YAZICI'DAN 'MAİL' İDDİALARINA YANIT RİZE (A.A)

-YAZICI'DAN 'MAİL' İDDİALARINA YANIT RİZE (A.A) - 12.05.2011 - Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, ÖSYM'ye ''Yerleştirin'' maili gönderildiği iddiası ile ilgili ''Sayın Kılıçdaroğlu ve çevresindekiler, bu sahtekarlığı yapanları biliyorlar ki süreçleri bu şekilde takip ediyorlar ve aşamalardan bu yana bir plan dahilinde bunu belli bir hedefe erişmek için araç olarak kullanıyorlar'' dedi. Yazıcı, seçim çalışmalarını sürdürdüğü seçim bölgesi Rize'de AK Parti Pazar İlçe Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında adı ve soyadı kullanılarak bir kişinin üniversiteye yerleştirilmesiyle ilgili ''[email protected]'' adresine elektronik posta gönderilmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Özellikle ''anamuhalefet partisinden, genel başkanından kaynaklanan tuhaf şeyler olduğunu'' ifade eden Yazıcı, şunları söyledi: ''Proje üretemeyen, siyasette kısır döngüler içerisinde kalmış anamuhalefetin Sayın Genel Başkanı, iftira atmayı, mesnetsiz konuşmayı, kara çalmayı siyaset üslubu haline getirmiş ve maalesef bununla özdeşleşmiş bir görüntü veriyor. Bunun pek çok örnekleri var. Daha önce Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına arkadaşıymış gibi ifadeleri olması, bizim alıştığımız kamu görevi ile siyasetle bağdaşmayan bir durum. Sanıyor ki ben böyle dedikçe millet 'bravo, aferin' diyecek ve kendisine destek verecek.  Bizim aile değerlerimiz son derece önemli. Analarımızın yeri, son derece belli. Konuşmalarında anaya yönelik o garip sözcükleri kullanıyor. Sırıtarak, bu sözcüğü özellikle kullanmak istiyorum, sonra da 'neyse' deyip geçiştirmeye çalışıyor. Bundan bir pay elde edildiği kanaatinde.'' Kılıçdaroğlu'nun, bu söz ve davranışının ''yaşını başını almış bir genel başkana yakışmadığını'' ifade eden Yazıcı, ''Üzülerek ifade ediyorum: Beklerdim ki anamuhalefetin Sayın Genel Başkanı, o tür konularda hassas olsun, kılı kırk yarsın. Elbette ki önüne gelmiş bir bilgi varsa onu değerlendirmek hakkı ama onu değerlendirirken de siyaset üslubunu düzeysiz bir duruma getirmesin. Şimdi çok daha fazla şey söyleyebilirim ama onun düştüğü yere inerek o davranışı sergilemeyeceğim. Doğrudan doğruya kişilik haklarıma saldırı teşkil eden son değerlendirmeleri dolayısıyla bu değerlendirmeyi yapmanın hakkım olduğu kanaatindeyim. Anlaşılıyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, çevresinde toplanmış 3-5 kişinin yönlendirmesiyle önüne geleni hiçbir akıl, mantık süzgecinden geçirmeden, adeta teşebbüs eder tarzda duyduklarını, duyumlarını ulu orta kullanıyor, bazen de bunları senkronize ediyor, çok önemli bilgilere erişmiş gibi kamuoyunu yönlendirmeye, germeye çalışıyor'' diye konuştu. -''BU SAHTEKARLIĞI YAPANLARI BİLİYORLAR Kİ...'' Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarının kendisini çok fazla ilgilendirmediğinden dolayı ilgilenmediğini belirten Yazıcı, şunları kaydetti: ''Ama ayın 10'unda Hürriyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamada 'Burada bir bakan var' falan deyince, ben de 'nedir, ne oluyor' deyip üsteleyince bu sahtekarlık belgesine eriştim. Ben hemen avukatıma talimat verdim, ayın 10'unda savcılığa suç duyşurusunda bulunuldu. Sanıyorum, evrak Savcılıkta emniyette. Bilişim kısmına havalesi gerçekleştirildi. Bu, eninde sonunda bulunacak ama ben şunu anlıyorum; -bu bir yorum, artık ben de yorum yapıyorum, yorum yapmak da artık benim hakkım- Sayın Kılıçdaroğlu ve çevresindekiler, bu sahtekarlığı yapanları biliyorlar ki süreçleri bu şekilde takip ediyorlar ve aşamalardan bu yana bir plan dahilinde bunu belli bir hedefe erişmek için araç olarak kullanıyorlar.'' Aslında söz konusu basın toplantısını yapmayacağını söyleyen Yazıcı, ''Anladım ki bu, gerçekten bunların bir projesi. Her partiden yetkili konumda bulunan kişilerin açıklamaları ve hem de sayın Kılıçdaroğlu'nun kalkıp 'evet ben yanılmışım, herkesten özür diliyorum, özellikle Sayın Yazıcı'dan özür diliyorum' demesini beklerdim. Bu da bir erdemlilik işidir ama maalesef bunu göstermedi. Tam aksine 'niye o gün suç duyurusunda bulunmadı' diye bu defa sorgu hakimliğine yelteniyor. Dolayısıyla bütün spekülasyonları sona