzdan veya denizden bulaşabilecek hastalıklara da değinen Dr. Mamçu, özellikle hepatit enfeksiyonları ile mantarlar konusunda uyarıda bulundu.

"Yüzme havuzları ortak kullanım alanıdır ve insan çıkartıları ile kirlenir. Birçok bakteri, virüs ve parazit bu kirliliği yaratır. E.coli, cryptosporidium, giardia, shigella gibi mikropların karıştığı suyun yutulması ile ishal gelişir. Ayrıca havuzlardaki klor, kimyasal konjonktivit denen göz enfeksiyonuna neden olur. Irmaklar ve denizler de insan ve hayvan çıkartıları ile kirlenebilir. Bu suların içilmesi ile ishal, solunum sistemi enfeksiyonları, kulak, göz ve cilt enfeksiyonları oluşabilir. Ayrıca lağım suları ve insan çıkartıları ile kirlenmiş deniz ve havuzlardaki suyun ağızdan veya burundan girmesi ve yutulması ile A tipi bulaşıcı sarılık, yani hepatit-A da bulaşabilir.

Mantar enfeksiyonları

Mantarlar klorlu ortamlarda ölmeyen ve denizde yok olmayan organizmalardır. Uygun bir ortam bulduklarında, vücudun çeşitli bölgelerine yerleşebilir ve yaşamlarını sürdürebilirler. Klorda da bölünebildiklerinden, havuzdan bulaşmaları kolaydır."

Yaz aylarında sık görülen mantar hastalığının, pomatlarla tedavi edilebildiği için pek önemsenmediğini ancak, tamamen tedavi edilmeyen mantar enfeksiyonlarının yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürdüğünü belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Mamçu, havuz ve denizlerden bulaşanlar başta olmak üzere, yaz hastalıklarından korunmak için şu önerilerde bulundu:

Klorda ölmeyen mikropları unutmayın

Durgun, kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemeli. Suya atlarken burun tutulmalı veya tıkaç kullanılmalı, havuz ve deniz suyu yutulmamalı. Ciltte sıyrık ve kesik alanlar varsa, yüzme sonrasında temiz su ve sabunla yıkanmalı. Kulak enfeksiyonlarını önlemek için kulak tıpaları takılmalı. Göz enfeksiyonlarını önlemek için sualtı gözlüğü veya maskeleri kullanılmalı. Lağım karışan alanlara yakın bölgelerde ve şiddetli yağmurlar sonrasında yüzülmemeli. Gelişebilecek ishal, solunum sistemi, cilt, kulak ve göz enfeksiyonlarının tedavileri için zaman kaybetmeden uzmanlara başvurulmalı.

Bunları yapın, hastalıklardan korunun

• Güneşte fazla kalmayın, aşırı sıcak ve havasız ortamlardan kaçının.

• Hijyeni ve güvenliği olmayan plaj ve havuzları kullanmayın.

• Hiçbir sebze ve meyveyi yıkamadan tüketmeyin.

• Açıkta satılan gıdalara itibar etmeyin.

• Günde en az 2 litre su için.

• Ateş düşürücü ilaçları el altında bulundurun.