erdirmek, kendi hukukumu korumak ve bizim son derece temiz siyaset üslubu açısından kamu oyunu bilgilendirmek için basın toplantısını yaptım'' diye konuştu. Bir gazetecinin ''Kılıçdaroğlu'na dava açmayı düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine Yazıcı, şunları belirtti: ''Ben maili kim atmışsa suç duyurusunda bulundum. Onunla ilgili tahkikat devam ediyor. Onun dışında onunla birlikte birileri varsa o da o çerçevede değerlendirilir. Bunu da değerlendirecek olan savcılık makamıdır. Bir anamuhalefet partisinin daha nitelikli, içerikli davranması gerekirdi; daha özenli, sorumlu davranması gerekirdi. İnsanın kafası neyle dolmuşsa onları çıkartıp yerine başka şeyleri kolay kolay ikame edemezsiniz. Bir insanın kafasında ya fikir vardır ya çukur vardır, ya kalite vardır ya kalitesizlik vardır ya düzey vardır ya düzeysizlik vardır. Düzey varsa onu çıkartıp düzeysiz duruma getiremezsiniz, düzeysizlik varsa onu çıkartıp düzeyli hale getiremezsiniz. Hele hele insanlar belli bir yaşa geldikten sonra bu değişim sürecine girmeleri mümkün değil...'' -''BÖYLE BİR MAİL ADRESİM YOK''- Bir gazetecinin daha önceki açıklamalarında yeğeni olmadığını söylediğini hatırlatması üzerine Yazıcı, 3 kız, 3 erkek 6 kardeş olduklarını belirterek, şöyle devam etti: ''Kız kardeşlerimin biri evliydi eşi vefat etti çocuğu yok. Diğer iki kız kardeşim evli değil. Erkek kardeşlerimden biri halen bekar, diğer erkek kardeşimin 2 tane ikiz çocuğu var. Keşke yeğenim olsa da dayı oysaydım. Böyle bir şey yok. Sonra akıl mantık yok. Devleti yönetmiş, 'genel müdürlük yaptım' diye övünüyor, hatta dünkü bir konuşmasında 'ben uzmanlık sınavına girdim 3 bin kişi arasından bilmem ne oldum. O sınava girmekten korkar'. Başbakanımıza sataşıyor. Bu düzey mi? Girmişsin ama senin yaptığın iş, icraatın var, devlette o kadar görev yapmış birinin bu tür bir yazışma olmayacağını, bir bakanın böyle bir üslup kullanmayacağını, -beni diyelim tanımıyor- üslup ve yöntem kullanılmayacağını, sahtecilik ürünü olduğunu bilmesi gerekirdi. Eğer bunlara göz yumuyorsa diyorsunuz ki acaba ne oluyor, acaba ne var. Bana gelse birisi bir bakanla ilgili olsa ben muhalefette olsam 'bunu bir bakan yazmaz' derim. Böyle bir şey olmaz. Kaldı ki o mail adresi ile ilgili benim böyle bir mail adresim yok. Bizim 'hotmail' diye bir mail adresimiz yok.'' Mailin ÖSYM'ye gittikten sonra kendilerine bir bilgi gelip gelmediği, bunun araştırılıp araştırılmadığı yönündeki bir başka soru üzerine Yazıcı, ''Onu ben dün sordum. Bu konuda çok yoğun bir çalışma yapıyoruz. Bu 2010'da gitmiş, keşke o zaman bana bunu bildirselerdi. Kılıçdaroğlu da öyle diyor 'o zaman niye yapmadı' ben onunla muttali oldum ve gereğini yaptım. O zaman bildirselerdi o zaman suç duyurusu yapardım'' dedi. Daha önce de adını kullanarak istifade etmek isteyenler olduğunu söyleyen Yazıcı, ''Bunlarla ilgili suç duyurusunda bulundum, tutuklananlar oldu. Ben kendisine sordum bunu, niye o zaman bildirmediniz. Bana bunu biz değerlendirdik, bunun sahte, saçma olduğu belli. Sahte ve saçma olduğu çok açık olan bir evrak dolayısıyla işleri yoğun bir kişiyi, bir bakanı rahatsız etmek istemedik', açıklamaları bu oldu. Ama her şeye rağmen şunu ifade edeyim. Keşke onun takdirini bana bıraksalardı.'' -''SAHTE MAİL OLAYI, BİR KURGU OLDUĞUNA GÖRE ACABA...''- Bir gazetecinin 'nerede hata yapıldı, bu tartışmalar size kadar geldi, ÖSYM Başkanının hala o koltukta oturmasını doğru buluyor musunuz?' sorusu üzerine Yazıcı, şunları kaydetti: ''ÖSYM Başkanı, görevinin başında. ÖSYM Başkanı ile bu mailin ne alakası var. Ben diyorum ki keşke bana gönderselerdi de takdirini ben yapsaydım. Bunu yapmadı diye 'ÖSYM Başkanı gitsin' diyecek durumda değilim. Buradan şu çıkarsamayı da yapıyorum: Bu bana atfedilen sahte mail olayı, bir kurgu olduğuna göre acaba ondan önceki iddialar da bir kurguya mı dayanıyor, o da bir planın ürünü mü? Bunun sorgulanması lazım. Sorgulanması gereken noktalardan birisi de bu. Bir kamuoyu oluşturuldu. Bir milyon 700 bin öğrenciyi ilgilendirdiği iddia edilen şifre var mı yok mu, şifre olayları da acaba bu projenin önemli parçalarından birisi mi? Sanırım bu da sorgulanması gereken hususlardan birisi.''